ÇAYIRGÜZELİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ÇAYIRGÜZELİ harflerini içeren 5 harfli 48 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇAYIRGÜZELİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÜZEY16, ÇİZGE15, EZGİÇ15, İÇYÜZ15, YAZGI15, GÜZEL14, GÜLEÇ14, ÇEYİZ13, ÇALGI13, GAZLI13, ILGAZ13, AYGIR12, ÇELGİ12, GAYRI12, GAZEL12, GALİZ12, GERÇİ12, GERİZ12, İLGEÇ12, YÜZER12, YARGI12, AYRIÇ11, ÇİZER11, ÇAYIR11, ÇAYLI11, GAYRİ11, GİRAY11, ÜLGER11, YERGİ11, YALIZ11, YAZIR11, GIRLA10, ILGAR10, RAYİÇ10, ÜZERİ10, ÜÇLER10, ZEYİL10, ARIZİ9, GAİLE9, GELİR9, AZERİ8, ALİZE8, İZALE8, LEZAR8, LAZER8, REZİL8, RİYAL7, YERLİ7

RİYAL (Kelime Kökeni: İspanyolca real)

[isim]

  • Pesetanın dörtte biri değerinde İspanyol parası
  • İran, Katar, Suudi Arabistan, Umman ve Yemen'de kullanılan para birimi

YERLİ

[sıfat]

  • Taşınamayan, başka yere götürülemeyen

    Yerli dolap. Yerli sedir.

  • Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan

    Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Belli bir bölgede yetişen, otokton

    Yerli muz. Yerli meyve.

  • Bir yerin ilk sakini olan, otokton
  • Oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan

    Daha önceki gidişinde kendini yerli halka sevdirmişti. - Eflâtun Cem Güney

  • Amerika, Avustralya ve Afrika'nın uygarlıktan uzak, ilkel biçimde yaşayan kimi halklarına verilen ad

Birleşik Kelimeler: yerli dolap, yerli malı, yerli yerinde, yerli yerine, yerli yersiz, baba yerli

AZERİ (Kelime Kökeni: Farsça āẕer + Arapça -ī)

[isim]

  • Azerbaycan Türkü

ALİZE (Kelime Kökeni: Fransızca alizé)

[isim]

[coğrafya]

  • Tropikal bölgelerdeki denizlerde bütün yıl süresince düzenli esen rüzgâr

    Alizeler, Ekvator'un kuzeyinde kuzeydoğudan, Ekvator'un güneyinde ise güneydoğudan eserler.

Birleşik Kelimeler: üst alize

İZALE (Kelime Kökeni: Arapça izāle)

[isim]

[eskimiş]

  • Yok etme, giderme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • izale etmek

Birleşik Kelimeler: izaleişüyu

LEZAR (Kelime Kökeni: Fransızca lézard)

[isim]

  • Kertenkele derisinin sepilenmesiyle elde edilen bir deri türü

LAZER (Kelime Kökeni: Fransızca laser)

[isim]

[fizik]

  • Çok güçlü pırıltılar oluşturan, değişik alanlarda kullanılan ışık kaynağı

Birleşik Kelimeler: lazer ışını

REZİL (Kelime Kökeni: Arapça reẕīl)

[sıfat]

  • Alçak, aşağılık

    Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun! - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rezil etmek
  • rezili çıkmak
  • rezil olmak
  • rezil rüsva olmak

ARIZİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿāriżī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Sonradan olan, dıştan gelen
  • Geçici, eğreti

    Yoksa, arızi bir şeydir ihtiyarlık ve sonu gençliktir. - Nazım Hikmet

GAİLE (Kelime Kökeni: Arapça ġāʾile)

[isim]

[eskimiş]

  • Sıkıntı, dert, keder, üzüntü

    Küçücük yaşta, büyüklüğün olanca gaileleri kendi üzerlerine yığılmış kimseler görülür. - Ahmet Midhat

  • Uğraştırıcı iş, çekilmesi zor yük
  • İstenmeyen durum, baş belası

GELİR

[isim]

  • Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat

    Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı. - Mahmut Yesari

  • Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandırdığı aylık, kira vb. getiri, varidat, irat

Birleşik Kelimeler: gelir dağılımı, gelir düzeyi, gelir kaynağı, gelir ortaklığı, gelir vergisi, millî gelir, ulusal gelir, dar gelirli

GIRLA

[zarf]

[teklifsiz konuşmada]

  • Alabildiğine, çokça

    Elbette ya... O köşkte uşaklar, bahçıvanlar gırla. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • gırla gitmek

ILGAR

[isim]

[halk ağzında]

  • Dizginleri koyuverilmiş atın dörtnala koşması

[tarih]

  • Atla ansızın yapılan doludizgin saldırı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ılgar etmek

RAYİÇ (Kelime Kökeni: Arapça rāyic)

[isim]

  • Bir para biriminin veya malın satış ve sürüm değeri

    Türk lirasının rayicinin en yüksek olduğu bir dönemden söz ediyorum. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: rayiç bedel, rayiç fiyat

ÜZERİ

[isim]

  • Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı

    Bunların üzerinden ustalıkla atlayarak gemiye doğru yürüdü. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir şeyin dış yüzü, yüzey
  • Vücut, beden

    Gece sıcak olduğu için üzerine yalnız ince bir pike örtü örttük. - Reşat Nuri Güntekin

  • Artan, geriye kalan bölüm

    Alışverişin üzeri.

  • Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz

    Akşamüzeri, öğleüzeri.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üzerinden atlamak
  • üzerinden atmak
  • üzerinden dökülmek

Birleşik Kelimeler: akşamüzeri, ayaküzeri, bayramüzeri, ikindiüzeri, öğleüzeri