[isim]

• Eniklemek işi

[isim]

• İkilenmek işi

[isim]

• İneklemek işi

[isim]

• Kinlenmek işi

[nesnesiz]

• Bilme işine konu olmak, anlaşılmak, öğrenilmek

  Bir haftadır civarda dolaştığı biliniyor, yakalanamıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[-e]

• Binme işi yapılmak

  Uzun, tenteli, tek atlı muhacir arabalarına binilir. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

• Bileme işine konu olmak, keskin duruma getirilmek

[mecaz]

• Bir işe yoğun bir biçimde hazırlanmak, konsantre olmak

  İkisi de doyasıya tatlı bir gece geçirmek için bilenmiş gibiydiler. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[mecaz]

• Hırslanmak, aşırı derecede istemek

[isim]

• Benlenmek işi

[isim]

• Beklenmek durumu

[-e]

[halk ağzında]

• Kundaklanmak

  Çocuk olsam beleklere belensem. - Âşık Veysel

• Bulanmak, bulaşmak

  Kuyunun başında unum elenir / Kaytan bıyıklarım kana belenir - Halk türküsü

[isim]

• Çimeni olan yer

  Çimenliklerde bir tek kuru yaprak yoktu. - Cahit Uçuk

[isim]

• Çenilemek işi

[nesnesiz]

• İçli bitkiler tanelenmek, iç tutmak

  Gelincikler açmayınca baklalar içlenmez. - Ahmet Rasim

[mecaz]

• Kimseye belli etmeden bir şeyi kendine dert etmek, duygulanmak

  Mısır'a vardıktan sonra beni kim hatırına getirir diye içleniyordum. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]

• Her konuda hep kendini ileri süren, hep kendinden söz eden

• Benlikçilik yanlısı olan

[nesnesiz]

• Biçme işine konu olmak

  Zırhlı otomobilin mitralyözü tarafından biçilir biçilmez bilincini yitiriyor. - Attila İlhan