ÇİNKOGRAFİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ÇİNKOGRAFİ harflerini içeren 5 harfli 29 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇİNKOGRAFİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FRİGO16, FİGAN15, AFONİ12, ÇİGAN12, KOFRA12, FİRİK11, FİRAK11, FİKİR11, FİKRİ11, FRANK11, FAKİR11, İRFAN11, İNFAK11, KAFİR11, NİFAK11, ARGON10, KARGO10, ORGAN10, ÇİNKO9, ÇORAK9, KOÇAN9, KAGİR9, RİNGA9, İÇKİN8, İRONİ6, KORNA6, NOKRA6, İNKAR5, KARNİ5

İNKÂR (Kelime Kökeni: Arapça inkār)

[isim]

  • Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma
  • Kabul etmeme, tanımama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inkârdan gelmek
  • inkâr etmek

KARNİ (Kelime Kökeni: Fransızca cornue)

[isim]

[kimya]

  • Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap

İRONİ (Kelime Kökeni: Fransızca ironie)

[isim]

[edebiyat]

  • Gülmece
  • Söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme

KORNA (Kelime Kökeni: İtalyanca corna)

[isim]

  • Motorlu taşıtlarda, bisikletlerde sesle işaret vermek için kullanılan ve içinden hava geçirilerek çalınan boru, klakson

    Saat on iki olur olmaz, apartmanın önünde kornayı öttürdüm. - Aka Gündüz

NOKRA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳra)

[isim]

  • Büveleğin sebep olduğu, genellikle davar ve sığırlarda, seyrek olarak insanlarda rastlanan, ortası delik şişkinliklerle tanınan hastalık

İÇKİN

[sıfat]

[felsefe]

  • Varlığın içinde bulunan, varlığın yapısına karışmış olan, mündemiç
  • Yalnızca bilinçten olan, yalnızca bilinç içeriği olarak var olan, mündemiç
  • Deney içinde kalan, deneyi aşmayan
  • Dünya içinde, dünyada olan

ÇİNKO (Kelime Kökeni: İtalyanca zinco)

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 30, atom ağırlığı 65,37, mavimsi beyaz renkte olan sert bir element, tutya (simgesi Zn)

[sıfat]

  • Bu elementten yapılmış

    Odamız yaz günleri çinko damın altında yanar durur. - Orhan Veli Kanık

[isim]

  • Tombala oyununda kartın bir veya iki sırasını doldurma

    Tombalada hem birinci hem de ikinci çinkoyu o yaptı.

[ünlem]

  • Tombala oyununda kartın bir veya iki sırasını ilk olarak dolduran kişinin kazandığını bildiren ve açıkça söylenen söz

ÇORAK

[sıfat]

  • Verimli olmayan (toprak)

    Biz geçtiğimiz zamanlar Sina Çölü, Peygamber Musa'nın geçtiği zaman kadar ıssız, boş, kuru ve çoraktı. - Falih Rıfkı Atay

  • Acı (su)

[mecaz]

  • Verimsiz, kısır

    Hayatımın en acı, en yaslı ve çorak zamanları başlamış oldu. - Tarık Buğra

[isim]

  • Toprak damlara çekilen, su geçirmeyen killi toprak

[isim]

  • Bazı toprakların yüzünde beyaz bir katman durumunda toplanan ve eskiden barut yapmakta kullanılan potaslı, sutlu tuz

KOÇAN

[isim]

  • Marul, lahana vb. sebzelerde yaprakların çıktığı sert gövde
  • Mısırın tanelerini taşıyan, üzeri yaprakla sarılı, püsküllü meyvesi
  • Mısırın taneleri atıldıktan sonra kalan sert bölüm
  • Defter biçimindeki makbuz ve biletlerin zımbalı bölümü koparıldıktan sonra cilde bağlı kalan parçası

    Makbuz koçanı.

  • Belge, izin belgesi

    Kafa koçanı.

[halk ağzında]

  • Tapu senedi

    Cebinde de otuz dönümlük bir tütün koçanı vardı. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koçan bağlamak

Birleşik Kelimeler: dip koçanı, kafa koçanı

KÂGİR (Kelime Kökeni: Farsça kārgīr)

[sıfat]

[mimarlık]

  • Taş veya tuğladan yapılan (yapı), kârgir

    Kâgir ev.

RİNGA (Kelime Kökeni: Almanca Ringa)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kemikli balıklardan, ılık denizlerde büyük sürüler hâlinde dolaşan ve tütsü ile kurutulmuşu sıkça tüketilen, uskumru iriliğinde bir balık (Clupea harengus)

ARGON (Kelime Kökeni: Fransızca argon)

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 18, atom ağırlığı 39,9 olan, havada % 1 oranında bulunan, rengi, kokusu ve tadı olmayan bir element (simgesi Ar)

KARGO (Kelime Kökeni: Fransızca cargo)

[isim]

  • Yük taşıyan uçak veya gemi
  • Uçak, gemi vb. bir taşıtla taşınan eşya, yük
  • Bir yerden bir yere yük veya posta taşıyan şirket
  • Bu şirketin taşıdığı yük veya posta

ORGAN (Kelime Kökeni: Fransızca organe)

[isim]

[anatomi]

  • Vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırları kesin olarak belirlenmiş bölümü, örgen, uzuv

    Bütün iç organlarım burkulur gibi oldu. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Bir görevi, bir işi yerine getirmekle yükümlü kuruluş

    Devlet organları.

Birleşik Kelimeler: organ aktarımı, organ mafyası, organ nakli, dişi organ, erkek organ, boşaltım organı, dişilik organı, erkeklik organı, koku alma organı, tat alma organı, yasama organı, yayın organı, ses organları, sindirim organları, telaffuz organları, üreme organları, yargı organları

FİRİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Olgunlaşmak üzere olan tahıl

    Firik, daha yeşilken koparılıp kurutulmuş buğday taneleridir, pilavında bir taze çimen ve ilkbahar kokusu vardır. - Refik Halit Karay

  • Çerez olarak yenen tahıl kavurgası