[isim]

• Çekme işi

  Bir düğümü bir çekişte açmak imkânını temin eden kesik ip ucunu bulunca durdular. - Peyami Safa

• Bir motorun çekme gücü

  Benim arabanın çekişi çok iyi.

[halk ağzında]

• Ağız kavgası

[sıfat]

• Çekme gücünü ön veya arka tekerleklerden alan (araç)

[isim]

[halk ağzında]

• Tuzla terbiye edilmiş yeşilzeytin

[sıfat]

[halk ağzında]

• Çekişmeyi seven, kavgacı (kimse)

[isim]

• Çekişmek işi

  Sizin şu çocuğa gebe kaldığınız anlaşılınca kocanızla aranızda bir çekişme olmuştu. - Necip Fazıl Kısakürek

[nesnesiz]

[-le]

• İki yönünden karşılıklı çekmek

  Halat çekişmek.

• Bir şeyi birbirine karşı çekmek

  Bıçak çekişmek.

• Aralarında ad, niyet, kâğıt veya piyango çekmek

  Kura çekiştiler.

[mecaz]

• Ağız kavgası etmek

  Seninle çekişmek lazım, büyük hareketlerin manasını anlamıyorsun. - Peyami Safa

[mecaz]

• Üstün gelmek için karşılıklı çabalamak

  Takımımız birincilik için çekişiyor.

Ata Sözleri ve Deyimler

• çekişe çekişe pazarlık etmek

[isim]

• Çekişilmek işi

[sıfat]

• Çekişmeye yol açan

[zarf]

• Sert, çetin, zorlu bir biçimde

  Maç çok çekişmeli geçti.

[isim]

• Çekiştirmek işi

  Roman okuma günlerinde evlilik, çoluk çocuk üstüne dertleşmeler, yakınmalar, onu bunu çekiştirmeler yer almazdı. - Adalet Ağaoğlu

[nesnesiz]

• Çekişme işine konu olmak

Ata Sözleri ve Deyimler

• çekişilmeyince pekişilmez

[-i]

• Uçlarından tutarak ayrı yönlere doğru çekmek

  Kilidi çekiştiriyorum, bana mısın demiyor. - Ahmet Ümit

• Tekrar tekrar çekerek koparmak

  Bir şeye canı sıkıldığı vakit elini ensesine atar, saçının örgülerini yakalayarak çekiştirip dururdu. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]

• Bir kimsenin kötü taraflarını uzun uzadıya sayıp dökmek

  Telefon ederler. Pazar günü evine gidip yeni müdürü çekiştirirler. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Çekiştirilmek işi

[isim]

• Çekiştirme işi

[nesnesiz]

• Çekiştirme işine konu olmak

  Her gün tepeden tırnağa kasabada kim varsa çekiştiriliyordu. - Yaşar Kemal

[isim]

• Çekişebilmek işi