ZİKROLUNMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

ZİKROLUNMAK harflerini içeren 6 harfli 41 kelime bulunuyor. 6 harfli ZİKROLUNMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MUKOZA12, KOZLUK11, KOZMİK11, MOZAİK11, MUKRİZ11, RAZMOL11, ZORLUK11, ZAKKUM11, KURNAZ10, MARKİZ10, NARKOZ10, ZORAKİ10, ZİRKON10, KORUMA9, KROMLU9, MORULA9, MORLUK9, OKUNMA9, OKUMAK9, ONULMA9, OLUNMA9, ARMONİ8, KONKUR8, KONMAK8, KORKMA8, KORLUK8, KURMAK8, KUMRAL8, MİKRON8, MORİNA8, MARUNİ8, NORMAL8, RULMAN8, KOKAİN7, KİKLON7, KLORİK7, KRONİK7, KAOLİN7, KARLUK7, KALİKO7, KALORİ7

KOKAİN (Kelime Kökeni: Fransızca cocaïne)

[isim]

[kimya]

  • Koka yapraklarından çıkarılan ve bağımlılık yapan uyuşturucu bir alkaloit

    Kocası kokain alır, zati hep bu yüzden satıp savdılar. - Falih Rıfkı Atay

KİKLON (Kelime Kökeni: Almanca Kyklon)

[isim]

  • Siklon

KLORİK (Kelime Kökeni: Fransızca chlorique)

[isim]

[kimya]

  • Klorik asit

Birleşik Kelimeler: klorik asit, hidroklorik asit

KRONİK (Kelime Kökeni: Fransızca chronique)

[sıfat]

[tıp]

  • Süreğen

    Kronik astım. Kronik bronşit.

[isim]

  • Olayların birbiri ardınca sıra ile yazıldığı tarih, vakayiname

[mecaz]

  • Uzun süredir bir çözüm getirilmemiş

    Kronik işsizlik.

KAOLİN (Kelime Kökeni: Fransızca kaolin)

[isim]

  • Arı kil

KARLUK

[isim]

[tarih]

  • Eski Türk boylarından biri

KALİKO (Kelime Kökeni: (Hindistan'da Kalküta şehrinin adından))

[isim]

  • Pamuk iplikleriyle yapılan ilk cilt bezi

KALORİ (Kelime Kökeni: Fransızca calorie)

[isim]

[fizik]

  • Normal atmosfer basıncında, ısınma ısısı 15 °C'lik suyunkine eşit olan bir cismin, bir gramının sıcaklığını 10 °C yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ısı birimi, ısın
  • Besinlerin, dokular içinde yanarak vücudun sıcaklık ve enerjisini sağlama değerlerini gösteren ölçü

    Dimağ ve beden cevherlerini döken çocukları hesaplı bir kalori ile beslemek lazımdı. - Cahit Uçuk

Birleşik Kelimeler: büyük kalori, kilokalori

ARMONİ (Kelime Kökeni: Fransızca harmonie)

[isim]

[müzik]

  • İki veya daha çok sesin aynı anda kulağa hoş gelecek bir biçimdeki uyumu, harmoni

Birleşik Kelimeler: armoni orkestrası

KONKUR (Kelime Kökeni: Fransızca concours)

[isim]

[spor]

  • Yarışma

KONMAK

[-e]

  • Kuş, kelebek, uçak, toz vb. bir yere inmek

    Bir bülbül gelip konmuştu havuzun kıyısına. - Çetin Altan

  • Yolculukta geceyi geçirmek için bir yerde kalmak, konuk olmak
  • Kısa bir süre için bir yere yerleşmek, bir yeri yurt edinmek

[mecaz]

  • Bir şeyi emeksiz edinmek

    Ayşe de yarın öbür gün bir lise hocası olacak belki de servete de konacaktı. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: kona göçe, göçerkonar, konargöçer, gecekondu, kuşkonmaz

[-e]

  • Koyma işi yapılmak

    Yemeğe tuz konur.

KORKMA

[isim]

  • Korkmak işi

    İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır. - Samiha Ayverdi

KORLUK

[isim]

  • Kor olma durumu

[halk ağzında]

  • Mangal

Birleşik Kelimeler: akkorluk

KURMAK

[-i]

  • Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek

    Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. - Falih Rıfkı Atay

  • Hazırlamak

    Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak! - Refik Halit Karay

  • Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek

    Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor. - Haldun Taner

  • Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak

    Turşu kurmak.

  • Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek

    Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi? - Orhan Seyfi Orhon

  • Yapmak, inşa etmek

    Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım. - Nurullah Ataç

  • Yapmak, oluşturmak

[ticaret]

  • Ortaklık sağlamak
  • Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek

    Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu. - Tarık Buğra

  • Bir araya getirmek, toplamak

    Divan kurmak.

  • Düşünmek

    Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum. - Sait Faik Abasıyanık

  • Aklına koymak

    O gitmeyi bir kez kurdu mu artık durmaz.

  • Zihinde büyütmek

    Bayram Ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu. - Halide Edip Adıvar

  • Sağlamak, oluşturmak

    Dostluk kurmak. İlişki kurmak.

[mecaz]

  • Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek

KUMRAL

[isim]

  • Koyu sarı veya açık kestane rengi

[sıfat]

  • Teni ve saçları sarıya çalan açık buğday rengi olan(kimse)

    Ekrandaki Loretta, ince yapılı, uzun bacaklı, kumral, yeşil gözlüydü. - Elif Şafak