[-i]

• Adını söylemek, sözünü söylemek, anmak

• Okunması âdet olan duaları ve Kur'an ayetlerini sürekli tekrarlamak

  Geceleri Hüsnü'nün evinde toplanır, zikreder, evrat çekerlermiş. - Memduh Şevket Esendal

[nesnesiz]

• Sanmak

  Gıptayla bakıp zaman zaman gökyüzüne / Rüzgârları hür, kuşları hür zannederiz - Arif Nihat Asya

[-i]

• Zırlamasına sebep olmak

[nesnesiz]

• Ters, karşı davranmak, zıtlaşmak

[isim]

• Zeytin yetiştirilen alan

  Şimdi bir ak ev, biraz ötede portakal ve mandalina bahçesi, sonra zeytinlik. - Halikarnas Balıkçısı

• Zeytini çok olan yer

[isim]

• Zilyet olma durumu, eldecilik

[nesnesiz]

• Vücudun bir yeri nabız atışı gibi, kesik kesik ağrımak veya sancımak

  Dişlerini sıkmış, şakakları zonkluyor, alnında yağlı ve kınalı ter damlacıkları. - Attila İlhan

[-e]

• Zorlama işi yapılmak

  Oturduğu yerde uzun uzun düşünmesine rağmen karar vermekte zorlanıyordu. - İhsan Oktay Anar

[isim]

[ruh bilimi]

• Zekilik

[-i]

• Zamk sürmek

[nesnesiz]

• Fiyatı yükselmek

[isim]

• Zeki olma durumu

[-e]

• Eziyet etmek, işkence etmek

  Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun. - Necip Fazıl Kısakürek

[-i]

[eskimiş]

• Katmak

[-i]

• Hafifçe yaralamak

[mecaz]

• Zarar vermek