ÇEKİŞTİRMEK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

ÇEKİŞTİRMEK harflerini içeren 7 harfli 24 kelime bulunuyor. 7 harfli ÇEKİŞTİRMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇİTİŞME14, ÇEKİŞME14, ÇEKİŞTE13, ŞERİTÇİ13, ERİŞMEK11, EŞTİRME11, EKMEKÇİ11, EKŞİTME11, EKŞİMİK11, EKŞİMEK11, İTİŞMEK11, İŞETMEK11, İŞİTMEK11, İÇİRTME11, İÇİRMEK11, İÇERMEK11, KEMİRİŞ11, ŞEKERİM11, ÇEKTİRİ10, ERİTMEK8, ETKİMEK8, EKTİRME8, KİREMİT8, KERTMEK8

ERİTMEK

[-i]

  • Erimesini sağlamak, erimesine yol açmak

    Fazla yağlarını eritmek için karısı ile yürüyüşe çıkan fabrikatör... - Haldun Taner

[mecaz]

  • Harcayıp tüketmek

[mecaz]

  • Çok üzmek

[mecaz]

  • Zayıflatmak

[mecaz]

  • Yok etmek

ETKİMEK

[-e]

[kimya]

  • Etkide bulunmak, tesir etmek

    Sanatçının baskı altında bulunuşu, yapıtına da etkir. - Selim İleri

EKTİRME

[isim]

  • Ektirmek işi

    Bu ektirmeyi yapınca dökülmemiş saçlarınızı da korumuş oluyorsunuz. - Selçuk Erez

KİREMİT (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Çatıları örtmekte kullanılan, yan yana dizilerek suyu aşağıya geçirmeden dışarı akıtacak biçimde yapılmış, kızıl toprağın renginde, pişmiş balçık levha

    En fakir köyler taştandır ve üstü kiremittir. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kiremit aktarmak

Birleşik Kelimeler: kiremit fabrikası, kiremithane, kiremit rengi, mahya kiremidi

KERTMEK

[-i]

  • Bir şeyin kenarında kertik açmak, çentmek

[halk ağzında]

  • Sertçe sürtünmek

    Kayık rıhtımı kerterek geçti.

ÇEKTİRİ

[isim]

[denizcilik]

  • Yelkenleri olmakla birlikte kürekle de yol alan eski zaman gemisi, çektirme

    Bu donanma bizimdi. Kadırgalarıyla, kalyonlarıyla, çektirileriyle bizim. - Orhan Seyfi Orhon

ERİŞMEK

[-e]

  • Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak

    Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş. - Necati Cumalı

  • Bir yere ulaşmak, varmak

    Boyu bir elli beş olduğu için eli ancak on beşinci düğmeye erişebilmektedir. - Haldun Taner

[nesnesiz]

  • Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak

    Yemişler bu yıl çabuk erişti.

[nesnesiz]

  • Zaman gelip çatmak

    Vakit erişti. Bahar erişti.

EŞTİRME

[isim]

  • Eştirmek işi

EKMEKÇİ

[isim]

  • Ekmek yapan veya satan kimse
  • Ekmek satılan dükkân

    Delikanlılardan biri, bir ekmekçi hamurkârı idi. - Sait Faik Abasıyanık

EKŞİTME

[isim]

  • Ekşitmek işi

EKŞİMİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Çökelek

EKŞİMEK

[nesnesiz]

  • Ekşi duruma gelmek

    Yoğurt ekşidi.

  • Bozulmak

    Tepside bir bardak ekşimiş süt, bir çürük yumurta ve iki dilim siyah ekmek vardı. - Nazım Hikmet

  • Mayalanmak

    Hamur ekşidi.

[argo]

  • Utanmak, mahcup olmak

[argo]

  • Sırnaşmak, ısrar etmek

[halk ağzında]

  • Kaşlarını çatıp yüzüne küskün veya dargın bir anlam vermek, somurtmak

    Çardaktan Rabiye'nin çıktığını görünce Bekir'in yüzü ekşidi. - Necati Cumalı

İTİŞMEK

[nesnesiz]

[-le]

  • Birbirini itmek
  • Birbirini iterek şakalaşmak

[mecaz]

  • Çekişmek

    Bana yardımcı olmaya çalışan bu adamla itişmekten vazgeçiyorum. - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • itişip kakışmak

Birleşik Kelimeler: itişe kakışa

İŞETMEK

[-i]

  • İşemesini sağlamak, işemesine yol açmak, çiş yaptırmak

İŞİTMEK

[-i]

  • Kulakla algılamak, duymak

    Doktorun sesini işitince koştu, yanakları kırmızı, gözleri parlıyordu. - Halide Edip Adıvar

  • Haber almak