ZIHLAMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
ZIHLAMAK harflerini içeren 5 harfli 33 kelime bulunuyor. 5 harfli ZIHLAMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
HIZMA14,
ALMAK
-
Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı
- Satın almak
-
Ele geçirmek, fethetmek
Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. - Ömer Seyfettin
-
Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak
Çocuğu okuldan aldı.
- Birlikte götürmek
-
İçine sığmak
Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.
- Kabul etmek
-
Kendine ulaştırılmak, iletilmek
Mektup almak. Haber almak.
-
İçeri sızmak, içine çekmek
Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.
-
Erkek, kadınla evlenmek
O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. - Memduh Şevket Esendal
-
Sürükleyip götürmek
Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.
- Kazanmak, elde etmek
-
Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak
Soğuk almak. Ceza almak.
-
Bürümek, sarmak, kaplamak
Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.
-
Kısaltmak, eksiltmek
Ceketin boyundan almak.
-
Yolmak, koparmak
Kaş almak.
-
Temizlemek
Karyolanın altını süpürge ile al.
-
İçeri girmesini sağlamak
Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. - Necati Cumalı
-
Tat veya koku duymak
Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.
-
Örtmek, koymak
Paltosunu sırtına aldı.
-
Yol gitmek, mesafe katetmek
O yolu bir saatte alırsınız.
-
Çalmak
Cebimden saatimi almışlar.
-
Soldurmak
Güneş perdelerin rengini aldı.
-
Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak
Dalağını aldılar.
-
Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek
Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. - Haldun Taner
-
Göreve, işe başlatmak
Yeni bir kapıcı aldı.
- Görevden, işten çekmek
-
Başlamak
Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur - Halk türküsü
-
İçecek veya sigara içmek
Tadına bakmak için bir yudum aldım.
-
Yutmak, kullanmak
İlaç almak.
-
Kazanç sağlamak
Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.
-
Gidermek, yok etmek
İçine biraz su koy, tuzunu alır.
- Yer değiştirmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- al (veya alın) ...
- alaşağı etmek
- al aşağı vur yukarı
- al benden de o kadar
- al birini, vur ötekine (veya birine)
- aldı
- aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek
- aldı sazı eline
- al gülüm ver gülüm
- alıp başını gitmek
- alıp götürmek
- alıp satmaz görünmek
- alıp sattığı olmamak
- alıp vereceği olmamak
- alıp verememek
- alıp vermek
- alıp yürümek
- al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun)
- almadan vermek Allah'a mahsus
- almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
- al malın iyisini, çekme kaygısını
- alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste
- al sana bir ... daha
- al takke ver külah
Birleşik Kelimeler: pürüzalır, esir almaca, soluk almadan, açığa almak, satın almak, akılalmaz, çakaralmaz
KALMA
-
Kalmak işi
Asıl derdi, tumturaklı sözler, bitimsiz tartışmalarla gözünü boyayıp birazcık yanında kalmamı sağlamak. - Tomris Uyar
-
Herhangi bir kimseden veya bir dönemden kalmış olan
Annemden kalma bir evim vardı. Onu rehine koyarak bir ev tuttuk. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: kalma durumu, babadan kalma, dededen kalma
MALAK
- Manda yavrusu
ALKIM
- Gökkuşağı
KALIM
- Kalma işi
Birleşik Kelimeler: ölüm kalım meselesi
KILMA
-
Kılmak işi
Kitabımı elimden bırakmadığımı görmek bile onları mutlu kılmaya yetiyordu. - Necati Cumalı
AZMAK
- Küçük su birikintisi, gölcük
- Bataklık
-
Taşkınlıkta ileri gitmek
Çocuklar azdı.
-
Deniz, ırmak vb. kabarmak, taşmak
Deniz azdı.
-
Yara, hastalık etkili, tehlikeli duruma gelmek
Bazılarının bronşiti, bazılarının romatizması azmış. - Ahmet Haşim
- Cinsel duyguları artmak
- Çamaşır artık ağartılamaz duruma gelmek
-
Hayvanlar iki ayrı ırktan doğmak
Katır, atla eşekten azmış bir hayvandır.
- Bitkiler, aşırı büyümek
Ata Sözleri ve Deyimler
- azan kurda kızan köpek
- azmış kudurmuştan beterdir
AZLIK
-
Az olma durumu
Bu hususlardaki vesikaların azlığı maalesef ancak küçük bir ipucu üzerinde yapılan tahminlerden ibaret kalıyor. - Asaf Halet Çelebi
- Azınlık
AHLAK (Kelime Kökeni: Arapça aḫlāḳ)
-
Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre
Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez. - Çetin Altan
-
Huylar
Bu şoförler hepinizin ahlakını bozdu. - Memduh Şevket Esendal
Birleşik Kelimeler: ahlak bilimi, ahlak dışı, ahlak yasası, ahlak zabıtası, ilmiahlak
AKMAZ
- Durgun su, gölet
HALKA (Kelime Kökeni: Arapça ḥalḳa)
-
Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember
Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı. - Falih Rıfkı Atay
-
Çember biçiminde çeşitli nesnelerden yapılmış tutturma aracı
Perde halkası.
-
Değerli metallerden yapılan çember biçimindeki süs eşyası
Kulağındaki altın halka. Nişan halkası.
-
Su gibi sıvıların içine katı bir nesnenin düşmesiyle oluşan, gittikçe büyüyerek açılan çembere benzeyen biçim
Suda halkalar oluştu.
- Çember biçiminde dizilmiş topluluk
-
Uykusuzluk, yorgunluk, üzüntü vb. sebeplerle göz altında beliren koyuluk
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz / Ya gözler altındaki mor halkalar - Cahit Sıtkı Tarancı
-
Bir tür ufak, yağlı ve tuzlu simit
İstanbul fırınları çocuk bileği gibi ince halkalar yaparlardı. - Reşat Nuri Güntekin
- Çember biçiminde olan
- Yerden yüksekliği ayarlanabilen aralıklara asılı iki halatın uçlarına takılan 18 santimetre çapında, 28 milimetre kalınlığında tahta veya deri kaplı iki demir halkadan oluşan asılma araçlarından her biri
Ata Sözleri ve Deyimler
- halka olmak
Birleşik Kelimeler: halka dizilişli, halka oyunları, halka yay, nişan halkası, yıl halkası
KAZIL
- Kıldan bükülmüş, çuval dikmekte kullanılan ip, sicim
KAZMA
- Kazmak işi
-
Toprağı kazıp kaldırma, düzeltme vb. işlerde kullanılan ağaç saplı demir araç
Bu yolun o tarihte bitmesi için ne kadar paraya, ameleye, kazma ve küreğe ihtiyacınız vardır? - Falih Rıfkı Atay
-
Kazılarak yapılmış
Kazma yazı.
- Kaba, görgüsüz (kimse)
Ata Sözleri ve Deyimler
- kazma gibi
Birleşik Kelimeler: kazma diş, hava kazması
MALAZ
- Sulak yer
- Sürülmemiş, ot bürümüş toprak
- Su altında kalan, su basmış tarla
MAZAK
- Kırlangıç balığıgillerden, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Marmara denizinde yaşayan, kırmızı renkli, lezzetli bir balık (Trigla lineata)