ÇAYIRMELİKESİ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

ÇAYIRMELİKESİ harflerini içeren 4 harfli 205 kelime bulunuyor. 4 harfli ÇAYIRMELİKESİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AÇIM9, ÇIMA9, SMAÇ9, SAÇI9, AÇIK8, AÇKI8, ALÇI8, ALIÇ8, ÇIRA8, ÇİSE8, ÇAKI8, ÇALI8, EMEÇ8, İÇME8, İÇİM8, KAÇI8, KIRÇ8, MALÇ8, SKEÇ8, SAYI8, SEÇİ8, YISA8, ASIM7, AYIK7, AYLI7, AYRI7, AKÇE7, ÇİLE7, ÇARE7, ÇARK7, ÇEKİ7, ÇERİ7, EMAY7, ELÇİ7, İÇRE7, İÇLİ7, İÇKİ7, İÇEL7, İLİÇ7, İLÇE7, İLAÇ7, KIYA7, KAYI7, KEÇE7, KEÇİ7, LEÇE7, MAYİ7, SİYA7, SIMA7, SAYE7, YEME7, YEİS7, YAKI7, YALI7, YARI7, ASIK6, ASIL6, ASIR6, ASKI6, ALIM6, AKIM6, ESME6, ESMA6, ESİM6, EYER6, ISKA6, İSİM6, KISA6, MİSK6, MARS6, MASK6, RİYA6, REYE6, SİMA6, SALI6, SAMİ6, SARI6, SILA6, SIRA6, SEMA6, SEME6, YELE6, YEKE6, ARLI5, ASİL5, ASLİ5, ASRİ5, ARIK5, AMİR5, ALEM5, ALIK5, ALİM5, AMEL5, AMİL5, AKIL5, AKİM5, AKİS5, AKLI5, AKSE5, AKSİ5, ESKİ5, ESİR5, ESİK5, ESER5, ERME5, ERİM5, ESRE5, EKİM5, EKME5, EKSİ5, EMİR5, EMİK5, EMEL5, EMEK5, ELİM5, ELMA5, ELEM5, IRAK5, IRKİ5, İMLA5, İMAR5, İRİS5, İSAL5, İRSİ5, İSLİ5, İMAL5, İLMİ5, İLME5, İLİM5, İLAM5, KLAS5, KREM5, KARS5, KASE5, KARI5, KAME5, KAİM5, KİLS5, KİMİ5, KESE5, KEME5, LİME5, LİSE5, LİMA5, LAME5, MİRİ5, MİRA5, MİKA5, MARK5, MALİ5, MAKİ5, MAİL5, MERİ5, MERA5, MEKE5, MEAL5, MALE5, RİSK5, RAKI5, RAKS5, RAMİ5, REİS5, REMİ5, SİLİ5, SİRK5, SELA5, SARİ5, SAKİ5, SAKE5, SAİK5, SAİR5, SERİ5, SERE5, SERA5, SEKİ5, SELE5, AİLE4, AKİL4, AKLİ4, ERİL4, ERİK4, EREK4, ERKE4, EKLİ4, ELEK4, ELİK4, İARE4, İLKE4, İLİK4, KRAL4, KİRA4, KARE4, KARİ4, KAİL4, KALE4, KİLE4, KERE4, KELE4, LAİK4, LİKA4, LİRA4, LAKE4, LEKE4, RİKA4, REEL4

AİLE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaʾile)

[isim]

[toplum bilimi]

  • Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik

    Birbirlerine nasıl tutkun, yangın bir aile olduklarını sayıp döktü. - Lâtife Tekin

  • Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü

    Kendilerinin hangi asil aileye mensup olduklarını bilmiyorum. - Nazım Hikmet

  • Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü

[halk ağzında]

  • Eş, karı
  • Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü
  • Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya

Birleşik Kelimeler: aile adı, aile bahçesi, aile bütçesi, aile doktoru, aile dostu, aile fotoğrafı, aile gazinosu, aile hayatı, aile hekimi, aile hukuku, aile ismi, aile mahkemesi, aile matinesi, aile meclisi, aile ocağı, aile planlaması, aile reisi, aile saadeti, büyük aile, çekirdek aile, koruyucu aile, köklü aile

AKİL (Kelime Kökeni: Arapça ʿāḳil)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Akıllı

    Ne akilem ne divane / Gel gör beni aşk n'eyledi - Yunus Emre

Birleşik Kelimeler: akil baliğ

AKLİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Akılla ilgili, akla dayanan, akılsal

    Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için serbest bırakıldı. - Sait Faik Abasıyanık

ERİL

[sıfat]

[dil bilgisi]

  • Bazı dillerde erkek cinsten sayılan (kelime), müzekker

ERİK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerden, beyaz çiçekli bir ağaç (Prunus domestica)
  • Bu ağacın kabuğu ince, çeşitli renklerde, mayhoş veya tatlı, eti sulu, tek ve sert çekirdekli yemişi

Birleşik Kelimeler: erik hoşafı, erik kompostosu, erik marmeladı, erik pestili, erik rakısı, erik reçeli, kuru erik, sarıerik, bardacık eriği, bardak eriği, can eriği, çakal eriği, dağ eriği, gövem eriği, Japon eriği, Malta eriği, mürdüm eriği, türbe eriği, üryani eriği, yaban eriği

EREK

[isim]

  • Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef

    Onun metodunu uygulamakla araştırıcının varamayacağı erek yoktur. - Azra Erhat

Birleşik Kelimeler: erek bilimi

ERKE

[isim]

[fizik]

  • Enerji

[felsefe]

  • Pozitif bilimlerde iş başarma gücü, bir direnmeyi yenme gücü

EKLİ

[sıfat]

  • Eklenmiş olan
  • Eki olan

Birleşik Kelimeler: ekli püklü

ELEK

[isim]

  • Taneli veya un gibi toz durumunda olan şeyleri yabancı maddelerden ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak için kullanılan, tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmiş, gözenekli tel, kıl, bez vb.nden oluşan araç

    Evden bir elek getirilecek, eleğin kenarına bir sopa konup kaldırılacak. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elekten geçirmek

Birleşik Kelimeler: norton eleği

ELİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Dağ keçisi

    Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir. - Kemal Bilbaşar

İARE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāre)

[isim]

[eskimiş]

  • Eğreti, ödünç

    Bu iare tuvaletiyle kendi güzelliğinin gururunu da feda ederek bahçeye çıktı. - Peyami Safa

  • Eğreti verme, ödünç verme

İLKE

[isim]

  • Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip

    İlkelerine sıkı sıkıya bağlı, bilinçli ve ödün vermez bir insandı. - Haldun Taner

  • Temel bilgi

    Kimyanın ilkeleri.

  • Öge, unsur

    Atomlar cisimlerin ilkeleridir.

  • Davranış kuralı

    Bence ahlakın bir ilkesi, bir kökü vardır. Sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma. - Nurullah Ataç

[mantık]

  • Her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip

Birleşik Kelimeler: çelişiklik ilkesi, çelişmezlik ilkesi, eylemsizlik ilkesi, heple hiç ilkesi, nedensellik ilkesi, süreklilik ilkesi

İLİK

[isim]

  • Giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfı vb.nin gereken belirli yerlerine düğmenin geçirilebilmesi için iplikle örülerek, parça geçirilerek veya biye ile yapılan küçük yarık

[isim]

  • Kemiklerin iç boşluklarını dolduran ve kan hücrelerinin yapımını sağlayan doku

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iliği kemiği donmak
  • iliği kemiği ısınmak
  • iliğine (veya iliklerine) işlemek (veya geçmek)
  • iliğine (veya iliklerine) kadar
  • iliğine kadar ıslanmak
  • iliğini kemirmek
  • iliğini kurutmak
  • ilik gibi
  • iliklerinde duymak

Birleşik Kelimeler: murdarilik, omurilik, taş iliği

KRAL (Kelime Kökeni: Sırpça)

[isim]

  • En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse

    Norveç kralı.

[mecaz]

  • Herhangi bir alanda başkalarından üstün, başarılı olan kimse

    Satranç kralı.

[mecaz]

  • Çok başarılı ve zengin iş adamı

    Şimdiki adı konserve kralı olan birisi ile tanıştım. - Aka Gündüz

[sıfat]

[mecaz]

  • Üstün, çok iyi

    Firuzağa'da şirin, kutu gibi, manzarası çok kral bir çatı katına taşındı. - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kraldan çok kralcı olmak
  • krallara layık

Birleşik Kelimeler: taçsız kral

KİRA (Kelime Kökeni: Arapça kirāʾ)

[isim]

  • Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar

    Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye. - Çetin Altan

  • Bu biçimde tutulan bir şey için karşılık olarak ödenen para

    Kira ile aldım, zaten bu yüzden de geciktim ya! - Refik Halit Karay

  • Bu biçimde tutulan taşınmaz

    O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken... - Halit Ziya Uşaklıgil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kirada olmak
  • kirada oturmak
  • kiraya vermek

Birleşik Kelimeler: kira arabası, kira bedeli, kira kontratı, kira sözleşmesi, ayak kirası, diş kirası, maden kirası