ÇARPIŞTIRMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
ÇARPIŞTIRMAK harflerini içeren 6 harfli 56 kelime bulunuyor. 6 harfli ÇARPIŞTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ÇIRPIŞ18,
ARTMAK
- Büyük heybe
-
Çoğalmak
O zaman bedava binme olasılığı artardı. - Ayla Kutlu
-
Harcandıktan sonra bir miktar geri kalmak
Kumaş arttı. Yemek arttı.
- Değeri yükselmek, fazlalaşmak
KIRAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳirāʾat)
-
Okuma
Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın
- Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma
Ata Sözleri ve Deyimler
- kıraat etmek
Birleşik Kelimeler: kıraathane
MATRAK (Kelime Kökeni: Arapça miṭrāḳ)
- Savaşmayı öğretmek için kullanılan, ucu giderek yuvarlaklaşan kalın sopa, değnek
-
Eğlenceli, gülünç, hoş
Cavcav gibi matrak oğlan var mı yahu? - Attila İlhan
Ata Sözleri ve Deyimler
- matrağa almak
- matrak geçmek
ARITMA
- Arıtmak işi
Birleşik Kelimeler: arıtma ünitesi
AKITMA
-
Akıtmak işi, isale
Oğlunun o eciş bücüş burnunun dikine gitmeye başladığı günlerde, tüm ilgisini ve sevgisini büyük kızına akıtmaya başlamıştı. - Elif Şafak
- Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke
- Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir tatlı türü
- Enli bilezik
IRAMAK
-
Uzaklaşmak, uzamak, ara açılmak
Gide gide ben yolumdan ıradım / Iradım da dost köyüne uğradım - Halk türküsü
KARIMA
- Karımak işi
TIKAMA
-
Tıkamak işi
Tırmanıp gedikten girer girmez toprak dolu çuvallarla burayı tıkamaya çalışan insanlarla yüz yüze geldi. - İhsan Oktay Anar
ARITIM
- Petrol, yağ vb. maddeleri arıtma işi, rafinaj
Birleşik Kelimeler: arıtımevi
KARTÇA
- Gençliği azalmış, yaşı geçkince
- Tazeliği azalmış (meyve, sebze)
TIRMIK
-
Tırnak beresi
Yüzünde tırmıklar vardı. - Peyami Safa
- Kabartılmış toprağın taşını, çöpünü ayıklamak için kullanılan seyrek dişli, tarak biçiminde araç
Birleşik Kelimeler: kıyı tırmığı
ARATIŞ
- Aratma işi
ARAKÇI
- Araklayan, çalan (kimse)
ÇARKIT
- Eski, bozuk, sakat
ÇATMAK
-
Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. - Falih Rıfkı Atay
-
Kereste vb.ni birbirine tutturmak
Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar. - Lâtife Tekin
-
Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek
Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık - Mehmet Akif Ersoy
- Yükü hayvana iki yanlı yüklemek
- Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak
-
Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak
Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu. - Refik Halit Karay
-
Yazıyla veya sözle sataşmak
Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur. - Memduh Şevket Esendal
-
Rastlamak, karşılaşmak
Nerden çattım böylesi bir güzele... - Cahit Sıtkı Tarancı
- Gemiler birbirine çarpmak
Birleşik Kelimeler: çöpçatan