[isim]

• Eski olma durumu, antikite

  Öyle bir yaştaydık ki eskiliğin oluşturduğu eksikler nedir, bilmiyorduk. - Ayla Kutlu

[sıfat]

• Kendisine bir şey gerekli olan, muhtaç

[isim]

[halk ağzında]

• Kadın

[sıfat]

• Kemiği olan

  Zaten uzun boylu, iri kemikli olan Meryem, her geçen gün biraz daha kilo alıp irileşirken Musa yanlış programda yıkanmış el örgüsü kazak gibi çekivermişti. - Elif Şafak

• Kemikleri iyi gelişmiş

  Kemikli çocuk.

[mecaz]

• Çok zayıf, sıska

  Kuru, kemikli yüzü solgun, duruşu ciddi, kara gözleri kindardı. - Kerim Korcan

[sıfat]

• Kesikleri olan

[fizik]

• Aralıklarla süren, duraklamalar yapan (elektrik akımı)

  Kesikli akım.

[isim]

• Tribün

[isim]

• Üzerine ad yazılan şey

[sıfat]

• Kemiği andıran, kemiğe benzeyen, kemik gibi, kemiğimsi

[-i]

• Üstündeki şeyleri düşürmek veya temizlemek için bir şeyi kuvvetle sallamak, sarsmak

  Eline geçen her şeyi silkip akrepler varmış gibi bakıyor. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

• Ani bir hareketle sarsmak

  Sağ elini silkerek yana doğru eğildi. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

• silkip atmak

[isim]

• Ezik olma durumu

Ata Sözleri ve Deyimler

• eziklik duymak

[isim]

• İnatçılık

Ata Sözleri ve Deyimler

• keçilik etmek

[sıfat]

• Çileği andıran, çileğe benzeyen, çilek gibi, çileğimsi

[sıfat]

• Çekimi olan, alımlı, cazibeli, cezbedici

  Görüntüsü çok daha çekimli. - Çetin Altan

[dil bilgisi]

• Çekim ekleri alabilen

[sıfat]

• Çeliğe benzeyen, çeliği andıran, çelik gibi

[sıfat]

• Emziği olan

• Çocuğunu emziren (kadın)

  Vapuru dolduran emzikli annelerin yüzlerine dikkatle bakarak saadetlerine imrendi. - Peyami Safa

[sıfat]

• İçilecek miktarda olan