YUMUŞATILMA Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

YUMUŞATILMA harflerini içeren 5 harfli 34 kelime bulunuyor. 5 harfli YUMUŞATILMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yumuşatılma ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Yumuşatılma olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

MUŞTU11, MUŞLU11, YAŞAM11, YAŞIT11, YAŞLI11, YATIŞ11, MUYLU10, MUŞTA10, MUMYA10, TAŞIM10, UYUMA10, YUTUM10, YUMMA10, ALMAŞ9, MUMLU9, TAŞLI9, TAŞIL9, TAŞMA9, YILMA9, YUTMA9, YALIM9, YATIM9, MUTLU8, MAMUT8, MAMUL8, MALYA8, MALUM8, TULUM8, TALAŞ8, ULUMA8, YATMA8, TAMAM7, ULAMA7, MATLA6

MATLA (Kelime Kökeni: Arapça maṭlaʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Gök cisimlerinin doğması
  • Gök cisimlerinin doğduğu yer

[edebiyat]

  • Divan edebiyatında kaside veya gazelin ilk beyti

TAMAM (Kelime Kökeni: Arapça tamām)

[sıfat]

  • Bütün, tüm

    Paranın tamamını verdim.

  • Eksiksiz

    Bu kitap tamam değildir.

  • Yanlış ve yalan olmayan, doğru
  • Tamamlanmış, bitmiş

    Haydi Abbas vakit tamam / Akşam diyordun, işte oldu akşam / Kur bakalım çilingir soframızı / Dinsin artık bu kalp ağrısı - Cahit Sıtkı Tarancı

[edat]

[teklifsiz konuşmada]

  • Evet

[ünlem]

  • Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenen bir söz

    Tamam, başka işimiz kalmadı da şimdi onunla mı uğraşacağız!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tamam bulmak
  • tamam gelmek
  • tamam mı?
  • tamam olmak

Birleşik Kelimeler: tamamı tamamına

ULAMA

[isim]

  • Ulamak işi
  • Ulanan parça, ek, katkı, ilave

[dil bilgisi]

  • Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bir hece oluşturacak biçimde bağlanarak söylenmesi, bağlama: Ayırt etmek, tertip etmek, art arda gibi

[sıfat]

  • Ulanmış

MUTLU

[sıfat]

  • Mutluluğa erişmiş olan, ongun(I), saadetli, bahtiyar, berhudar, mesut

    Beni orada sıcak bir yuva, huzurlu konuklar, mutlu bir kadın bekliyor. - Reha Mağden

  • Mutluluk veren

    Mutlu bir olay.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mutlu etmek (veya kılmak)
  • mutlu olmak

MAMUT (Kelime Kökeni: Fransızca mammouth)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Filgillerden, dördüncü zamanda Avrupa ve Asya'da yaşamış olan, şimdi ancak fosili bulunan iri, kıllı bir hayvan (Elephas primigenius)

MAMUL (Kelime Kökeni: Arapça maʿmūl)

[sıfat]

  • Yapılmış, işlenmiş, imal edilmiş (eşya, yiyecek)

Birleşik Kelimeler: yarı mamul

MALYA

[isim]

  • Deniz dibinde otlara takılmış oltayı kurtarmaya ve deniz derinliklerinden ağ, halat, sicim vb. şeyleri çıkarmaya yarayan dört tırnaklı demir

MALUM (Kelime Kökeni: Arapça maʿlūm)

[sıfat]

  • Bilinen, belli(II)

    Balkan Harbi'nin fecaatlerinden sonraki hadiseler de malumunuzdur. - Etem İzzet Benice

[mecaz]

  • Herkesçe bilinen ancak dile getirilemeyen

    Malum kişi. Malum çevre.

[zarf]

  • Bilindiği üzere, bilindiği gibi, kuşkusuz

[isim]

[dil bilgisi]

  • Etken, meçhul karşıtı

[eskimiş]

[matematik]

  • Bilinen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • malum değil
  • malum olmak
  • malumu ilam etmek
  • malum ya!

TULUM

[isim]

  • Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi
  • Gövdesi bu deriden yapılmış üflemeli çalgı, gayda

    Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim, siz de bana kemançeyi öğretin. - Osman Cemal Kaygılı

  • Tüp
  • Göğüs ve pantolon bölümü bitişik giysi

    Kardeşimin sırtında kadife tulumu yerine askılı, eski, soluk, paçaları dizlerine kadar inen şortu var. - Adalet Ağaoğlu

[sıfat]

[mecaz]

  • Şişman, tombul

    Bir şeyim yok doktor, bu yaşta annem gibi tulum olacak değilim ya! - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tulum çıkarmak
  • tulum çıkmak
  • tulum gibi

Birleşik Kelimeler: tulum peyniri, uyku tulumu, yağ tulumu

TALAŞ

[isim]

  • Testere ile biçilen veya rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen kırıntılar

Birleşik Kelimeler: talaş böreği, talaş kebabı

ULUMA

[isim]

  • Ulumak işi

    Çılgın gözlerini haddinden fazla açarak uzun uzun bir havlama, bir ulumadır tutturmuş. - Abdülhak Şinasi Hisar

YATMA

[isim]

  • Yatmak işi

    Çocuklara yatma zamanının yaklaştığını başıyla anlatan bir mürebbiye edasıyla duruyor. - Refik Halit Karay

ALMAŞ

[isim]

  • İki veya daha çok şeyin sıra ile değiştirilerek kullanılması veya kendiliğinden değişerek çalışması, keşikleme, münavebe

[mantık]

  • Birinin doğru olması ötekinin yanlışlığını gerektiren iki önermenin oluşturduğu sistem

MUMLU

[sıfat]

  • Mumu olan, mum konulmuş olan

    Yedi mumlu pasta.

  • Muma batırılmış, mumla hazırlanmış olan

    Mehmet geldiği zaman mektubu bitirmiş, mumlu çaputa sarmıştı. - Mustafa Necati Sepetçioğlu

Birleşik Kelimeler: mumlu kâğıt

TAŞLI

[sıfat]

  • İçinde taş olan, taş karışmış olan (tahıl, bakliyat vb.)

    Yağsız köpüklü ayranlar içmiş, taşlı bulgur pilavı yemişler. - Sait Faik Abasıyanık

  • Üzerinde taş bulunan

    Taşlı yol

  • Üzerinde süs taşı bulunan

    Taşlı yüzük.

Birleşik Kelimeler: kaldırım taşlı