ÇABUKLAŞABİLMEK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

ÇABUKLAŞABİLMEK harflerini içeren 7 harfli 35 kelime bulunuyor. 7 harfli ÇABUKLAŞABİLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ŞAMBABA15, BULAMAÇ14, BULAŞMA14, KUBAŞMA14, BAŞLAMA13, ELMABAŞ13, ABLAKÇA12, BAŞKALE12, ÇULLAMA12, KUBBELİ12, MUAŞAKA12, ULAŞMAK12, ALLAŞMA11, AKLAŞMA11, AKŞAMKİ11, ALÇALMA11, BULAMAK11, ÇALKAMA11, KAÇAMAK11, KAŞLAMA11, MUKABİL11, ŞAKLAMA11, AMABİLE10, BUKLELİ10, BALLAMA10, LAUBALİ10, MAKABİL10, AKBAKLA9, KABALAK9, MUALLAK9, ALLAMAK8, AKLAMAK8, LAKLAMA8, ALKALİK7, LAKLAKA7

ALKALİK (Kelime Kökeni: Fransızca alcalique)

[sıfat]

[kimya]

  • İçinde alkali bulunan, kalevi, antiasit

LAKLAKA (Kelime Kökeni: Arapça laḳlaḳa)

[isim]

[eskimiş]

  • Gereksiz, anlamsız, boş söz

ALLAMAK

[-i]

  • Kırmızı duruma getirmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • allamak pullamak

AKLAMAK

[-i]

[hukuk]

  • Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek

    Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır. - Necati Cumalı

LAKLAMA

[isim]

  • Laklamak işi

AKBAKLA

[isim]

[halk ağzında]

  • Kuru fasulye

KABALAK

[isim]

[tarih]

  • Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir başlık türü

    Kendisi, ayağında postallar, sırtında kaput, başında kabalak, Çanakkale cehenneminde askerliğini yaparken... - Yusuf Ziya Ortaç

[isim]

[halk ağzında]

[bitki bilimi]

  • Kabak yaprakları biçiminde etli ve tüylü yaprakları olan, kırlarda ve su kenarlarında yetişen bir bitki

MUALLAK (Kelime Kökeni: Arapça muʿallaḳ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Asılmış, asılı

[mecaz]

  • Sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış

    Komite mahkemesince verilip de nasılsa icra olunmayan muallak kararları yerine getirirdi. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • muallakta olmak (veya kalmak)

AMABİLE (Kelime Kökeni: İtalyanca amabile)

[zarf]

[müzik]

  • Sevimli ve cana yakın bir biçimde (çalınmak)

BUKLELİ

[sıfat]

  • Kıvrım kıvrım olan (saç)

    Giderek unuttu ve yalnızca sarı bukleli bir genç kızı hatırlar oldu. - Reha Mağden

BALLAMA

[isim]

  • Ballamak işi

LAUBALİ (Kelime Kökeni: Arapça lāʾubālī)

[sıfat]

  • Saygısız, çekinmesi olmayan

    O ilk gönderdiği laubali ve kaba haberi yumuşatmış. - Samiha Ayverdi

  • Senli benli, teklifsiz

    Gelenlerden biri gülerek laubali bir tavırla ona yaklaştı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Davranışları ölçülü, olgun olmayan, ciddiyetsiz

[zarf]

  • Aşırı samimi bir biçimde, teklifsizce

Ata Sözleri ve Deyimler

  • laubali olmak

MAKABİL (Kelime Kökeni: Arapça māḳabl)

[isim]

[eskimiş]

  • Bir şeyin öncesi, geçmişi

Birleşik Kelimeler: makabline şamil

ALLAŞMA

[isim]

  • Allaşmak durumu

AKLAŞMA

[isim]

  • Aklaşmak durumu