[nesnesiz]

• Tartma işi yapılmak veya tartma işine konu olmak

• Kendini tartmak

[nesnesiz]

• Arıtma işine konu olmak

[isim]

• Attırılmak işi

[isim]

• Aktarılma işi

[-i]

• Bir şeyden `çıt` sesi çıkarmak

  Asabiyetle parmaklarını çıtlattı. - Aka Gündüz

• Antep fıstığının kabuğunu aralamak

• İş parçalarının bazı yerlerini oyup çıkarmadan makasla kesmek

[-e]

[-i]

[mecaz]

• Bir kimseye, bilmediği bir şeyden ancak sezdirecek kadar söz etmek

  Kim bana bu sevdanın sonu çıkmaz olduğunu hafif yollu çıtlatacak olsa kırılarak karşı çıkıyor, çıtlatana düşman kesiliyordum. - Necati Cumalı

[-e]

[-i]

• Çatma işini yaptırmak

[nesnesiz]

[-le]

• Bir konu üzerinde, birbirine ters olan görüş ve inançları karşılıklı savunmak

• Karşılıklı ağır sözler söyleyerek çekişmek, münakaşa etmek

  Usta da ben de tartışmak istemedik adamla. - Necati Cumalı

[spor]

• Güreşte karşı karşıya durum alıp elle birbirini yoklayarak rakibin zayıf yanlarını aramak

[nesnesiz]

• Aşırma işine konu olmak

  Bir şiirin aşırılmış olmasının güzelliğiyle ilgili olmadığını bilecek kaç yazar var? - Orhan Veli Kanık

[isim]

• Atıştırmak işi

[isim]

• Açtırılmak işi

[isim]

• Alıştırmak işi

• Bir beceriyi, bilgiyi kazanmak için yapılan tekrar, temrin, talim, egzersiz

• Bir araç motorundan tam verim elde edilebilmesi için ilk dönemlerinde yüksek devirde düşük hızda çalıştırılması, rodaj

[spor]

• Vücudun gücünü ve dayanıklılığını artırmak için yapılan uygulama, hazırlık çalışması, idman, egzersiz, antrenman

[isim]

• Çıkılatmak işi

[isim]

• Çıkarılmak işi

  Mahallenin huzurunu bozan bu efendinin evden çıkarılması için ahali gıcırtıya başlar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[sıfat]

• Çatırtısı olan

  Çatırtılı, dumanı fena hâlde kıvılcım üreten vahşi bir yangın. - Ercüment Ekrem Talu

[-i]

• Parıldatmak