YUMUŞAKÇA Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

YUMUŞAKÇA harflerini içeren 5 harfli 30 kelime bulunuyor. 5 harfli YUMUŞAKÇA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yumuşakça ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Yumuşakça olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

KUŞÇU13, ÇUŞKA12, ÇAMAŞ12, KUMUÇ11, YUKAÇ11, YAMAÇ11, YAŞAM11, KUYUM10, KUMAŞ10, KAYŞA10, KAYAÇ10, MAŞUK10, ŞAYKA10, ŞAYAK10, UYUMA10, UÇMAK10, YUMUK10, AŞMAK9, AÇMAK9, AKŞAM9, ÇAKMA9, KAÇMA9, MAÇKA9, UYMAK9, YUMAK9, YAMUK9, AYMAK8, KAYMA8, YAMAK8, YAKMA8

AYMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Kendine gelmek, aklı başına gelmek, ayılmak

    Bırak gece yarısı hoşbeşi Allah aşkına, aydım artık gidip yatayım. - Sait Faik Abasıyanık

[-i]

[mecaz]

  • Gerçeği anlamak

KAYMA

[isim]

  • Kaymak (II) işi

[sinema]

[televizyon]

  • Herhangi bir nedenle filmin atlaması, görüntünün perdeye veya ekrana tam olarak gelmemesi

Birleşik Kelimeler: anlam kayması, toprak kayması

YAMAK

[isim]

  • Bir işte yardımcı olarak çalışan erkek

    Eli yüzü düzgün, işgüzar bir yamağı mektupçu efendinin yanına kapılandıracaklar... - Ercüment Ekrem Talu

[tarih]

  • Yeniçeri Ocağında topçu ve humbaracı gibi askerî kuruluşlarda aday olarak bulunan kimse

[mecaz]

  • Birinin etkisinde kalarak onun sözünden çıkmayan kimse

Birleşik Kelimeler: ağa yamağı

YAKMA

[isim]

  • Yakmak işi

Birleşik Kelimeler: yakma resim

AŞMAK

[-den]

  • Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek

    İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz. - Falih Rıfkı Atay

[-i]

  • Süre geçmek, bitmek, sona ermek

[-i]

  • Geçmek

    Üstelik çekingenliğin de kaybolmuş hatta sokulganlığı aşarak girişkenlik derecesini bulmuştu. - Tarık Buğra

[-e]

  • Erkek hayvan dişisiyle çiftleşmek

[nesnesiz]

[argo]

  • Görünmeden kaçmak

    Herif çoktan aşmış.

Birleşik Kelimeler: sınıraşan

AÇMAK

[-i]

  • Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek

    Kapıyı açıp içeri giriyorum. - Adalet Ağaoğlu

  • Engeli kaldırmak

    Karla kapanan yolu açmak.

  • Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak

    Kadın hamalı dışarı çıkardı, sonra çantasını açıp birkaç lira çıkardı. - Memduh Şevket Esendal

  • Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak
  • Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak

    Su borusunu açmak.

  • Alanını genişletmek

    Anıtın çevresini açmak.

  • Birbirinden uzaklaştırmak

    Kollarını açtı.

  • Yarmak

    Çıbanı açmak.

  • Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak

    Yumağı açmak.

  • Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak
  • Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek
  • Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak

    Dönüş yolunda radyoyu açtık. - Elif Şafak

  • Alışverişi başlatmak

    Bakan, tütün piyasasını açtı.

  • Rengin koyuluğunu azaltmak

    Bu boyayı biraz daha açmalı.

  • Yakışmak, güzel göstermek

    Bu renk odayı açtı.

  • Ferahlık vermek
  • Beğenmek

    Burası beni açmadı, başka yere gidelim.

  • Bir konu ile ilgili konuşmak
  • Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek

    Size derdimi açmaya geldim. - Falih Rıfkı Atay

  • Satranç, poker vb. oyunları başlatmak

[nesnesiz]

  • Yapmak, düzenlemek

    Sınav açmak.

[nesnesiz]

  • Ayırmak, tahsis etmek

    Senin için üst katta bir oda açtık.

  • Görünür duruma getirmek

    Kollarını, göğsünü açmış.

[nesnesiz]

  • Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak

    Hava açtı.

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Geçit sağlamak

    İki oda arasına kapı açtık.

[mecaz]

  • Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek

    Öğretmen sürekli konuşuyor, öğrenciyi açmak istiyordu.

[eskimiş]

  • Savaşla almak, fethetmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aç gözünü, açarlar gözünü
  • açma sırrını dostuna, o da söyler dostuna
  • açtı ağzını, yumdu gözünü

Birleşik Kelimeler: yivaçar

AKŞAM

[isim]

  • Güneşin batmasına yakın zamandan gecenin başlamasına kadar olan vakit, akşam vakti, akşamleyin
  • Gece

    Dün akşam karşılıklı içerken, çoktan bayatlamış itirafımı ağzımdan kaçırma gafletinde bulundum. - Elif Şafak

  • Akşam ezanı
  • Akşam namazı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akşam ahıra sabah çayıra
  • akşama kadar
  • akşama kalmak
  • akşama karşı gitme, tana karşı yatma
  • akşamı akşam etmek
  • akşamı bulmak (veya etmek)
  • akşamın hayrından sabahın şerri iyidir
  • akşamın işini sabaha (veya yarına) bırakma
  • akşamı zor etmek
  • akşam ise yat, sabah ise git
  • akşamlar (veya akşamışerifler) hayrolsun!

Birleşik Kelimeler: akşam akşam, akşam azadı, akşam ezanı, akşam gazetesi, akşam güneşi, akşam karanlığı, akşam namazı, akşam pazarı, akşam piyasası, akşam saati, akşamsefası, akşam simidi, akşamüstü, akşamüzeri, akşam vakti, akşam yeli, Akşam Yıldızı, sabah akşam, akşama doğru, akşama sabaha, akşamlı sabahlı

ÇAKMA

[isim]

  • Çakmak işi
  • Vurulup çakılarak yapılmış kuyumcu işi
  • Bu işte kullanılan kuyumcu kalıbı

[sıfat]

[argo]

  • Taklit olan, sahte

[halk ağzında]

  • Deri hastalığı, yara, çıban

Birleşik Kelimeler: çakma kapı

KAÇMA

[isim]

  • Kaçmak işi, firar

    Fabrikayı boşaltmaları için dışarıdan çağrı yapılırken kaçma arzusuyla yanıp tutuşanlar oldu. - Lâtife Tekin

MAÇKA

[isim]

  • Trabzon iline bağlı ilçelerden biri

UYMAK

[-e]

  • Ölçüleri birbirini tutmak

    Ayakkabı ayağına iyi uydu.

  • Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek

    Kravat ceketine uymuş.

  • Zevke, anlayışa uygun düşmek

    Sizin tutumunuz bizim görev anlayışımıza uyuyor.

  • Bir inanca, bir anlayışa, bir duruma veya egemen bir güce uygun davranışta bulunmak, riayet etmek

    Şu acayip sevdaları bırak, muhite uy, zamana uy, hayatını mükemmel kazanırsın. - Peyami Safa

  • Bağlı kalmak, tabi olmak

    Birtakım kayıt ve şartlara uymalıydı.

  • Uygun düşmek, münasip olmak

    Her cihette birbirine uyacak kadın erkek bulmak dünyada kabil değildir. - Hüseyin Cahit Yalçın

Birleşik Kelimeler: uyaroğlu

YUMAK

[isim]

  • Yuvarlak biçimde sarılmış iplik, yün vb. şey

    Yün yumağı.

[sıfat]

  • Yuvarlak biçimde sarılmış olan

    Bir yumak yün.

Birleşik Kelimeler: yumak yumak, kıl yumağı

[-i]

[halk ağzında]

  • Yıkamak

    Evlerinin önü susam / Bir su bulsam yüzüm yusam - Halk türküsü

YAMUK

[sıfat]

  • Bir yana doğru eğik olan

[isim]

[matematik]

  • Yalnız iki kenarı paralel olan dörtgen

[mecaz]

  • Sözünden dönen, yanlışlık yapan (kimse)

    O yamuk herifler bir daha giremezler mahallemize. - Ahmet Ümit

[isim]

[mecaz]

  • Birine karşı yanlış davranma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yamuk yapmak

Birleşik Kelimeler: yamuk yumuk, dik yamuk, ikizkenar yamuk

KUYUM

[isim]

  • Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası

    Altın yüzük yaptırdım, kuyum ustalarına - Halk türküsü

KUMAŞ (Kelime Kökeni: Arapça ḳumāş)

[isim]

  • Pamuk, yün, ipek vb.nden makinede dokunmuş her türlü dokuma

    Her şey, esvap ve eşya Bursa'da dokunan ipek kumaşlardan yapılmıştır. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]

  • Varlığı ve kişiliği oluşturan nitelik veya malzeme

Birleşik Kelimeler: kumaş mengenesi, Hint kumaşı