ÇAPKIMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ÇAPKIMAK harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇAPKIMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇAPMA13, ÇAPAK12, KIPMA11, ÇIKMA10, ÇAKIM10, KAPMA10, KAMÇI10, AÇMAK9, ÇIKAK9, ÇAKMA9, KAPAK9, KAÇMA9, KAÇIK9, KAKIÇ9, MAÇKA9, KAÇAK8, KAKAÇ8, KAKIM7, AKMAK6, KAKMA6, MAKAK6

AKMAK

[-den]

  • Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek

    Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. - Sait Faik Abasıyanık

  • Sıvı maddeler aşağıya yönelmek
  • Sıvı bir madde bir yerden çıkmak

[nesnesiz]

  • Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak

    Dam akıyor.

[-e]

  • Art arda ve toplu olarak gitmek

    Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı. - Yusuf Ziya Ortaç

[nesnesiz]

  • Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak

    Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

  • Boya birbirine karışmak

[-le]

  • Sürüp gitmek

    Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar. - Yahya Kemal Beyatlı

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Zaman çabuk geçmek

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Karışmak, katılmak

[nesnesiz]

[argo]

  • Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akacak kan damarda durmaz
  • akan sular durmak
  • akara kokara bakma, çuvala girene bak
  • akarı kokarı olmamak
  • akarına bırakmak
  • akıp gitmek
  • akmasa da damlar

Birleşik Kelimeler: akan yıldız, akarsu, akaryakıt

KAKMA

[isim]

  • Kakmak işi
  • Ağaç üzerinde veya diğer ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş, sedef vb. süs maddeleri kakılıp oturtularak yapılan iş

    Pirinç kakmaları donuk donuk ışıldayan hamam kapısını iterek içeri girdi. - Cahit Uçuk

Birleşik Kelimeler: kakma aşı, sedef kakma

MAKAK (Kelime Kökeni: Fransızca macaque)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Güneydoğu Asya'da yaşayan kuyruklu bir maymun (Macacus)

KAKIM (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḳum)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as (I), ermin (Mustela erminea)

KAÇAK

[isim]

  • Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz veya sıvı
  • Gizlice kaçırılmış olan mal veya madde

    Şu âlâ kaçaktan birer sigara sarar mısınız? - Sermet Muhtar Alus

  • Av sırasında vurulamayan kuş

    Malum a, kaçak diye avcının tüfeğinden kurtulmuş kuşlara denir. - Sermet Muhtar Alus

[sıfat]

  • Bağlı bulunduğu yerden veya yasadan kaçan, uzaklaşan

    Vapurda bir de kaçak Rus ailesi var. - Aka Gündüz

[sıfat]

  • Yasaca yapılması yasak olan veya yapılması için gerekli izin alınmayan

    Kaçak kat.

[sıfat]

  • Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan veya bir yerden çıkarılan

    Öyle olduğu hâlde kaçak sigaramla hâli unutmaya çalışıyordum. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]

  • Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice

    Bütün harp müddetince babası ile İsviçre'de kaçak yaşadı. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaçak güreşmek

Birleşik Kelimeler: asker kaçağı, elektrik kaçağı, mektep kaçağı, okul kaçağı, pranga kaçağı, vergi kaçağı

KAKAÇ

[isim]

[halk ağzında]

  • Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek
  • Manda pastırması

AÇMAK

[-i]

  • Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek

    Kapıyı açıp içeri giriyorum. - Adalet Ağaoğlu

  • Engeli kaldırmak

    Karla kapanan yolu açmak.

  • Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak

    Kadın hamalı dışarı çıkardı, sonra çantasını açıp birkaç lira çıkardı. - Memduh Şevket Esendal

  • Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak
  • Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak

    Su borusunu açmak.

  • Alanını genişletmek

    Anıtın çevresini açmak.

  • Birbirinden uzaklaştırmak

    Kollarını açtı.

  • Yarmak

    Çıbanı açmak.

  • Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak

    Yumağı açmak.

  • Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak
  • Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek
  • Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak

    Dönüş yolunda radyoyu açtık. - Elif Şafak

  • Alışverişi başlatmak

    Bakan, tütün piyasasını açtı.

  • Rengin koyuluğunu azaltmak

    Bu boyayı biraz daha açmalı.

  • Yakışmak, güzel göstermek

    Bu renk odayı açtı.

  • Ferahlık vermek
  • Beğenmek

    Burası beni açmadı, başka yere gidelim.

  • Bir konu ile ilgili konuşmak
  • Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek

    Size derdimi açmaya geldim. - Falih Rıfkı Atay

  • Satranç, poker vb. oyunları başlatmak

[nesnesiz]

  • Yapmak, düzenlemek

    Sınav açmak.

[nesnesiz]

  • Ayırmak, tahsis etmek

    Senin için üst katta bir oda açtık.

  • Görünür duruma getirmek

    Kollarını, göğsünü açmış.

[nesnesiz]

  • Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak

    Hava açtı.

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Geçit sağlamak

    İki oda arasına kapı açtık.

[mecaz]

  • Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek

    Öğretmen sürekli konuşuyor, öğrenciyi açmak istiyordu.

[eskimiş]

  • Savaşla almak, fethetmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aç gözünü, açarlar gözünü
  • açma sırrını dostuna, o da söyler dostuna
  • açtı ağzını, yumdu gözünü

Birleşik Kelimeler: yivaçar

ÇIKAK

[isim]

  • Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç

[dil bilgisi]

  • Boğumlanma noktası

ÇAKMA

[isim]

  • Çakmak işi
  • Vurulup çakılarak yapılmış kuyumcu işi
  • Bu işte kullanılan kuyumcu kalıbı

[sıfat]

[argo]

  • Taklit olan, sahte

[halk ağzında]

  • Deri hastalığı, yara, çıban

Birleşik Kelimeler: çakma kapı

KAPAK

[isim]

  • Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne

    Evin en alt katına indik, oradan da bir mahzen kapağı açtılar. - Refik Halit Karay

  • Dolap, sandık vb.ni örtmeye yarayan parça

    Dolap kapağı.

  • Kitap, defter vb.nin en üstüne geçirilen kılıf

    Kapağını, geceleri aynı masa etrafında buluştuğu ressamlardan birine çizdirecekti. - Attila İlhan

  • Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan, düzgün olmayan tahta
  • Zıvanada iki dış yan parça

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kapağı atmak
  • kapak atmak

Birleşik Kelimeler: kapak bıçkısı, kapak kızı, kapak tahtası, kapak takımı, kapak taşı, kapak yıldızı, iç kapak, stor kapak, bagaj kapağı, cilt kapağı, diz kapağı, göz kapağı, hava kapağı, kol kapağı

KAÇMA

[isim]

  • Kaçmak işi, firar

    Fabrikayı boşaltmaları için dışarıdan çağrı yapılırken kaçma arzusuyla yanıp tutuşanlar oldu. - Lâtife Tekin

KAÇIK

[sıfat]

  • İlmeği kaçmış (çorap vb.)
  • Bir yana kaçmış, kaymış

[mecaz]

  • Bazı davranışları dengesiz olan, zıvanasız

    Bu köşkün perileri de kaçık galiba. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[isim]

  • Çorabın ilmeği kaçmış yeri

Birleşik Kelimeler: kaçık öz, tatlı kaçık

KAKIÇ

[isim]

[denizcilik]

  • Balık avında kullanılan, ucu demir kancalı bir tür zıpkın

MAÇKA

[isim]

  • Trabzon iline bağlı ilçelerden biri

ÇIKMA

[isim]

  • Çıkmak işi

    Bu evden çıkmam, mağlubiyeti kabul ederek mücadeleden kaçmam demekti. - Kemal Bilbaşar

  • Bir yapının üst katlarından dışarıya doğru uzanmış bölüm, balkon

    Balkonlar, kapalı açık çıkmalar, o zaman yasak edilmiş, hâlâ yasak, hâlâ yapılmıyor. - Aydın Boysan

  • Hamamdan çıkarken kullanılan havlu ve kurulanma takımı, çıkacak
  • Bir yazı sayfasının kenarına metinle ilgili olarak yazılan ek, çıkıntı, derkenar
  • Desteklemek amacıyla verilen para

[sıfat]

  • Çıkmış

    Saraydan çıkma İstanbul eşyalarını görünce bunların hakikatine inanmak lazım geldiğini anlamış. - Abdülhak Şinasi Hisar

[sıfat]

  • Eski, kullanılmış

    Çıkma jant.

Birleşik Kelimeler: çıkma durumu, kola çıkma