[isim]

• Dünya üzerinde yer alan bir kıta

[sıfat]

• Herhangi bir lira değerinde olan

  Beş milyon liralık alışveriş. On milyon liralık kumaş.

[isim]

• Lira

[isim]

• Elma bahçesi

[sıfat]

• Kreması olan

  Kremalı pasta.

[isim]

• Karılmak işi

[isim]

• Mermilerde, ateşli silahlarda çap

[mecaz]

• Kişinin çapı

[sıfat]

• Kalma durumunda olan

[sıfat]

• Hürriyet ve serbestlikle ilgili

• Serbest ekonomiden yana olan (kimse, parti vb.), liberalist

[mecaz]

• Hoşgörülü

[sıfat]

• Markası olan

[sıfat]

• Her şeyi anlamak ve bilmek isteyen, araştırıcı, mütecessis

  Başımı kaldırınca Mustafa'nın meraklı gözleriyle karşılaşıyorum. - Ahmet Ümit

• Bir şeye çok düşkün olan, sürekli onunla uğraşan

  Sedef ve gümüş kakmalı bıçaklara, revolverlere meraklıydı. - Yahya Kemal Beyatlı

• Kendisini ilgilendirmeyen bir konuda bilgi sahibi olmaya çalışan (kimse)

[halk ağzında]

• Kaygılı

  O meraklı bir kadındır, patırtı çekemez.

Ata Sözleri ve Deyimler

• ... meraklısı (olmak)

[sıfat]

• Rakamı olan, içinde rakam bulunan

  Üç rakamlı sayı.

[isim]

• Özellikle amber balığının bağırsaklarından çıkarılan, kül renginde, yapışkan, bükülgen ve misk gibi kokusu olan bir taş

• Sıcak ülkelerde yetişen bir ağaçtan elde edilen katı, güzel kokulu reçine

[isim]

• Abla olma durumu

[mecaz]

• Yakın ve koruyucu davranışta bulunma

Ata Sözleri ve Deyimler

• ablalık etmek

[zarf]

[müzik]

• Sevimli ve cana yakın bir biçimde (çalınmak)

[sıfat]

• Bira yapmakta kullanılan

  Biralık arpa.