[sıfat]

• Taranmış

[isim]

• Arıtmak işi

[sıfat]

• Arma bulunan

[isim]

• Atılmak işi

  Vezin ve kafiyenin atılması, lirizmden yüz çevirme, imge kullanılmaması, şiirde yenilik sayılıyordu. - Selâhattin Hilav

[isim]

• Petrol, yağ vb. maddeleri arıtma işi, rafinaj

[isim]

• Atılma işi

• İleri atılma

• Hızla ilerleme, hamle, savlet

  Çocuklar her atılımını boşa çıkarıyor, onunla alay ediyorlar. - Attila İlhan

• Sayı kazanmak amacıyla yapılan atılış, atak, hücum

[mecaz]

• Herhangi bir konuda ilerleme çabası

  Çok hızlı bir gelişmeyle kısa bir süre içinde çok büyük atılımlar yapılmıştır. - Metin And

[isim]

• Ilıtmak işi

[sıfat]

• Araçla yapılan veya olan, vasıtalı

[isim]

• Açılmak işi

  Vapur geri geri beyaz köpükler kabartarak açılmaya başlamış. - Çetin Altan

• Çatlama

[sinema]

[televizyon]

• Bir film çekiminde karanlıkta başlayıp gittikçe aydınlanarak görüntülerin belirmesine dayanan noktalama

[spor]

• Bir grupta, sıraların jimnastik alıştırmaları için dağınık düzene girmesi

[sıfat]

• Amacı olan, gayeli

• Bir amaca yönelik

[sıfat]

• Çırası olan

  Çıralı tahta.

[sıfat]

• Çatısı olan (yapı)

  Burası uzaktan beyaz çatılı, tenha bir köye benziyordu. - Ömer Seyfettin

• Çatılmış olan

• Başına çatkı bağlanmış olan

[isim]

• Açılma işi

• Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapma

• Yeni bir bakış açısı getirme

  Hüzünlü bir açılım yerine yer yer gülümseten bir anlatımı koydum. - Ayla Kutlu

[gök bilimi]

• Sağ açıklık

  Güneş'in bir yıldaki açılımı -23 derece 27 dakikadan +23 derece 27 dakikaya kadar değişir.

[matematik]

• Bir kısaltma veya formülün açık biçimi

[isim]

• Uzaktan ancak seçilebilen, belli belirsiz bir aklık

  Şafağın ağartısıyla beraber foklar uyanıp derilerini giydikten sonra birer ikişer denize açılmışlar. - Halikarnas Balıkçısı

[halk ağzında]

• Süt, yoğurt, peynir, ayran vb. yiyecek ve içecekler

[isim]

[tiyatro]

• Trajedi