ÇOBANALDATAN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ÇOBANALDATAN harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇOBANALDATAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇOBAN11, ANDAÇ10, BANDO10, BALDO10, DATÇA10, ABDAL9, BADAT9, ALNAÇ8, BALON8, ÇANTA8, ÇATAL8, LANDO8, NALÇA8, ONDAN8, TABLO8, ABANA7, ADANA7, BANAL7, BALTA7, BALAT7, DALAN7, NADAN7, TABLA7, TABAN7, TONLA6, NALAN5, TALAN5

NALAN (Kelime Kökeni: Farsça nālān)

[sıfat]

  • İnleyici, inleyen

TALAN

[isim]

  • Yağma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • talandan geçmek
  • talan etmek

Birleşik Kelimeler: alan talan

TONLA

[sıfat]

  • Tonlarca

ABANA

[isim]

  • Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri

ADANA

[isim]

  • Türkiye'nin Akdeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

Birleşik Kelimeler: Adana kebabı

BANAL (Kelime Kökeni: Fransızca banal)

[sıfat]

  • Herkesçe kullanılan, anlaşılan

[mecaz]

  • Bayağı, sıradan

BALTA

[isim]

  • Ağacı kesme, yarma, yontma vb. işlerde kullanılan ağaç saplı, demir araç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • baltadan kurtulmak
  • balta değmedik ağaç olmaz
  • balta değmemiş (veya girmemiş veya görmemiş)
  • balta olmak
  • baltası kütükten çıkmak
  • balta vurmak
  • baltayı taşa vurmak

Birleşik Kelimeler: baltabaş, ay balta, deli balta, sapsız balta, aşçı baltası, hacamat baltası

BALAT (Kelime Kökeni: Fransızca ballade)

[isim]

[edebiyat]

  • Orta Çağ'da, üç bentten oluşan bir Batı şiiri türü

[müzik]

  • Batı'da, belirli danslara eşlik eden bir şarkı türü

[müzik]

  • Serbest biçimli, romantik, müzik araçlarıyla çalınan veya şarkı olarak okunan eser

    Schubert'in balatları.

DALAN

[isim]

[mimarlık]

  • Lobi

[halk ağzında]

  • Biçim, şekil

NADAN (Kelime Kökeni: Farsça nādān)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Bilgisiz, cahil

[mecaz]

  • Nobran, kaba, kötü

    Heyhat ki iyiler gider, nadanlar kalır. - Attila İlhan

TABLA (Kelime Kökeni: Arapça ṭabla)

[isim]

  • Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi

    Bir hurmacının tablasında üstlerine vuran güneş ışığıyla parıldayan hurmalara imrenmiş. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden veya tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık
  • Bir şeyin düz ve geniş bölümü

    Çadır direği tablası. Hokka takımı tablası.

  • Küllük

    Tablada ruj izli sigara artıkları var. - Refik Halit Karay

  • Ağaçtan veya ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça
  • Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü

[denizcilik]

  • Makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri

Birleşik Kelimeler: kül tablası, sigara tablası, yemek tablası

TABAN

[isim]

  • Ayağın alt yüzü, aya
  • Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı
  • Ayakkabının alt bölümü
  • Kaide
  • Bir şeyin en alt bölümü
  • Değerlendirmede en alt derece
  • Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle

    Partinin tabanının istekleri doğrultusunda...

  • Temel

[coğrafya]

  • Bir ırmağın en derin olan orta yeri

[denizcilik]

  • Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü

[matematik]

  • Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide

    Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı.

[matematik]

  • Üslü sayılarda kuvveti alınan sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

[halk ağzında]

  • Tarlanın düz ve verimli kesimi

[eskimiş]

  • Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tabana kuvvet
  • tabana kuvvet kaçmak
  • taban çıkmak (veya girmek veya koymak)
  • tabanları kaldırmak
  • tabanları patlamak
  • tabanları yağlamak
  • taban tabana zıt (olmak)
  • taban tepmek (veya patlatmak)
  • taban yapmak

Birleşik Kelimeler: taban basma, taban düzeyi, taban fiyatı, taban halısı, taban lağımı, tabanvay, tabanı yarık, baştaban, daltaban, düztaban, karataban, ad tabanı, ayak tabanı, devetabanı, fiil tabanı, isim tabanı, veri tabanı

[zarf]

[eskimiş]

  • Huy bakımından
  • Yaradılıştan

ALNAÇ

[isim]

[halk ağzında]

  • Cephe

BALON (Kelime Kökeni: Fransızca ballon)

[isim]

  • Isıtılmış hava veya havadan daha hafif bir gazla doldurulan, atmosferde uçabilen, küre biçiminde araç
  • Hava veya gazla doldurulmuş, kauçuktan yapılan çocuk oyuncağı

    Hatırlattı bana, bir bayram sabahı / Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp ağlayışımı - Orhan Veli Kanık

  • Karnı yuvarlak ve şişkin, boynu dar cam kap
  • Karikatürde içi sözle doldurulan yuvarlak

[denizcilik]

  • Geriden gelen rüzgârdan yararlanmak amacıyla yatın ana direği üzerine çekilen üç köşeli, hafif yelken
  • Aslı olmayan söz, palavra

    Son cereyan (gülümsedi ve tavana doğru bakarak) hesapla kitapla ‘Genç Kalemler’in Selanik'ten salıverdiği balondur. - Ruşen Eşref Ünaydın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • balon uçurmak
  • balon yapmak

Birleşik Kelimeler: balon balığı, balon lastik

ÇANTA

[isim]

  • Kösele, meşin, kumaş vb. hafif malzemeden yapılıp büyüklüğüne göre para, evrak, yiyecek vb. koyup taşımaya yarayan kap

    Yanından hiç ayırmadığı çantasında bir kütüphane bulursunuz. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çantadan yetişmek

Birleşik Kelimeler: çanta çiçeği, çantada keklik, şifreli çanta, avcı çantası, beslenme çantası, çobançantası, ecza çantası, el çantası, evrak çantası, ilk yardım çantası, para çantası, plaj çantası