[-i]

• Arıtma ihtimali veya imkânı bulunmak

• Arıtmaya gücü yetmek

• Arıtma becerisi bulunmak

[-e]

[nesnesiz]

[-den]

• Atılma ihtimali veya imkânı bulunmak

  Kestanelere bir avuç kum atılabilir. - Yusuf Atılgan

[isim]

• İmalatçının yaptığı iş

[-i]

[-den]

• Aşırma ihtimali veya imkânı bulunmak

  Borcunu ödeyemeyecek fakat bavulunu oradan nasıl aşırabilecekti? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

• Aşırmaya gücü yetmek

[nesnesiz]

• Aşılma ihtimali veya imkânı bulunmak

  Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz. - Anayasa

[nesnesiz]

[-le]

• Atışma ihtimali veya imkânı bulunmak

• Atışma becerisi bulunmak

[isim]

• Açtırabilmek işi

[nesnesiz]

• Açılma ihtimali veya imkânı bulunmak

  Kanı kanıma sıcak gelmeseydi bu kadar çabuk tanışır ve açılabilir miydik? - Etem İzzet Benice

[-e]

• Alışma yeteneği veya ihtimali bulunmak

  Anasının ölümüne çok zor alışabildi, çok zor inanabildiğinden. - Nazım Hikmet

• Alışma becerisi bulunmak

[isim]

• Çıkarabilmek işi

[isim]

• Çakılabilmek işi

[isim]

• Çatılabilmek işi

[isim]

• Çıkılabilmek işi

[isim]

• Şeriatçı olma durumu

  31 Mart 1909'da İstanbul'da bir şeriatçılık ayaklanması olmuştu. - Falih Rıfkı Atay

[-e]

[-i]

• Çalışmasını sağlamak

• Çalışma işini yaptırmak