[isim]

• Yıllatmak işi

[isim]

• Yıllanmak işi

[halk ağzında]

[-de]

• Bir yerde uzun süre kalmak

  Gittiğin yerde yıllarsın, vaktinde dönmezsin.

[isim]

• Yılkıya ayrılmış at

  Hepsi bu yıl, başlarının çaresine bakacak altı at. Bu yılın yılkılıkları. - Abbas Sayar

[sıfat]

• Ücreti yılda bir verilen, yıllıkçı

  Yıllıklı iş. Yıllıklı işçi.

[zarf]

• Yıllar boyu, birçok yıl, senelerce

  Babam tek elbiseyi yaz kış yıllarca giyerdi. - Necati Cumalı

[isim]

[halk ağzında]

• Şimşek

[sıfat]

• Parıldayıcı, parıldayan

[isim]

[gök bilimi]

• Süheyl

[sıfat]

• Hoşa gitmek düşüncesiyle sürekli olarak ve yapmacıklı bir biçimde gülen (kimse)

  Onlar ne arsız ne yılışkan ve yırtık gülmelidirler ne de somurtmalıdırlar. - Refik Halit Karay

[isim]

• Yıldırmak işi

  Herkesin sustuğu o yıldırma devrinde gerçeği söyleyen bu iki yazarın sesi... - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

[hayvan bilimi]

• En çok yılanla beslenen bir kuş (Threshkiornis aethiopica)

[isim]

[tıp]

• Streptokok denilen mikropların bir sıyrığa veya yaraya bulaşarak yaptıkları hastalık, kızılyörük

[halk ağzında]

• Kemik veremi

[sıfat]

• Yıllıklı

[nesnesiz]

• Yapmacık davranışlarla hoş görünmeye çalışmak

  Ben ne kadar şiddetli hareket edersem o da o kadar yılışıyor, pısırık pısırık gülüyor. - Etem İzzet Benice

[isim]

• Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması, saika

[sıfat]

• Çok hızlı yapılan, olan

Ata Sözleri ve Deyimler

• yıldırım çarpmışa dönmek
• yıldırım gibi
• yıldırımları üstüne çekmek
• yıldırımla vurulmuşa dönmek

[isim]

• Bursa iline bağlı ilçelerden biri

[zarf]

• Bir yıl ara ile, iki yılda bir, bienal