ÇAKABİLME Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
ÇAKABİLME harflerini içeren 5 harfli 59 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇAKABİLME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Çakabilme ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Çakabilme olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
BİÇEM11,
ALMAK
-
Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı
- Satın almak
-
Ele geçirmek, fethetmek
Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. - Ömer Seyfettin
-
Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak
Çocuğu okuldan aldı.
- Birlikte götürmek
-
İçine sığmak
Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.
- Kabul etmek
-
Kendine ulaştırılmak, iletilmek
Mektup almak. Haber almak.
-
İçeri sızmak, içine çekmek
Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.
-
Erkek, kadınla evlenmek
O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. - Memduh Şevket Esendal
-
Sürükleyip götürmek
Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.
- Kazanmak, elde etmek
-
Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak
Soğuk almak. Ceza almak.
-
Bürümek, sarmak, kaplamak
Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.
-
Kısaltmak, eksiltmek
Ceketin boyundan almak.
-
Yolmak, koparmak
Kaş almak.
-
Temizlemek
Karyolanın altını süpürge ile al.
-
İçeri girmesini sağlamak
Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. - Necati Cumalı
-
Tat veya koku duymak
Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.
-
Örtmek, koymak
Paltosunu sırtına aldı.
-
Yol gitmek, mesafe katetmek
O yolu bir saatte alırsınız.
-
Çalmak
Cebimden saatimi almışlar.
-
Soldurmak
Güneş perdelerin rengini aldı.
-
Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak
Dalağını aldılar.
-
Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek
Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. - Haldun Taner
-
Göreve, işe başlatmak
Yeni bir kapıcı aldı.
- Görevden, işten çekmek
-
Başlamak
Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur - Halk türküsü
-
İçecek veya sigara içmek
Tadına bakmak için bir yudum aldım.
-
Yutmak, kullanmak
İlaç almak.
-
Kazanç sağlamak
Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.
-
Gidermek, yok etmek
İçine biraz su koy, tuzunu alır.
- Yer değiştirmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- al (veya alın) ...
- alaşağı etmek
- al aşağı vur yukarı
- al benden de o kadar
- al birini, vur ötekine (veya birine)
- aldı
- aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek
- aldı sazı eline
- al gülüm ver gülüm
- alıp başını gitmek
- alıp götürmek
- alıp satmaz görünmek
- alıp sattığı olmamak
- alıp vereceği olmamak
- alıp verememek
- alıp vermek
- alıp yürümek
- al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun)
- almadan vermek Allah'a mahsus
- almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
- al malın iyisini, çekme kaygısını
- alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste
- al sana bir ... daha
- al takke ver külah
Birleşik Kelimeler: pürüzalır, esir almaca, soluk almadan, açığa almak, satın almak, akılalmaz, çakaralmaz
AMELÎ (Kelime Kökeni: Arapça ʿamelī)
-
Uygulamalı
Kitaplardan gelen fikirler nazari, yaşanan fikirler ise amelîdir. - Mehmet Kaplan
AKEMİ
- İki elemanlı mermer yapıştırıcısı
EMLAK (Kelime Kökeni: Arapça emlāk)
-
Ev, arsa, bahçe vb. taşınamayan mal ve mülklerin ortak adı, taşınmazlar, gayrimenkul
Eline geçen serveti emlake yatırıyordu. - Ercüment Ekrem Talu
Birleşik Kelimeler: emlak bürosu, emlak kredisi, emlak vergisi
EMLİK
-
Emme döneminde olan çocuk
Koç yiğidin yanında olur yazısı / Ananın babanın emlik kuzusu - Halk türküsü
- Zamanından daha geç doğan kuzu veya oğlak
İMALE (Kelime Kökeni: Arapça imāle)
- Bir tarafa yatırma, eğme
- Aruz vezninde kısa okunması gereken heceyi ölçüye uydurmak için uzun okuma, zihaf karşıtı
Ata Sözleri ve Deyimler
- imale etmek
- imale yapmak
İLMEK
-
Çözülmesi kolay düğüm, eğreti düğüm, ilmik
Kazak ördüm ağladım / İlmek ilmek bağladım - Halk türküsü
- Hafif bir düğüm yaparak bağlamak
- Halı dokurken düğümleri bağlamak
Ata Sözleri ve Deyimler
- iler tutar yeri olmamak (veya kalmamak)
- Değmek, dokunmak
İMLEK
- Bir kurum veya kuruluşun kendine seçtiği, bazı ticaret eşyası üzerine konulan, o eşyayı üreten veya satanı tanıtan resim, harf vb. özel işaret, logo
İKAME (Kelime Kökeni: Arapça iḳāme)
- Yerine koyma, yerine kullanma
- Ayağa kaldırma, ayakta durdurma
- Ortaya koyma
- Yerine konulan, yerine geçen
Ata Sözleri ve Deyimler
- ikame etmek
Birleşik Kelimeler: ikame mal
İKMAL (Kelime Kökeni: Arapça ikmāl)
-
Eksik bir şeyi tamamlama, daha iyi duruma getirme, bütünleme
Kolordu ikmaliyle ilgili bir iş için görevli olarak gelmiş. - Attila İlhan
- Bitirme
- Geri hizmet
- Cümlenin, dizenin anlamını sonra gelen cümle veya dize ile tamamlama
Ata Sözleri ve Deyimler
- ikmale bırakmak
- ikmale kalmak
- ikmal etmek
Birleşik Kelimeler: ikmal imtihanı
KLİMA (Kelime Kökeni: Fransızca climat)
- Soğuk veya sıcak hava vererek kapalı bir yerin havasını değiştiren elektrikli araç, iklimleme cihazı
KÂMİL (Kelime Kökeni: Arapça kāmil)
- Yetkin, erişkin, eksiksiz, ağırbaşlı, mükemmel, olgun
KALEM (Kelime Kökeni: Arapça ḳalem)
-
Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç
Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir. - Falih Rıfkı Atay
-
Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer
Kalemindeki odacıya aylığını kırdırırmış. - Sermet Muhtar Alus
-
Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç
Taşçı kalemi.
Oymacı kalemi.
-
Çeşit, tür
Üç kalem erzak.
Beş kalem ilaç.
-
Bazı deyimlerde yazı
Kaleme almak.
-
Yazar
Peyami Safa, edebiyatımızın usta kalemlerindendir.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kalem açmak
- kalem çekmek
- kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak
- kaleme almak
- kaleme gelmek
- kaleminden çıkmak
- kaleminden kan damlamak
- kalemine dolamak
- kalemi olmak
- kalemiyle yaşamak (veya geçinmek)
- kalem kırmak
- kalem oynatmak
Birleşik Kelimeler: kalem açacağı, kalem aşısı, kalem beyi, kalem efendisi, kalem erbabı, kalem işi, kalem kalem, kalem kaşlı, kalem kavgası, kalem kömürü, kalem kulaklı, kalem kutusu, kalem parmaklı, kalem pil, kalem sahibi, kalem savaşçısı, kalem şuarası, kalemtıraş, bir kalem, ceffelkalem, çalakalem, dolma kalem, kamış kalem, kara kalem, kömür kalem, kurşun kalem, pastel kalem, özel kalem, sabit kalem, tükenmez kalem, bacakkalemi, boya kalemi, çamur kalemi, çelik kalemi, divan kalemi, dudak kalemi, faz kalemi, harcama kalemi, heykelci kalemi, kalafat kalemi, kontrol kalemi, kopya kalemi
KALMA
-
Kalmak işi
Asıl derdi, tumturaklı sözler, bitimsiz tartışmalarla gözünü boyayıp birazcık yanında kalmamı sağlamak. - Tomris Uyar
-
Herhangi bir kimseden veya bir dönemden kalmış olan
Annemden kalma bir evim vardı. Onu rehine koyarak bir ev tuttuk. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: kalma durumu, babadan kalma, dededen kalma
KAİME (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʾime)
-
Buyruk, resmî kâğıt, ferman
Mezat kaimesi.
-
Kâğıt para, kâğıt lira, kayme
Atıf Bey cüzdanından çıkardığı bir reçeteyle bir beş liralık kaimeyi uzatarak... - Hüseyin Rahmi Gürpınar