ÇATLATABİLME Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

ÇATLATABİLME harflerini içeren 6 harfli 22 kelime bulunuyor. 6 harfli ÇATLATABİLME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çatlatabilme ile başlayan 6 harfli kelimeler. İçinde Çatlatabilme olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ALAÇAM10, ÇAMELİ10, AMBALE9, BALAMA9, MATBAA9, TİMBAL9, BALATA8, BATTAL8, TABAAT8, TABLET8, TABİAT8, TABELA8, ATLAMA7, ALLAME7, ALLAMA7, AMETAL7, ALAMET7, İMALAT7, MAAİLE7, MİLLET7, ATALET6, ALETLİ6

ATALET (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭālet)

[isim]

[eskimiş]

  • Tembellik

    Sabah ataletiyle gezinerek kirli karyolasından sıyrıldı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • İşsizlik, işsiz kalma
  • İşlemezlik

[fizik]

  • Süredurum

ALETLİ

[sıfat]

  • Aleti olan veya aletle yapılan

Birleşik Kelimeler: aletli jimnastik

ATLAMA

[isim]

  • Atlamak işi

    Acemiliğimi görünce beni atlamaya, oynatmaya kalktılar. - Reşat Nuri Güntekin

  • Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma

[spor]

  • Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı

Birleşik Kelimeler: atlama beygiri, atlama çizgisi, atlama tahtası, atlama taşı, sırıkla atlama, uzun atlama, üç adım atlama, yüksek atlama, kaplan atlaması

ALLAME (Kelime Kökeni: Arapça ʿallāme)

[sıfat]

  • Çok ve derin bilgisi olan, çok bilgili

    Tarihî zihniyet taşımak için tarihçi olmak şart değildir. İlmî düşünebilmek için allame olmak şart olmadığı gibi. - Sabahattin Eyuboğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • allame kesilmek

Birleşik Kelimeler: allameicihan

ALLAMA

[isim]

  • Allamak işi

AMETAL (Kelime Kökeni: Fransızca amétale)

[isim]

[kimya]

  • Metal olmayan element

    Klor, fosfor, oksijen ametaldir.

ALAMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿalāmet)

[isim]

  • Belirti, işaret, iz, nişan

    İnsanlığın belli bir sonuca yöneldiğini gösterir hiçbir alamet yok. - Cemil Meriç

[mecaz]

  • Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne

Birleşik Kelimeler: alametifarika, kıyamet alameti

İMALAT (Kelime Kökeni: Arapça iʿmālāt)

[isim]

[ticaret]

  • Ham madde işlenerek yapılan her türlü mal
  • İşlenerek yapılan üretim

    Bu paketler satılsın, imalata ondan sonra devam edilecekti. - Çetin Altan

Birleşik Kelimeler: imalathane, fason imalat, seri imalat

MAAİLE (Kelime Kökeni: Arapça maʿaʿāʾile)

[zarf]

[eskimiş]

  • Ailece, ev halkıyla birlikte

    Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden. - Nazım Hikmet

MİLLET (Kelime Kökeni: Arapça millet)

[isim]

  • Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus
  • Herkes, bir yerde bulunan kimselerin bütünü

    Millet tütün paralarını alınca borcunu öder. - Necati Cumalı

[halk ağzında]

  • Benzer özellikleri olan topluluk

    Şu kadın milletinin kıskançlığının hiç sonu yok. - Ahmet Midhat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • milletin ağzı torba değil ki büzesin (veya dikesin)

Birleşik Kelimeler: milletlerarası, millet meclisi, milletsever, milletvekili, sineyimillet, yetmiş iki millet, erkek milleti, karı kız milleti

BALATA (Kelime Kökeni: Almanca Balata)

[isim]

  • Soğuk ve sıcakta büyük bir sürtünme katsayısına sahip olan, suya ve yağa dayanıklı, yavaş aşınan madde
  • Motorlu araçlarda fren yapmayı sağlayan, tekerlek mili üzerine yerleştirilmiş yarım ay biçimindeki alet

    Bir ara ne olur ne olmaz deyip frenleri, fren balatalarını gözden geçirdik. - Fikret Otyam

BATTAL (Kelime Kökeni: Arapça baṭṭāl)

[sıfat]

  • En ve boyca alışılmış olandan büyük

[mecaz]

  • İşe yaramaz, kullanılmaz

    Orada sahile çekilmiş bir battal balıkçı kayığı yan yatmış. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • battal etmek
  • battal olmak

Birleşik Kelimeler: battal beden, battal boy

TABAAT (Kelime Kökeni: Arapça ṭabāʿat)

[isim]

[eskimiş]

  • Basımcılık

TABLET (Kelime Kökeni: Fransızca tablette)

[isim]

  • Düz ve yassı biçimli, çiğnenecek veya yutulacak madde

    İlaç tableti. Nane şekeri tableti.

[tarih]

  • Eski medeniyetlerden kalma, pişmiş veya güneşte kurutulmuş kilden yapılmış, üzerinde çivi yazısı ile metin yazılı belge

TABİAT (Kelime Kökeni: Arapça ṭabīʿat)

[isim]

  • Doğa

    İnsan zekâsı tabiatın içinde değil tabiatın yanında, ayrı bir kuvvettir. - Ahmet Haşim

  • Doğal özellik

    Arazinin tabiatı.

  • Huy, karakter

    Mağrur, bazen zalim olacak kadar hiddetli, bazen çok müşfik ve hassas bir tabiattadır. - Asaf Halet Çelebi

  • Güzeli ayırma melekesi, zevk, beğeni

    Abdi Bey, tabiat sahibi, altıncı kat terasında böyle bir bahçe tanzimi, doğrusu takdire şayan. - Attila İlhan

  • İnsanın büyük abdest bozma kolaylığı veya zorluğu

Birleşik Kelimeler: tabiat bilgisi, tabiat bilimleri, tabiatüstü