ÇAPACILIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
ÇAPACILIK harflerini içeren 6 harfli 27 kelime bulunuyor. 6 harfli ÇAPACILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ÇAPACI17,
ALIKÇA
-
Alık benzeri
Yüzünde hayli alıkça denebilecek bön bir mutluluk ifadesi vardı. - Murathan Mungan
-
(alı'kça) Alık olana yaraşır bir biçimde
O andaki hayretimi hatırladıkça / Rejisöre bakakaldım öyle alıkça. - Enis Behiç Koryürek
ALAÇIK
-
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak
Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar, koza çekiyorlardı. - Yaşar Kemal
- Keçeden yapılan çadır
LAKACI
- Lakçı
CAKALI
-
Cakası olan, caka ile yapılan, gösterişli
Formalarımız cakalı değil, sonra ne de olsa baklava börekle büyümediğimiz için ilk bakışta biraz sıskaca duruyoruz ama. - Nazım Hikmet
ACILIK
-
Acı olma durumu
Göğsünde bir sızı, ağzında bir acılık duydu. - Ömer Seyfettin
-
Dokunaklılık, kederlilik, yaslılık
Henüz, yüreğimin bir yanı da söylenememiş, dışa atılamamış acılıklarla dolu. - Adalet Ağaoğlu
ACIKLI
-
Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun
Bu âdet bir fabrika sahibinin acıklı hayat hikâyesiyle birlikte kondulara yayıldı. - Lâtife Tekin
-
Acı görmüş, yaslı, kederli
Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum. - Halide Edip Adıvar
Ata Sözleri ve Deyimler
- acıklı başta akıl olmaz
Birleşik Kelimeler: acıklı komedi
AÇKILI
- Açkı yapılmış, perdahlanmış, perdahlı
AKILCI
- Akılcılıktan yana olan, usçu, rasyonalist (kimse)
- Akılcılıkla ilgili
ÇAKILI
-
Çivi, kazık vb. bir şeyle tutturulmuş
Duvara çakılı büyük rakkaslı saati tamire götüren hademe, Reşat'ın omzuna adamakıllı bindirmiş. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Çakılmış, bir şeye bağlı
Genç kadın, forsaların çakılı bulunduğu oturak dairesini görmeyi merak ediyordu. - Feridun Fazıl Tülbentçi
-
Yeri değişmez, sabit
Gülnaz için için ağlıyor, gözleri hep öyle döşemeye çakılı. - Emine Işınsu
Ata Sözleri ve Deyimler
- çakılı kalmak
ILICAK
- Ilıkça
ILIKÇA
- Biraz ılık, ılıcak
KAPALI
-
Kapanmış olan, açılmamış, açık karşıtı
Şimdi oğlunu kanlı göğsü, kapalı gözleri, mor dudaklarıyla görür gibi oluyordu. - Nazım Hikmet
- Geçilmez durumda olan
- Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri)
- Başı örtülü (kadın)
- Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem
-
Gizli, saklı
Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun olarak kapalı oturumlar yapabilir.
-
Açık olmayan (giyecek)
Damalı bir eteklik, açık mavi kapalı bir yün kazak giymişti. - Necati Cumalı
-
Bulutlu, karanlık (hava)
Ankara'nın soğuk, kapalı havalı günlerinden biriydi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
İçe dönük yaradılışta olan
Ateşoğlu ile yirmi yıldır denizde yoldaşlık ederim. Ben böyle kapalı adama hiç rastlamadım. - Halikarnas Balıkçısı
-
Dış çevreyle ilişki içerisinde olmayan
Ayrıca ben, oldukça kapalı bir çevrede yetişmiştim. - Adalet Ağaoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- kapalı geçmek
- kapalı olmak
- kapalı yetişmek
Birleşik Kelimeler: kapalı bölge, kapalı çarşı, kapalı devre, kapalı duruşma, kapalı gişe, kapalı görüş, kapalı hava, kapalı hece, kapalı kalp ameliyatı, kapalı kutu, kapalı oturum, kapalı rejim, kapalı tohumlular, kapalı toplum, kapalı tribün, kapalı yer korkusu, kapalı yüzme havuzu, gözü kapalı, ucu kapalı, üstü kapalı
KALICI
- Sürekli, geçici karşıtı
- Her zaman geçerliğini sürdürecek olan
- Bir süre için belli bir yerde kalan, konuk, gidici karşıtı
Birleşik Kelimeler: kalıcı makyaj, kalıcı ruj
KAPILI
- Kapısı olan
- Özellikle resmî bir işte çalışan
PLAÇKA (Kelime Kökeni: Arnavutça)
- Çapul