ZEYTİNBURNU Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

ZEYTİNBURNU harflerini içeren 5 harfli 24 kelime bulunuyor. 5 harfli ZEYTİNBURNU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BEYZİ12, BUYUR11, ZEBUR11, ZEBUN11, BEZİR10, BENİZ10, YEZİT10, BİTEY9, BİREY9, BURUN9, BEYİT9, BEYİN9, BİRUN8, ERZİN8, NEZİR8, TERZİ8, BİNER7, ERBİN7, İBRET7, NİYET7, TERBİ7, RUTİN6, TURNE6, TİNER5

TİNER (Kelime Kökeni: İngilizce thinner)

[isim]

[kimya]

  • İnceltici

RUTİN (Kelime Kökeni: Fransızca routine)

[sıfat]

  • Sıradanlık, çeşitlilik göstermeyen, alışılagelmiş düzen içinde yapılan

[isim]

  • Yapılması alışkanlık hâline gelmiş iş

    Herkes kendi rutinine baş eğmesini öğreniyordu. - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rutin dışına çıkmak

TURNE (Kelime Kökeni: Fransızca tournée)

[isim]

  • Bulunduğu yerden başka yerlere gösteri yapmak amacıyla giden tiyatro veya müzik sanatçılarının gezisi

    O günlerde Anadolu'ya turneye çıkmak üzere hazırlanıyorduk. - Sait Faik Abasıyanık

BİNER

[sıfat]

  • Bin sayısının üleştirme sayı sıfatı
  • Her birine bin, her defasında bini bir arada olan

ERBİN (Kelime Kökeni: Fransızca erbine)

[isim]

[kimya]

  • Erbiyum oksit (Er2O3) veya erbiyum hidroksit, Er(OH)2

İBRET (Kelime Kökeni: Arapça ʿibret)

[isim]

  • Kötü bir olaydan alınması gereken ders, uyarıcı sonuç

    Gören göze ibret vardır her şeyde. - Âşık Veysel

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Çirkin, kötü, acayip

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ibret almak
  • ibret olmak

Birleşik Kelimeler: ibretiâlem

NİYET (Kelime Kökeni: Arapça niyyet)

[isim]

  • Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat

    Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek. - Ahmet Ümit

  • Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası

[din bilgisi]

  • Namaz kılmaya, oruç tutmaya ve abdest almaya karar verip başlama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • niyet çekmek
  • niyet etmek
  • niyet tutmak

Birleşik Kelimeler: art niyet, hüsnüniyet, iyi niyet

TERBİ (Kelime Kökeni: Arapça terbīʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Dördün

[edebiyat]

  • Dörtleme

BİRUN (Kelime Kökeni: Farsça bīrūn)

[isim]

[tarih]

  • Osmanlı sarayında Harem dairesinin ve Enderun'un dışında kalan bölüm

ERZİN

[isim]

  • Hatay iline bağlı ilçelerden biri

NEZİR (Kelime Kökeni: Arapça neẕr)

[isim]

[eskimiş]

  • Adak

    Yerden bir avuç saman aldı, ellerinin arasında bir nezri yerine getirir gibi ovuşturup havaya üfledi. - Ahmet Hamdi Tanpınar

Birleşik Kelimeler: nezretmek

TERZİ (Kelime Kökeni: Farsça derzī)

[isim]

  • Giysi biçip diken kimse, dikişçi

    Bir şehrin yedi mahallesinde herkesin baş eğdiği bir terzi olmalıydım. - Attila İlhan

  • Giysi dikilen yer, terzihane

Ata Sözleri ve Deyimler

  • terzi kendi söküğünü dikemez

Birleşik Kelimeler: terzihane, kumaşlı terzi, kumaşsız terzi, erkek terzisi, kadın terzisi

BİTEY

[isim]

[bitki bilimi]

  • Bitki örtüsü

BİREY

[isim]

  • Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert

    Matbaanın bulunması, sanat ve kültür olaylarından tüm bireylerin nasiplenmesi yolunu açtı. - Aydın Boysan

  • Doğa bilgisinde türü oluşturan tek varlıklardan her biri

[mantık]

  • Bir türün kapsamı içine giren somut varlık

[ruh bilimi]

  • İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can, fert

[toplum bilimi]

  • Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert

Birleşik Kelimeler: birey oluş, bireyüstü

BURUN

[isim]

[anatomi]

  • Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı
  • Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü

    Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Kibir, büyüklenme

    Burnundan yanına varılmıyor.

[coğrafya]

  • Karanın, özellikle yüksek ve dağlık kıyılarda, türlü biçimlerde denize uzanmış bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • burnu bile kanamamak
  • burnu büyümek
  • burnu çenesine değmek
  • burnu Kafdağı'na çıkmak (veya varmak)
  • burnu Kafdağı'nda (olmak)
  • burnu kırılmak
  • burnuna girmek
  • burnuna karıncalar dolmak
  • burnuna koymak
  • burnundan (fitil fitil) gelmek
  • burnundan ayrılmamak
  • burnundan düşen bin parça olmak
  • burnundan gelmek
  • burnundan getirmek
  • burnundan kıl aldırmamak
  • burnundan solumak
  • burnundan yakalamak
  • burnunda tütmek
  • burnunu çekmek
  • burnunu kırmak
  • burnunun dibine sokulmak
  • burnunun dikine (veya doğrusuna) gitmek
  • burnunun ucundan ötesini (veya ilerisini) görmemek
  • burnunun ucunu görmemek
  • burnunun yeli harman savurmak
  • burnunun yeli kırılmak
  • burnunu sıksan canı çıkacak
  • burnunu sokmak
  • burnunu sürtmek (veya burnu sürtülmek)
  • burnu sızlamak
  • burnu yere düşse almaz
  • burun bükmek
  • burun kıvırmak
  • burun şişirmek
  • burun yapmak

Birleşik Kelimeler: burun boşlukları, burun buruna, burun deliği, burun direği, burun kanadı, burun otu, burun perdesi, gagaburun, gaga burun, kababurun, karga burun, kepçeburun, kıl burun, pat burun, burnu büyük, burnu havada, danaburnu, itburnu, kargaburnu, kuşburnu, öküzburnu, canı burnunda, çiçeği burnunda, karnı burnunda, öfkesi burnunda