ZIMBIRDATMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

ZIMBIRDATMAK harflerini içeren 6 harfli 28 kelime bulunuyor. 6 harfli ZIMBIRDATMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BIZDIK15, MIZIMA13, DAZKIR12, KIRMIZ12, MIZIKA12, ZABITA12, ZAMBAK12, AZITMA11, KAZIMA11, MIZRAK11, BARDAK10, RAZAKI10, TIRKAZ10, ARITIM9, ABARTI9, AKDARI9, BATMAK9, RABITA9, TIRMIK9, ARITMA8, AKITMA8, IRAMAK8, KARIMA8, KADRAT8, TIKAMA8, ARTMAK7, KIRAAT7, MATRAK7

ARTMAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Büyük heybe

[nesnesiz]

  • Çoğalmak

    O zaman bedava binme olasılığı artardı. - Ayla Kutlu

  • Harcandıktan sonra bir miktar geri kalmak

    Kumaş arttı. Yemek arttı.

  • Değeri yükselmek, fazlalaşmak

KIRAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳirāʾat)

[isim]

[eskimiş]

  • Okuma

    Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın

[din bilgisi]

  • Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıraat etmek

Birleşik Kelimeler: kıraathane

MATRAK (Kelime Kökeni: Arapça miṭrāḳ)

[isim]

[eskimiş]

[tarih]

  • Savaşmayı öğretmek için kullanılan, ucu giderek yuvarlaklaşan kalın sopa, değnek

[sıfat]

[argo]

  • Eğlenceli, gülünç, hoş

    Cavcav gibi matrak oğlan var mı yahu? - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • matrağa almak
  • matrak geçmek

ARITMA

[isim]

  • Arıtmak işi

Birleşik Kelimeler: arıtma ünitesi

AKITMA

[isim]

  • Akıtmak işi, isale

    Oğlunun o eciş bücüş burnunun dikine gitmeye başladığı günlerde, tüm ilgisini ve sevgisini büyük kızına akıtmaya başlamıştı. - Elif Şafak

  • Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke
  • Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir tatlı türü

[halk ağzında]

  • Enli bilezik

IRAMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Uzaklaşmak, uzamak, ara açılmak

    Gide gide ben yolumdan ıradım / Iradım da dost köyüne uğradım - Halk türküsü

KARIMA

[isim]

  • Karımak işi

KADRAT (Kelime Kökeni: Fransızca cadrat)

[isim]

  • Dizgide harfler arasına konulan yazısız metal parçası
  • Dizgi işinde kullanılan bir aralık ölçüsü birimi

TIKAMA

[isim]

  • Tıkamak işi

    Tırmanıp gedikten girer girmez toprak dolu çuvallarla burayı tıkamaya çalışan insanlarla yüz yüze geldi. - İhsan Oktay Anar

ARITIM

[isim]

  • Petrol, yağ vb. maddeleri arıtma işi, rafinaj

Birleşik Kelimeler: arıtımevi

ABARTI

[isim]

  • Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa

AKDARI

[isim]

[bitki bilimi]

  • Darı

BATMAK

[nesnesiz]

  • Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek

    Sonra hani bir gemimiz batmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Dünya'nın dönüşü dolayısıyla Güneş, Ay ve yıldız ufkun altına inmek

    Güneş renksiz bulutlar altında batıyordu. - Ömer Seyfettin

  • İflas etmek
  • Kirlenmek

    Üstüm başım battı.

[-e]

  • Saplanmak

    Ayağına yolda diken batmıştı. - Osman Cemal Kaygılı

[-e]

  • Tedirgin etmemesi gereken şeyler tedirgin etmek

    Bazı kimselere para batar, sarf edecek yer ararlar.

[-e]

  • Hoşa gitmeyen bir duruma uğramak

    Abdi Bey'in sabırsız, çabuk parlamaya yatkın mizacına karısının tevekkülü ve sakinliği fena hâlde batıyor. - Attila İlhan

  • Yok olmak

[-e]

  • Çökmek

    İçeriye batmış gözleri kadına dikilmişti. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Daha kötü bir duruma uğramak

[mecaz]

  • Yıkılmak, egemenliği sona ermek

    Bizans kurulduğundan battığı tarihe kadar 1125 sene geçmişti. - Yahya Kemal Beyatlı

[-e]

[mecaz]

  • Dokunmak, incitmek

    Onun her sözü bana batar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • batan geminin malları bunlar
  • battı balık yan gider

Birleşik Kelimeler: bata çıka, batçık, battıçıktı, gün batımı

RABITA (Kelime Kökeni: Arapça rābiṭa)

[isim]

  • Bağlayan şey, bağ

    Bu dünya öyle bir dünya ki zengin ile fakir arasında kardeşlik rabıtaları bile kalmıyor. - Reşat Nuri Güntekin

  • İki şeyi birbirine bağlayan ip
  • İlgi, ilişki

    Bu rabıtamı sizden gizlemek pek fazla azap veriyor. - Peyami Safa

  • Birbirini tutma, tutarlık
  • Düzen, sıra
  • Birbirine geçmeli tahtadan bir döşeme türü
  • Tarikatlarda müridin şeyhi aracılığıyla kalbini Allah'a bağlaması

TIRMIK

[isim]

  • Tırnak beresi

    Yüzünde tırmıklar vardı. - Peyami Safa

  • Kabartılmış toprağın taşını, çöpünü ayıklamak için kullanılan seyrek dişli, tarak biçiminde araç

Birleşik Kelimeler: kıyı tırmığı