ÇİMLENDİRMEK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

ÇİMLENDİRMEK harflerini içeren 8 harfli 31 kelime bulunuyor. 8 harfli ÇİMLENDİRMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "çimlendirmek ile biten 8 harfli kelimeler. İçinde Çimlendirmek olan 8 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÇİMDİRME15, ÇELDİRME14, ÇİMLENME13, ÇİMLEMEK13, ÇEMKİRME13, DİRENÇLİ13, DERNEKÇİ13, ÇİMENLİK12, EMDİRMEK12, İÇLENMEK12, DİNLEMEK11, DİNELMEK11, DİKLENME11, DİLENMEK11, DİLİNMEK11, DİRENMEK11, DİRİLMEK11, DELİNMEK11, DENİLMEK11, DELİRMEK11, DERİLMEK11, EDİNİLME11, İNDİRMEK11, MENDİREK11, REÇİNELİ11, DERİNLİK10, ERDENLİK10, EDİRNELİ10, İMRENMEK10, İKİLENME9, KİRLENME9

İKİLENME

[isim]

  • İkilenmek işi

KİRLENME

[isim]

  • Kirlenmek işi

    Çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. - Anayasa

DERİNLİK

[isim]

  • Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı

[fizik]

  • Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu

    Su baskısı derinlikte santimetre başına yüz ton ağırlığında olunca, ona beş santimetre kalınlığında da olsa cam mı dayanır? - Halikarnas Balıkçısı

  • Bulunulan yere göre uzakta olan yer

    Çıplak ayaklarımla kuyunun derinliklerine doğru iniyorum, iniyorum. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]

  • Bir konunun veya durumun özü

    Ben şiir yazmayı, resim yapmayı, derinliklerde söyleşmeyi seven Sadri Alışık'ı da tanıdım. - Selim İleri

[mecaz]

  • En duyarlı nokta

    Ta yüreğinin derinliklerinden gelen ağlama sesi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Karanlık, bilinmeyen dönem

    Tarihin derinliklerine saklanmış olan gerçekler...

[askerlik]

  • Yanaşık veya dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık

    Beş altı yüz metre derinliği olan bir topçu müfrezesini yanlayıp geçmek epeyce zormuş. - Aka Gündüz

[ticaret]

[ekonomi]

  • Borsada az sayıda hisse senedinin el değiştirmesi

Birleşik Kelimeler: derinlik kayaçları, derinlikölçer, derinlik ölçümü, korozyon derinliği

ERDENLİK

[isim]

  • Kızlık

    Tolstoy'un caydığı, toplumsal hayatın erdenliği gitgide kırsal törenin dışında var etmek zorunda olduğudur. - Selim İleri

EDİRNELİ

[isim]

  • Edirne ilinden olan kimse

İMRENMEK

[-e]

  • Beğenilen, hoşlanılan bir şeyi edinme veya bir yiyeceği yeme isteğini duymak

    İki gün evvel bir muhallebici dükkânının vitrinindeki kazandibine imrendim. - Burhan Felek

  • Beğenilen bir kişi veya şeye benzemeyi istemek, gıpta etmek

    Çağımızın yazarları arasında da klasiklere imrenenler yok değildir. - Salâh Birsel

DİNLEMEK

[-i]

  • İşitmek için kulak vermek

    Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak

    Beni dinlersen bu işten vazgeç.

  • Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek

    Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Uymak, baş eğmek, itaat etmek

    Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar. - Ahmet Ümit

DİNELMEK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Ayakta durmak
  • Ayağa kalkmak, dik durmak

    Önce ayaklarıyla, kollarıyla bir diz çöküp bir dinelerek ölçü aldılar. - Lâtife Tekin

[-e]

[mecaz]

  • Karşı koymak, kafa tutmak

DİKLENME

[isim]

  • Diklenmek işi

    Ama karısının diklenmesi yüreğine oturdu. - Lâtife Tekin

DİLENMEK

[nesnesiz]

  • Sadaka istemek

    Cami kapısında avuç açar dilenirim de onun evine gitmem. - Memduh Şevket Esendal

[-den]

[mecaz]

  • Kendisini acındırarak bir kimseden bir şey istemek

    Karşılığı beklenen sevgiye sevgi denmez / Sevdalılar yalvarır fakat bir şey dilenmez - Faruk Nafiz Çamlıbel

Birleşik Kelimeler: dilenemez dilenci

DİLİNMEK

[nesnesiz]

  • Dilme işi yapılmak

DİRENMEK

[nesnesiz]

  • Herhangi bir düşüncede, bir istekte veya bir durumda ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek, taannüt etmek

    Tek tük direnen çıktıysa da çürük yumurta gibi kısa zamanda eziliverdi. - Kerim Korcan

DİRİLMEK

[nesnesiz]

  • Güçlenip canlanmak

    Bir bardak suyu içince dirildi.

  • Bitki solmuş, pörsümüş durumdayken yeniden canlılık kazanmak, diri duruma gelmek
  • Hasta yeniden sağlığını kazanmak, iyileşmek
  • Öldüğü sanılan şey canlanmak

    Masal bu, ölüyken dirilmiş, kabirden dışarı atlamış insanların masalı. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Yeniden etkin olmak, geçerli duruma gelmek

    Aruz ölçüsü bir gün yeniden dirilecek mi bilmiyorum. - Nurullah Ataç

Birleşik Kelimeler: öle dirile

DELİNMEK

[nesnesiz]

  • Delme işi yapılmak

    Kızın kulağı delindi.

  • Bir şeyde delik oluşmak

    Biz burada hepimiz karaciğerimiz delinerek ölmeye mahkûmuz. - Nazım Hikmet

[mecaz]

  • Çiğnenmek, uyulmamak, aykırı davranılmak

    Yöneticinin koyduğu yasaklar delindi.

DENİLMEK

[nesnesiz]

  • Ad verilmek

    Hıyarlar, o marul denilen yağlı yapraklar da ateş pahasınaydı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Söylenmek, sözü edilmek

    Dilenci denileni yaptıktan sonra kalan şerbeti zavallı fırın işçisine zorla içirdiler. - İhsan Oktay Anar

  • Sayılmak, kabul edilmek

    Öldüğünde genç denilecek yaştaydı. Daha çok besteler yapabilir, öğrenciler yetiştirebilirdi. - Cahit Külebi