YILDIRIMKIRAN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

YILDIRIMKIRAN harflerini içeren 5 harfli 55 kelime bulunuyor. 5 harfli YILDIRIMKIRAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AYDIN10, KIYIM10, YIKIM10, AYRIM9, DAMLI9, KIYIN9, KIYMA9, KIYAM9, MAYIN9, YIKMA9, YILIK9, YILKI9, YILMA9, YIRIK9, YAKIM9, YALIM9, YARIM9, ARDIL8, ANDIK8, AYRIK8, AYLIK8, DILAK8, ILIMA8, KADIN8, KIRAY8, KIRIM8, KIMIL8, KAYIR8, KAYIN8, LAYIK8, YILAN8, YANIK8, YANKI8, YANLI8, YALIN8, YAKIN8, YARIK8, YARIN8, ALKIM7, IRMAK7, KALIM7, KINLI7, KIRMA7, KILIR7, KILMA7, LIKIR7, MIRRA7, NAMLI7, RAKIM7, ANLIK6, KARIN6, KANLI6, KARLI6, KALIN6, KIRAN6

ANLIK

[sıfat]

  • Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane

    Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu? - Tarık Buğra

  • Bir anda oluşan, gelişen, spontane

[isim]

[ruh bilimi]

  • Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme yetisi

[isim]

[ruh bilimi]

  • Anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt

Birleşik Kelimeler: bir anlık

KARIN

[isim]

  • İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi

    Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu. - Ömer Seyfettin

  • Döl yatağı

    Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı. - Halide Edip Adıvar

  • Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm

    Geminin karnı. Şişenin karnı.

  • Mide

    Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • İç, gönül, akıl, kafa

    Ben senin karnındakini ne bileyim?

[mecaz]

  • Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme

[fizik]

  • Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karın doyurmak
  • karnı büyümek
  • karnından konuşmak (veya söylemek)
  • karnını doldurmak
  • karnı tok it gölgede yatar
  • karnı tok, sırtı pek
  • karnı zil çalmak

Birleşik Kelimeler: karın ağrısı, karın boşluğu, karıntası, karın tokluğuna, karın zarı, karından ayaklılar, karından bacaklılar, karnı aç, karnı burnunda, karnı geniş, karnıkara, karnı kara, karnı tok, karnıyarık, karnından konuşan, orta karın, yumuşak karın, aç karnına, tok karnına

KANLI

[sıfat]

  • Kan bulaşmış

    Öldürdüğü güzele ağlayan bu katilin / Elleri kanlı fakat gözyaşları temizdi - Enis Behiç Koryürek

  • Kanı olan
  • Kan dökülmesine neden olan

    Bu savaş çok kanlı olacak, beyler. - Tarık Buğra

  • İsteyerek kan dökmüş olan (kimse), hunriz, katil
  • Kanlanmış olan

    Kanlı göz.

[isim]

  • Kan davasında taraf olan kimse

    Oğlumun kanlısı Abbas kâfiri değil, oğlumun kanlısı Esme'dir. - Yaşar Kemal

[tıp]

  • Kanı yoğun olan, demevi

    Kanlı adam.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanlı gömlek gizlenemez
  • kanlısı olmak
  • kanlı yaş (veya yaşlar) dökmek

Birleşik Kelimeler: kanlı ishal, kanlı bıçaklı, kanlı canlı, kanlı katil, ağırkanlı, delikanlı, serinkanlı, sıcakkanlı, soğukkanlı

KARLI

[sıfat]

  • Üstünde kar bulunan

    Baş pınarın karlı suyun içelim / Gurbet kalesini tezce geçelim - Halk türküsü

  • Kar yağan

    Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi. - Osman Cemal Kaygılı

[sıfat]

  • Kârı olan, kazançlı

    Şimdi ayrıntılara girmeyelim. Kitapta yazılanlara inanmak, inanmamaktan çok daha kârlıdır. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: kârlı iş

KALIN

[sıfat]

  • Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı

    Alt katta her tarafın pencereleri kalın, sık demir parmaklıklarla örtülüydü. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Enli ve gür (kaş)
  • Yoğun, akıcılığı az olan

    Kalın bir sis tabakası.

  • Etli, dolgun

    Dudakları kalın, yüzü ergenlik içinde... - Memduh Şevket Esendal

  • Pes (ses)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalın incelene kadar ince süzülür

Birleşik Kelimeler: kalın bağırsak, kalın kafa, kalın ses, kalın ünlü, kalın yağ, ensesi kalın

[isim]

[halk ağzında]

  • Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık

    Babam senden çok mu istedi kalını? - Halk türküsü

[isim]

  • Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü

KIRAN

[sıfat]

  • Kırma işini yapan (kimse)

    Taş kıran işçiler.

[isim]

  • Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka neden, ölet, afet

    Kıranları ve zelzeleleri, feyezanları ve harpleri görmüşlerdir. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıran girmek

Birleşik Kelimeler: kıran kırana, bacakkıran, buzkıran, dalgakıran, dalkıran, danakıran otu, evcikkıran, fındıkkıran, filizkıran, kayışkıran, Kervankıran, kılkıran, malkıran, pirekıran, sabankıran, saçkıran, taşkıran, yelkıran, yıldırımkıran

[isim]

[halk ağzında]

  • Kıyı, kenar, çevre, uç
  • Dağ sırtı, tepe, bayır
  • Kıraç toprak

[coğrafya]

  • Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı

ALKIM

[isim]

[meteoroloji]

  • Gökkuşağı

IRMAK

[isim]

  • Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir

    Sakarya sanki adı duyulmadık hatta adı konmadık bir ırmaktı. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ırmağı geçerken at değiştirilmez
  • ırmak kenarına çeşme yapılmaz

Birleşik Kelimeler: ırmak roman, deli ırmak

KALIM

[isim]

  • Kalma işi

Birleşik Kelimeler: ölüm kalım meselesi

KINLI

[sıfat]

  • Kını olan, bir kınla sarılı olan

[isim]

[bitki bilimi]

  • Kını çok gelişerek bağlı bulunduğu sapı az veya çok saran yaprak

KIRMA

[isim]

  • Kırmak işi
  • Pili
  • Kırılmış veya dövülmüş tahıl

    Buğday kırması.

  • Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi
  • Ot bitmeyen bayır

    Yeşerir bayırlar, çöller, kırmalar / Nakışların bugün dört yanın dağlar. - Âşık Ali İzzet

[sıfat]

  • Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)

    Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü. - Yaşar Kemal

[sıfat]

[biyoloji]

  • Melez

    Arap kırması bir at.

[sıfat]

[mecaz]

  • Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan

Birleşik Kelimeler: divani kırması, minare kırması

KILIR

[isim]

[bitki bilimi]

  • Maydanozgillerden, bir yıllık ve özel kokulu otsu bir bitki (Ammi visnaga)

KILMA

[isim]

  • Kılmak işi

    Kitabımı elimden bırakmadığımı görmek bile onları mutlu kılmaya yetiyordu. - Necati Cumalı

LIKIR

[isim]

  • Sıvıların bir kaptan akarken çıkardığı ses

Birleşik Kelimeler: lıkır lıkır

MIRRA (Kelime Kökeni: Arapça mirra)

[isim]

  • Acılık veren sıvılarla özel bir biçimde kaynatılarak pişirilen bir tür acı kahve