ÇAMGİLLER Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
ÇAMGİLLER harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇAMGİLLER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GEÇİM13,
RALLİ (Kelime Kökeni: İngilizce rally)
- Yarışmacıların otomobille belli yolları izleyerek ve özel kurallara uyarak belirli bir yere ulaşmalarına dayanan otomobil yarışı
ALLEM
-
`Bir işi istediği duruma getirmek için her türlü kurnazca çareye başvurmak` anlamıyla allem etmek, kallem etmek sözünde geçer
Nitekim allem ettiler, kallem ettiler, beni buradan mahrum etmek için her şeyi yaptılar. - Necip Fazıl Kısakürek
AMELÎ (Kelime Kökeni: Arapça ʿamelī)
-
Uygulamalı
Kitaplardan gelen fikirler nazari, yaşanan fikirler ise amelîdir. - Mehmet Kaplan
İMALE (Kelime Kökeni: Arapça imāle)
- Bir tarafa yatırma, eğme
- Aruz vezninde kısa okunması gereken heceyi ölçüye uydurmak için uzun okuma, zihaf karşıtı
Ata Sözleri ve Deyimler
- imale etmek
- imale yapmak
LAMEL (Kelime Kökeni: Fransızca lamelle)
- Mikroskopla yapılan incelemede bazen lamların üstüne kapatılan dört köşe, küçük ve ince cam parçası
- Çok ince tabaka
MİLEL (Kelime Kökeni: Arapça milel)
- Milletler, uluslar
Birleşik Kelimeler: beynelmilel
MAİLE (Kelime Kökeni: Arapça māʾile)
- Aklan
MELAL (Kelime Kökeni: Arapça melāl)
-
Can sıkıntısı, usanç
Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Üzüntü, hüzün, dert
Ata Sözleri ve Deyimler
- melal duymak
RİMEL (Kelime Kökeni: Fransızca rimmel)
-
Kadınların kirpiklerini kıvırmak ve daha uzun göstermek için fırça ile sürdükleri yağlı sürme, maskara
Nihayet kirpiklerine de birer fırça rimel dokundurdu, onları da dikleştirdi. - Peyami Safa
REMİL (Kelime Kökeni: Arapça reml)
- Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakma
- Bu biçimde bakılan fal
Ata Sözleri ve Deyimler
- remil atmak (veya dökmek)
ÇELİM
- Güç, kuvvet
ELÇİM
- Bir defada ele alınabilecek kadar az olan nesne
- Tutam, bir demet, bir parça
GAİLE (Kelime Kökeni: Arapça ġāʾile)
-
Sıkıntı, dert, keder, üzüntü
Küçücük yaşta, büyüklüğün olanca gaileleri kendi üzerlerine yığılmış kimseler görülür. - Ahmet Midhat
- Uğraştırıcı iş, çekilmesi zor yük
- İstenmeyen durum, baş belası
GELİR
-
Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı. - Mahmut Yesari
- Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandırdığı aylık, kira vb. getiri, varidat, irat
Birleşik Kelimeler: gelir dağılımı, gelir düzeyi, gelir kaynağı, gelir ortaklığı, gelir vergisi, millî gelir, ulusal gelir, dar gelirli
İMLEÇ
- Fiziksel bir olayı kendiliğinden tespit edip çizen araç, kaydedici
- Konumu genellikle klavye veya fare ile denetlenen, ulaşılacak verinin yerini, yazılacak veya düzeltilecek bölümleri gösteren işaretçi