ÇEMKİRME Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ÇEMKİRME harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇEMKİRME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çemkirme ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Çemkirme olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÇİMME10, EMMEÇ10, ÇİMEK9, ÇEKEM9, ÇEKİM9, ÇEKME9, İÇMEK9, MERİÇ9, ÇEKER8, ERKEÇ8, İÇREK8, KİREÇ8, EMMEK7, MERMİ7, ERMEK6, ERİME6, İRKME6, KEREM6, KERİM6, KEMER6, KEMRE6, MEREK6

ERMEK

[-e]

  • Erişmek

    Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. - Necati Cumalı

  • Kavuşmak
  • Yetişip dokunmak

    Eli tavana ermek.

[nesnesiz]

  • İnsan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek

[nesnesiz]

  • Ürün olgunlaşmak

    Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü

[nesnesiz]

[din bilgisi]

  • Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erdiğine erer, ermediğine taş atar

Birleşik Kelimeler: aşermek

ERİME

[isim]

  • Erimek işi

    Dışarıda karlar erimeye başlamış. - Ahmet Ümit

Birleşik Kelimeler: aşırı erime, kemik erimesi

İRKME

[isim]

  • İrkmek işi

KEREM (Kelime Kökeni: Arapça kerem)

[isim]

[eskimiş]

  • Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
  • Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik, eli açıklık, lütuf

    Bir başka kerem beklemez artık gelecekten. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kerem buyurun (veya eyleyin)
  • kerem etmek

Birleşik Kelimeler: kerem sahibi

KERİM (Kelime Kökeni: Arapça kerīm)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Soylu
  • Eli açık, cömert

[din bilgisi]

  • Allah'ın adlarından biri

KEMER (Kelime Kökeni: Farsça kemer)

[isim]

  • Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı

    Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı. - Peyami Safa

  • Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü
  • Emniyet kemeri

[sıfat]

  • Tümsekli

    Kemer burun.

[anatomi]

  • Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı

    Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri.

[jeoloji]

  • Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı

[mimarlık]

  • İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı

    Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. - Oğuz Atay

[eskimiş]

  • Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemer (veya kemerini) sıkmak
  • kemeri dolu olmak

Birleşik Kelimeler: kemer bağlama, kemer gözü, kemer patlıcanı, bel kemeri, emniyet kemeri, su kemeri

[isim]

  • Antalya iline bağlı ilçelerden biri
  • Burdur iline bağlı ilçelerden biri

KEMRE

[isim]

[halk ağzında]

  • Gübre, tezek
  • Deride kalınlaşmış kir tabakası
  • Başta olan kepek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemre bağlamak

MEREK

[isim]

[halk ağzında]

  • Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır

EMMEK

[-i]

  • Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak

    Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim. - Sait Faik Abasıyanık

  • Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek

    Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

[fizik]

  • Soğurmak

    Toprak suyu emdi.

[argo]

  • Uzun süre yararlanmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emdiği (helal) süt haram olmak
  • emdiği sütü burnundan getirmek

MERMİ (Kelime Kökeni: Arapça mermī)

[isim]

  • Ateşli silahlarla atılan patlayıcı ve delici madde, kurşun

    Tarlalara gömülmüş büyük gemi mermilerini, yattıkları yerlerden çıkararak tetkik ettik - Hamdullah Suphi Tanrıöver

Birleşik Kelimeler: mermi çekirdeği, izli mermi, yorgun mermi, top mermisi

ÇEKER

[isim]

  • Bir tartma aletinin kaldırabildiği ağırlık miktarı

ERKEÇ

[isim]

  • İğdiş edilmiş, üç yaşından büyük erkek keçi

Birleşik Kelimeler: erkeçsakalı

İÇREK

[sıfat]

[felsefe]

  • Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her türlü bilgi, öğreti), bâtıni, ezoterik, dışrak karşıtı

KİREÇ (Kelime Kökeni: Farsça gireç)

[isim]

  • Mermer, tebeşir, kireç taşı, alçı taşı gibi birçok taşın özünü oluşturan kalsiyum oksit, (CaO)

    Duvarlar kireç badanalı idi. - Sait Faik Abasıyanık

  • Kalsiyum hidroksit, Ca(OH)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kireç söndürmek

Birleşik Kelimeler: kireç fabrikası, kireç kaymağı, kireç kuyusu, kireç ocağı, kireç suyu, kireçsütü, kireç taşı, kireçyeren, mermer kireci, su kireci

ÇİMEK

[isim]

[halk ağzında]

  • Çimecek yer