YOĞURTLAMAK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

YOĞURTLAMAK harflerini içeren 7 harfli 26 kelime bulunuyor. 7 harfli YOĞURTLAMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

YOĞURMA19, YOĞALMA18, UĞRATMA16, UĞRAMAK16, KOYULMA12, OYULMAK12, YORULMA12, KAMUTAY11, OYLAMAK11, UYARMAK11, YOKLAMA11, YORTMAK11, YALAMUK11, KARYOLA10, KAYARTO10, LOTARYA10, OTURMAK10, AKORTLU9, KUTLAMA9, KOTLAMA9, KOTARMA9, KAMAROT9, MUTLAKA9, OTARMAK9, OTLAMAK9, TURLAMA9

AKORTLU

[sıfat]

  • Akordu olan, akort edilmiş

KUTLAMA

[isim]

  • Kutlamak işi, tebrik
  • Kutlama töreni

KOTLAMA

[isim]

  • Kotlamak işi

KOTARMA

[isim]

  • Kotarmak işi

    Bizim pişirip kotarmaya uğraştığımız işe yabancı eller de mi karışıyordu? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

KAMAROT (Kelime Kökeni: İtalyanca camaroto)

[isim]

  • Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli

    Masabaşında hizmet ederken erkeklik falan yok, kamarotsun, kamarot erkeklik taslayacak değil, işini bilecek, o kadar. - Zeyyat Selimoğlu

MUTLAKA (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳā)

[zarf]

  • Kesinlikle

    Ben sözü, her okuyuşumuzda mutlaka gülümseten bir şiirine getirdim. - Ahmet Kabaklı

OTARMAK

[-i]

[halk ağzında]

  • Otlatmak

OTLAMAK

[nesnesiz]

  • Hayvan, dolaşarak yerdeki ot, çimen, yaprak vb.ni yemek, yayılmak

    Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]

  • Meşgul olmak

    Liseyi bitirmiş, üniversiteye gitmiş, birkaç sene otlamış orada, çakmış. - Attila İlhan

[argo]

  • Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek

TURLAMA

[isim]

  • Turlamak işi

KARYOLA (Kelime Kökeni: İtalyanca carriola)

[isim]

  • Üzerine yatak konulup yatılan tahta veya metal ev eşyası

    Babam karyolasında arkası üstü, upuzun yatıyordu. - Yusuf Ziya Ortaç

KAYARTO

[isim]

[argo]

  • Ahlaksız kimse, melun

    Vah vah, aynalı şeydi doğrusu, kayartonun elinden kurtaramadınız. - Refik Halit Karay

LOTARYA (Kelime Kökeni: İtalyanca lotteria)

[isim]

  • Ad veya numara çekilerek oynanan şans oyunlarının genel adı

OTURMAK

[-e]

  • Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek

    Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak

    Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız. - Tarık Dursun K.

[-i]

  • Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak

    Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti. - Tarık Buğra

[-de]

  • Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek

    Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar. - Burhan Felek

[nesnesiz]

  • Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak

    Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?

[nesnesiz]

  • Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek

    Temelin bu tarafı on santim oturmuş.

[-le]

  • Biriyle beraber yaşamak

    O günden beri enişte beyle oturuyorum. - Sermet Muhtar Alus

  • Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak
  • Yer almak, geçmek

    Valilik makamına oturdu.

[nesnesiz]

  • Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek

    Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu.

  • Belli bir yörüngede dönmeye başlamak

    Uydu yörüngeye oturdu.

  • Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak

[nesnesiz]

  • Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak

    Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oturup kalkmak

KAMUTAY

[isim]

[eskimiş]

  • Türkiye Büyük Millet Meclisinin genel kurulu

OYLAMAK

[-i]

  • Oya koymak veya oya sunmak