ÇAĞRICI ile Oluşan Kelimeler (ÇAĞRICI Kelime Türetme)
ÇAĞRICI harflerinden oluşan 26 kelime bulunuyor. ÇAĞRICI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Çağrıcı kelimesinin anlamı nedir? Çağrıcı ile başlayan kelimeler. İçinde çağrıcı olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
7 Harfli Kelimeler
ÇAĞRICI22
5 Harfli Kelimeler
ÇIĞIR17, ÇIRAĞ16, ÇAĞRI16, AÇICI13, ARICI10
4 Harfli Kelimeler
AĞCI15, ÇIĞA15, AĞIR12, AĞRI12, ÇIRA8
3 Harfli Kelimeler
ÇIĞ14, ÇAĞ13, CAĞ13, AĞI11, ACI7, AÇI7, ÇAR6, CAR6, ARI4, IRA4
2 Harfli Kelimeler
AĞ9, AÇ5, IR3, AR2, RA2
AR (Kelime Kökeni: Fransızca are)
-
100 m² değerinde yüzey ölçü birimi
Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.
-
Utanma, utanç duyma
Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil - Karacaoğlan
Ata Sözleri ve Deyimler
- ar damarı çatlamış
- ar dünyası değil kâr dünyası
- ar etmek
- arına dokunmak
- ar namus tertemiz
- ar ve hayâ perdesi yırtılmak
- ar yılı değil, kâr yılı
Birleşik Kelimeler: ar belası
- Argon elementinin simgesi
RA
- Radyum elementinin simgesi
IR
- İridyum elementinin simgesi
- 343 yır
ARI
- Temiz
- Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf(II), halis, öz(II)
- Günahsız
Birleşik Kelimeler: arı duru, arı kil, arı sili, eteği arı
- Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica)
Ata Sözleri ve Deyimler
- arı bal alacak çiçeği bilir
- arı bey olan kovana üşer
- arı gibi
- arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur
- arı gibi sokmak
- arı kızdıranı sokar
- arının yuvasına kazık (veya çöp) dürtmek
- arı söğüdü, akıllı öğüdü sever
Birleşik Kelimeler: arı beyi, arı biti, arı dalağı, Arıkovanı, arı kovanı, arı kuşu, arı sütü, ana arı, ağaç arısı, bal arısı, eşek arısı, yaban arısı, yaprak arısı
IRA
- Karakter
AÇ
-
Yemek yemesi gereken, tok karşıtı
Aç ne yemez, tok ne demez. - Divanü Lügati't-Türk
-
Yiyecek bulamayan
Ben hem öksüzüm hem yetimim hem de tam 23 saattir açım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Gözü doymaz, haris
Ne aç adam!
-
Çok istekli, hevesli
Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız. - Ayla Kutlu
-
Karnı doymamış olarak
Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. - Orhan Kemal
Ata Sözleri ve Deyimler
- acından kimse ölmemiş
- acından ölmek
- aç açık kalmak
- aç aç ile yatınca arada dilenci doğar
- aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez
- aç at yol almaz, aç it av almaz
- aç ayı oynamaz
- aç bırakmak
- aç doymam, tok acıkmam sanır
- aç doyurmak
- aç elini kora sokar
- aç esner, âşık gerinir
- aç gezmektense tok ölmek yeğdir
- açın gözü ekmek teknesinde olur
- açın imanı olmaz
- açın karnı doyar, gözü doymaz
- açın koynunda ekmek durmaz
- açın kursağına çörek dayanmaz
- açın uykusu gelmez
- aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
- aç ile eceli gelen söyleşir
- aç kalmak
- aç köpek fırın deler
- aç kurt aslana saldırır
- aç kurt gibi
- aç kurt yavrusunu yer
- aç ne yemez, tok ne demez
- aç susuz kalmak
- aç tavuk kendini arpa ambarında sanır
- aç, yanından kaç
Birleşik Kelimeler: aç açına, aç biilaç, açgöz, aç karnına, gözü aç, karnı aç
ÇAR (Kelime Kökeni: Rusça)
- Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan
CAR
- Çağrı, tellal ile duyurma
- İlan
- Tehlike durumu
Ata Sözleri ve Deyimler
- car etmek
Birleşik Kelimeler: carcar, car car
- Kadınların örtündükleri çarşaf, zar (III)
ACI
-
Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı
Acıyı sever.
-
Tadı bu nitelikte olan
Acı kahvesini yudumluyordu. - Tarık Buğra
-
Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap
Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi. - Peyami Safa
-
Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem
İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir. - Yusuf Ziya Ortaç
- Çarpıcı, göz alıcı (renk)
-
Keskin, şiddetli
Acı poyraz kuvvetle esiyordu. - Orhan Kemal
- Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü
Ata Sözleri ve Deyimler
- acı (veya acılar) görmek
- acı acıyı keser, su sancıyı
- acı çekmek (veya duymak)
- acı gelmek
- acı patlıcanı kırağı çalmaz
- acısı çıkmak
- acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek)
- acısına dayanamamak
- acısını almak
- acısını almak
- acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek)
- acısını çekmek
- acısını çıkarmak
- acısını görmek
- acısı ortaya çıkmak
- acı söylemek
- acı vermek
Birleşik Kelimeler: acı acı, acı ağaç, acı badem, acı bakla, acı bal, acı balık, acı ceviz, acı çiğdem, acı elma, acı fren, acı gerçek, acı haber, acı hıyar, acıkara, acı karpuz, acı kavak, acı kavun, acı kök, acı kuvvet, acı marul, acı meyan, acı ot, acı pelin, acı sakız, acı söz, acı su, acı tatlı, acı yavşan, acı yeşil, acı yonca, can acısı, ciğer acısı, evlat acısı, iç acısı, içler acısı, kalp acısı, kuyruk acısı, yürek acısı, yürekler acısı
AÇI
- Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
-
Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi
Her oyunda, ele aldığım konu için yeni bir şekil, dramatik açıdan ve sahneleme açısından yeni bir üslup bulmaya çalışıyorum. - Nazım Hikmet
Birleşik Kelimeler: açıortay, açıölçer, açı ölçüm, bütünler açı, çevre açı, dar açı, dış açı, dış ters açı, dik açı, doğru açı, geniş açı, iç ters açı, komşu açı, merkez açı, ölü açı, sınır açı, tam açı, ters açı, tümler açı, yöndeş açılar, bakış açısı, görme açısı, görüş açısı, saat açısı, tepe açısı
ÇIRA (Kelime Kökeni: Farsça çerāġ)
- Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü
-
Bu bölümden küçük küçük kesilerek hazırlanmış, tutuşturma ve aydınlatma işlerinde kullanılan parça
Elinde güçlü bir çıra vardı, onu yüksekte tutarak yolculara yol gösteriyordu. - Nezihe Araz
- Lamba
Birleşik Kelimeler: çaydaçıra, Marmara çırası
AĞ
-
İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü
Balık ağı. Tenis ağı.
- Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü
-
Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke
Cumhuriyetin onuncu yılında ülkemiz demir ağlarla örülmüştü.
-
Tuzak
Onu, ağına düşmüş bir av gibi ne öldürdü ne ondurdu. - Samiha Ayverdi
- Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file
- Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağ atmak (veya bırakmak)
- ağ çekmek
- ağına düşürmek
Birleşik Kelimeler: ağbenek, ağbeneklilik, ağ iğnesi, ağ ipliği, ağ kayığı, ağ kepçe, ağ kurdu, ağ kurşunu, ağ mantarlar, ağ tabaka, ağ tonoz, ağ torba, ağ yatak, dış ağ, genel ağ, iç ağ, serpme ağ, yerel ağ, alamana ağı, bilgisayar ağı, bilişim ağı, borda ağı, boru ağı, çektirme ağı, çevirme ağı, dalyan ağı, dip ağı, ıstakoz ağı, iletişim ağı, karides ağı, marya ağı, sürtme ağı, voli ağı
- Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık
ARICI
- Bal almak için arı yetiştiren kimse
AĞI
- Zehir
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağı gibi
Birleşik Kelimeler: ağı ağacı, ağı çiçeği, ağı otu, sarıağı
AĞIR
-
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır.
-
Çapı, boyutu büyük
Ağır top.
-
Yavaş
Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor. - Esat Mahmut Karakurt
-
Yoğun
Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı. - Abbas Sayar
- Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak)
-
Değeri çok olan, gösterişli
Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi. - Mithat Cemal Kuntay
-
Çetin, güç
Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu. - Feridun Fazıl Tülbentçi
- Ciddi
- Sıkıntı veren, bunaltan
-
Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı
Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum. - Nurullah Ataç
-
Ağırbaşlı, ciddi
Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı. - Halide Edip Adıvar
-
Keskin, boğucu (koku)
Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır. - Falih Rıfkı Atay
-
Kısık, alçak
Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi. - Osman Cemal Kaygılı
- Davranışları yavaş olan
-
Sindirimi güç (yiyecek)
Ağır bir yemek.
-
Ağır sıklet
Yıllarca ağırda güreşti.
-
Yavaş bir biçimde
Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu. - Etem İzzet Benice
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağır basar, yeğni kalkar
- ağır basmak
- ağır basmak
- ağır çekmek
- ağırdan almak
- ağır durmak
- ağır gelmek
- ağır git ki yol alasın
- ağırına gitmek
- ağır işitmek (veya duymak)
- ağır kaçmak
- ağır kazan geç kaynar
- ağır ol!
- ağır ol, batman gel
- ağır otur ki bey (veya molla) desinler
- ağır oturmak
- ağır söylemek
- ağır taş yerinden oynamaz
- ağır yongayı yel kaldırmaz
Birleşik Kelimeler: ağır ağır, ağır aksak, ağır araç, ağırayak, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağır ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır çekim, ağırelli, ağır ezgi, ağır hapis cezası, ağır hasta, ağır hava, ağır hidrojen, ağır iş, ağırkanlı, ağır kayıp, ağır kusur, ağır küre, ağır makineli, ağır para cezası, ağır sanayi, ağır sıklet, ağır söz, ağır su, ağır top, ağır uyku, ağır vasıta, ağır yağ, ağır yara, eli ağır, eline ağır, uykusu ağır, yarı ağır sıklet