YUKARIDAN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

YUKARIDAN harflerini içeren 5 harfli 39 kelime bulunuyor. 5 harfli YUKARIDAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AYDIN10, DUYAR10, DAYAK9, UYARI9, YARDA9, ANDIK8, AYRIK8, ADINA8, DURAK8, KURYA8, KUNDA8, KADIN8, KIRAY8, KAYIR8, KAYIN8, YUNAK8, YANIK8, YANKI8, YAKIN8, YARIK8, YARIN8, ARDAK7, AYRAN7, DAKAR7, KADAR7, KAYRA7, KAYAR7, KAYAN7, RANDA7, YANAK7, YARAK7, YARAN7, YARKA7, KURNA6, KARIN6, KARUN6, KIRAN6, RAKUN6, AKRAN5

AKRAN (Kelime Kökeni: Arapça aḳrān)

[isim]

  • Yaş, meslek, toplumsal durum vb. bakımından birbirine eşit olanlardan her biri, boydaş, böğür, taydaş, öğür

    Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı. - Necati Cumalı

KURNA (Kelime Kökeni: Arapça ḳurne)

[isim]

  • Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş veya plastik tekne

    Yıkanmak için aralık yerdeki kurnaya müracaat... - Sait Faik Abasıyanık

KARIN

[isim]

  • İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi

    Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu. - Ömer Seyfettin

  • Döl yatağı

    Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı. - Halide Edip Adıvar

  • Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm

    Geminin karnı. Şişenin karnı.

  • Mide

    Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • İç, gönül, akıl, kafa

    Ben senin karnındakini ne bileyim?

[mecaz]

  • Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme

[fizik]

  • Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karın doyurmak
  • karnı büyümek
  • karnından konuşmak (veya söylemek)
  • karnını doldurmak
  • karnı tok it gölgede yatar
  • karnı tok, sırtı pek
  • karnı zil çalmak

Birleşik Kelimeler: karın ağrısı, karın boşluğu, karıntası, karın tokluğuna, karın zarı, karından ayaklılar, karından bacaklılar, karnı aç, karnı burnunda, karnı geniş, karnıkara, karnı kara, karnı tok, karnıyarık, karnından konuşan, orta karın, yumuşak karın, aç karnına, tok karnına

KARUN (Kelime Kökeni: Arapça ḳārūn)

[isim]

  • Çok zengin kimse

[isim]

  • Kur'an'da kendisinden çok zengin olarak söz edilen ve bütün mal varlığı bir anda yok olan kişi

KIRAN

[sıfat]

  • Kırma işini yapan (kimse)

    Taş kıran işçiler.

[isim]

  • Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka neden, ölet, afet

    Kıranları ve zelzeleleri, feyezanları ve harpleri görmüşlerdir. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıran girmek

Birleşik Kelimeler: kıran kırana, bacakkıran, buzkıran, dalgakıran, dalkıran, danakıran otu, evcikkıran, fındıkkıran, filizkıran, kayışkıran, Kervankıran, kılkıran, malkıran, pirekıran, sabankıran, saçkıran, taşkıran, yelkıran, yıldırımkıran

[isim]

[halk ağzında]

  • Kıyı, kenar, çevre, uç
  • Dağ sırtı, tepe, bayır
  • Kıraç toprak

[coğrafya]

  • Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı

RAKUN (Kelime Kökeni: İngilizce racoon)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kuzey Amerika'da, ağaçlarda yaşayan, kafası tilkiye benzeyen, uzun kuyruğu alaca halkalı, boyu yaklaşık 90, kuyruğu 30 santimetre olan kürklü hayvan (Procyon lotor)

ARDAK

[isim]

[bitki bilimi]

  • İçten çürümeye yüz tutmuş ağaç

AYRAN

[isim]

  • Süt veya yoğurt yayıkta çalkalanarak yağı alındıktan sonra kalan sulu bölüm
  • Yoğurdun sulandırılıp çalkalanmasıyla yapılan içecek

    Taşlığa oturup soğuk ayranlar içtik. - Fikret Otyam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayranı kabarmak
  • ayranım budur, yarısı sudur
  • ayranı yok içmeye, atla (veya tahtırevanla) gider sıçmaya

Birleşik Kelimeler: ayran ağızlı, ayran budalası, ayran delisi, ayran gönüllü

KADAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳadar)

[edat]

  • Ölçüsünde, derecesinde

    Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir. - Sait Faik Abasıyanık

  • Büyüklüğünde, genişliğinde

    Bacak kadar çocuk.

    Avuç içi kadar yer.

  • Dek

    Saat ona kadar sokaklarda gezdi. - Peyami Safa

  • Gibi

    İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur. - Sait Faik Abasıyanık

  • Denli

    Bu merdivenleri yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Süre belirten bir söz

    Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi. - Refik Halit Karay

[zarf]

  • Miktarda, derecede

    İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor. - Halide Edip Adıvar

  • Bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz

    Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu. - Falih Rıfkı Atay

KAYRA

[isim]

  • Yüksek tutulan veya sayılan birinden gelen iyilik, lütuf, ihsan, atıfet, inayet

Birleşik Kelimeler: Tanrı kayrası

KAYAR

[isim]

[halk ağzında]

  • Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi
  • Pay

KAYAN

[sıfat]

  • Kayarak yer değiştiren

[isim]

[halk ağzında]

  • Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş

[isim]

[halk ağzında]

  • Dağdan inen sel

RANDA (Kelime Kökeni: İtalyanca randa)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemilerin mizana direğinin gerisindeki yelken

YANAK

[isim]

  • Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü

    Dedim dilber yanakların kızarmış / Dedi çiçek taktım gül yarasıdır - Âşık Ömer

  • Lastik tekerlekli taşıtlarda lastiğin jant ile yere temas eden bölümü arasında kalan yan yüzeyi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yanağına kan gelmek
  • yanağından kan damlamak

Birleşik Kelimeler: yanak yanağa

YARAK

[isim]

[eskimiş]

  • Silah

[kaba konuşmada]

  • Erkeklik organı

Birleşik Kelimeler: dalyarak