[isim]

[felsefe]

• Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz

[isim]

[eskimiş]

[tıp]

• Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu

  Akliye hekimi.

• Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü

[felsefe]

[toplum bilimi]

• Akılcılık

[isim]

• Sahiplik

[isim]

• Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz

  Babam bu kinayeyi anlardı sanırım fakat anlamamazlıktan gelirdi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

• Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz

  Demek lokantadaki kinayeler hep ona karşıydı. Aleyhine bir şeyler kuruluyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[edebiyat]

• Bir sözü gerçek anlamının dışında kullanma sanatı

[zarf]

• Çabucak

  Yitirilen inançların yerine acilen yarım yırtık yeni inançlar koyuveriyorsan daha çok utançlar yaşarsın. - Adalet Ağaoğlu

[sıfat]

• Paraya bağlı, parayla ilgili, mali

  Akçeli haklar.

[isim]

[halk ağzında]

• Tahıl yetiştirip satan kimse

[isim]

• Sütünü ve süt ürünlerini satmak için inek besleyen kimse

[argo]

• Ezberci, ezberleyerek öğrenen öğrenci

[isim]

• İlkelerine bağlı kimse

[isim]

[spor]

• Bazı top oyunlarda kalenin önünde durarak topun kaleye girmesini önlemekle görevli oyuncu, file bekçisi

  Sonra topu en yükseğe kaleciler vurur, çıkarırlar. - Haldun Taner

[sıfat]

• Ahlaka uygun, ahlakla ilgili, aktöresel, sağtöresel

  Bütün vaktim babamın verdiği ahlaki kitapları okumakla geçer. - Ömer Seyfettin

[isim]

• Cömertlik

[isim]

• Kökleri eski Türk törelerine dayanan ve Anadolu'da yüksek bir gelişim gösteren esnaf, zanaatçı, çiftçi vb. bütün çalışma kollarını içine alan ocak

[isim]

• Hin, kurnaz olma durumu, kurnazlık

  Akı büyük, bebeği küçük gözler küçücük bir delikten yeryüzüne, kurnazlıkla, hinlikle bakan adamlar da vardır. - Nazım Hikmet

[sıfat]

• Herhangi bir sayıda evi olan

[matematik]

• Herhangi bir sayıda hanesi olan

  Beş haneli bir sayı.

[isim]

[eskimiş]

[dil bilgisi]

• Ek