ZARİFLİK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

ZARİFLİK harflerini içeren 4 harfli 29 kelime bulunuyor. 4 harfli ZARİFLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FRİZ13, FAİZ13, FARZ13, ZARF13, ARİF10, FRAK10, FİİL10, FAİK10, FAİL10, FAKR10, FARK10, KAFİ10, AZİL7, İKİZ7, İKAZ7, KRİZ7, ZİRA7, ZAİL7, AKİL4, AKLİ4, İLİK4, KRAL4, KİRA4, KARİ4, KAİL4, LAİK4, LİKA4, LİRA4, RİKA4

AKİL (Kelime Kökeni: Arapça ʿāḳil)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Akıllı

    Ne akilem ne divane / Gel gör beni aşk n'eyledi - Yunus Emre

Birleşik Kelimeler: akil baliğ

AKLİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Akılla ilgili, akla dayanan, akılsal

    Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için serbest bırakıldı. - Sait Faik Abasıyanık

İLİK

[isim]

  • Giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfı vb.nin gereken belirli yerlerine düğmenin geçirilebilmesi için iplikle örülerek, parça geçirilerek veya biye ile yapılan küçük yarık

[isim]

  • Kemiklerin iç boşluklarını dolduran ve kan hücrelerinin yapımını sağlayan doku

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iliği kemiği donmak
  • iliği kemiği ısınmak
  • iliğine (veya iliklerine) işlemek (veya geçmek)
  • iliğine (veya iliklerine) kadar
  • iliğine kadar ıslanmak
  • iliğini kemirmek
  • iliğini kurutmak
  • ilik gibi
  • iliklerinde duymak

Birleşik Kelimeler: murdarilik, omurilik, taş iliği

KRAL (Kelime Kökeni: Sırpça)

[isim]

  • En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse

    Norveç kralı.

[mecaz]

  • Herhangi bir alanda başkalarından üstün, başarılı olan kimse

    Satranç kralı.

[mecaz]

  • Çok başarılı ve zengin iş adamı

    Şimdiki adı konserve kralı olan birisi ile tanıştım. - Aka Gündüz

[sıfat]

[mecaz]

  • Üstün, çok iyi

    Firuzağa'da şirin, kutu gibi, manzarası çok kral bir çatı katına taşındı. - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kraldan çok kralcı olmak
  • krallara layık

Birleşik Kelimeler: taçsız kral

KİRA (Kelime Kökeni: Arapça kirāʾ)

[isim]

  • Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar

    Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye. - Çetin Altan

  • Bu biçimde tutulan bir şey için karşılık olarak ödenen para

    Kira ile aldım, zaten bu yüzden de geciktim ya! - Refik Halit Karay

  • Bu biçimde tutulan taşınmaz

    O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken... - Halit Ziya Uşaklıgil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kirada olmak
  • kirada oturmak
  • kiraya vermek

Birleşik Kelimeler: kira arabası, kira bedeli, kira kontratı, kira sözleşmesi, ayak kirası, diş kirası, maden kirası

KARİ (Kelime Kökeni: Arapça ḳāriʾ)

[isim]

[eskimiş]

  • Okuyucu, okur

    Bu kusurlara rağmen Gülistan tercümesi bugünkü hâliyle de Türk karisi için faydalı olmaktan uzak değildir. - Asaf Halet Çelebi

  • Kur'an'ı kurallarına uygun bir biçimde okuyan kimse

KAİL (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʾil)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Söyleyen
  • İnanmış, aklı yatmış

    İkimiz de bu odayı tutmakla çok akıllılık ettiğimize kaildik. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kail olmak

LAİK (Kelime Kökeni: Fransızca laïque)

[sıfat]

[hukuk]

  • Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan, devlet işlerini dinden ayrı tutan

    Türkiye Cumhuriyeti ... laik ve sosyal bir hukuk devletidir. - Anayasa

LİKA (Kelime Kökeni: Arapça līḳa)

[isim]

[eskimiş]

  • Mürekkep hokkalarına konulan ham ipek

LİRA (Kelime Kökeni: İtalyanca lira)

[isim]

  • Yüz kuruş değerinde Türk para birimi, teklik

    Bu pazarlığın yapıldığı zamanda liranın kıymeti vardı. - Refik Halit Karay

  • Bazı ülkelerin para birimi

    Mısır lirası. Suriye lirası.

[eskimiş]

  • Yedi gram ağırlığında altın sikke, liralık, sarı lira

Birleşik Kelimeler: ata lira, sarı lira

RİKA (Kelime Kökeni: Arapça riḳʿa)

[isim]

[eskimiş]

  • Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi

AZİL (Kelime Kökeni: Arapça ʿazl)

[isim]

  • Görevden alma

Birleşik Kelimeler: azledilmek, azletmek, azlolunmak

İKİZ

[sıfat]

  • İkisi bir arada doğan (çocuk)
  • Birbirine tamamen benzeyen

    Rıza boş arsaları, ikiz pembe villaları, havuzlu bahçeyi geçti. - Haldun Taner

[isim]

[bitki bilimi]

  • Aynı çiçekten oluşmuş birbirine yapışık iki meyve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikiz doğurmak

Birleşik Kelimeler: ikiz anlam, ikizkenar, ikiz ünlü, ikiz ünsüz, çift yumurta ikizi, Siyam ikizi, tek yumurta ikizi

İKAZ (Kelime Kökeni: Arapça īḳāẓ)

[isim]

  • Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih

[eskimiş]

  • Uyandırma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikaz etmek

Birleşik Kelimeler: ikaz lambası, ikaz yeleği

KRİZ (Kelime Kökeni: Fransızca crise)

[isim]

[tıp]

  • Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk, akse

    Krizler sıkıştırdığı zaman özel kliniklerde yatmaya gidiyordu. - Çetin Altan

  • Bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım
  • Bir şeyin çok kıt bulunması durumu
  • Bir şeye duyulan ani ve aşırı istek

[ekonomi]

  • Çöküntü

[mecaz]

  • Bir ülkede veya ülkeler arasında, toplumun veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran

    Krizin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kriz geçirmek

Birleşik Kelimeler: kriz masası, kriz yöneticisi, kriz yönetimi, kalp krizi