[isim]

[argo]

• Kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer

Ata Sözleri ve Deyimler

• zula etmek
• zulaya atmak

[isim]

• Optik kaydırma

Ata Sözleri ve Deyimler

• zum yapmak

[isim]

• Ağaçtan yapılan, iki karış boyunda, ağız bölümü yayvan, keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla veya dümbelekle birlikte çalınan nefesli çalgı

  Davullar dövüldü, zurnalar halay havaları üfürdü, düğün dernek kutlandı. - Nezihe Araz

Ata Sözleri ve Deyimler

• zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına
• zurna gibi
• zurnanın zırt dediği yer

[isim]

[eskimiş]

• Karanlık

  Görmek için aydınlık ve görülmemek için zulmet lazımdı. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

• Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, eziyet, cefa

  Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

• zulüm görmek

[isim]

• Zumlamak işi

[-e]

[-i]

• Bir nesnenin görüntüsünü büyütmek için objektifin odak uzaklığını değiştirmek, zum yapmak

[mecaz]

• Bir konunun belirli bir noktasına yoğunlaşmak

[isim]

• Zulmetmek işi

[isim]

[eskimiş]

• Ortaya çıkma, görünme, belirme, baş gösterme, meydana çıkma

  Meclis azaları meyanından aykırı birtakım prensiplere temayül gösterenler zuhura başlamıştı. - Atatürk

Ata Sözleri ve Deyimler

• zuhur etmek

[-e]

• Eziyet etmek, işkence etmek

  Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

[eskimiş]

• Zurnacı

[isim]

• Zurna çalan kimse, zurnazen

  Kızları kendi başına bırakırsan ya davulcuya ya da zurnacıya giderler. - Samim Kocagöz

Ata Sözleri ve Deyimler

• zurnacının karşısında limon yemek gibi

[isim]

[eskimiş]

• Orta oyununda taklitçi

[isim]

[eskimiş]

• Gerçekleşeceği düşünülmeyen, hesapta olmayan, umulmadık, olağan dışı olgular

  Benim oraya gitmem zuhurata bağlıdır.

[isim]

• Zurnacının yaptığı iş, zurnazenlik