YOĞURT ile Oluşan Kelimeler (YOĞURT Kelime Türetme)

YOĞURT harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. YOĞURT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yoğurt kelimesinin anlamı nedir? Yoğurt ile başlayan kelimeler. İçinde yoğurt olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

YOĞURT17

5 Harfli Kelimeler

YORTU9

4 Harfli Kelimeler

YURT7

3 Harfli Kelimeler

YOĞ13, TUĞ11, TOY6, ROT4, TOR4, TUR4

2 Harfli Kelimeler

OY5, YO5, OT3, TU3, UR3, UT3

OT

[isim]

[bitki bilimi]

  • Toprak üstündeki bölümleri odunlaşmayıp yumuşak kalan, ilkbaharda bitip bir iki mevsim sonra kuruyan küçük bitkiler

    Etrafımızda uzun otlar, yalçın kayalar vardı. - Aka Gündüz

[sıfat]

  • Bu bitkilerle yapılmış veya bu bitkilerle doldurulmuş

    Ranzalardan birinin üst yatağında bir ot şilte üzerinde, soyunmadan uzanan ve iki eli ensesinin altında düşünen ben. - Necip Fazıl Kısakürek

[eskimiş]

  • Zehir

[eskimiş]

  • İlaç

[argo]

  • Esrar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ot gibi
  • ot gibi yaşamak
  • ot tutunmak
  • otu çek köküne bak
  • ot yoldurmak

Birleşik Kelimeler: otobur, otyiyenler, acı ot, karacaot, sütlü ot, abdestbozan otu, adamotu, ağı otu, ağızotu, altın otu, andız otu, ardıç otu, avcı otu, ayrık otu, bağırsak otu, balık otu, bambul otu, ban otu, basur otu, beşparmak otu, bit otu, boğan otu, boy otu, burun otu, canavar otu, ciğer otu, çalgıcı otu, çayır otu, çiriş otu, çivit otu, çöreotu, çörek otu, dağ dalak otu, dalak otu, danakıran otu, deli otu, dereotu, dilotu, diş otu, dolama otu, dolma otu, domuz ayrık otu, domuz otu, dulaptal otu, dulavrat otu, eğir otu, eğrelti otu, engerek otu, esrar otu, eşek otu, evliya otu, fare otu, fıtık otu, gebre otu, gelin otu, geyik otu, göbek otu, güzelavrat otu, hamam otu, hasır otu, horozcuk otu, İdris otu, imparator otu, kabakulak otu, kanarya otu, kandıra otu, kan otu, kartallı eğrelti otu, kasık otu, kaşık otu, kedi otu, kelebek otu, kene otu, kıl otu, kırlangıç otu, kokulu çayır otu, kovan otu, koyun otu, kuduz otu, kum otu, kurbağa otu, kurşun otu, kuş otu, küstüm otu, limon otu, lohusa otu, marsıvan otu, mayasıl otu, melek otu, mercan otu, meyhaneci otu, misk otu, mübarek otu, nevruz otu, nezle otu, oğul otu, Oltu otu, ökse otu, öksürük otu, ölmez otu, pamuk otu, panzehir otu, pelin otu, pire otu, pisik otu, pisipisi otu, sabun otu, sakar otu, sancı otu, sarımsak otu, sedef otu, selam otu, semizotu, sıçanotu, sıraca otu, siğil otu, sinir otu, solucan otu, sökü otu, süpürge otu, süt otu, şerbetçi otu, şeytan otu, şifa otu, tarak otu, taşkıran otu, tavşancıl otu, turp otu, tükürük otu, türüz otu, tüylü dalak otu, uyuz otu, yakı otu, yapışkan otu, yara otu, yavşan otu, yoğurt otu, yüksük otu, zemberek otu, zembil otu, ciğer otları, sinir otları

TU

[ünlem]

  • Tuh

    Tu, böyle mi olacaktı!

Birleşik Kelimeler: tu kaka

UR

[isim]

[tıp]

  • Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon

    Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru

UT

[isim]

  • Utanma duygusu

Birleşik Kelimeler: ut açıcı, ut yeri

[isim]

[müzik]

  • Klasik Türk müziği araçlarından, iri karınlı, kirişli, mızrapla çalınan bir çalgı

    Ferhunde, burada sevdiği bir ut muallimiyle evlenip bahtiyar olmuştu. - Reşat Nuri Güntekin

ROT (Kelime Kökeni: İngilizce rod)

[isim]

  • Motorlu taşıtlarda direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan demir çubuk

TOR

[isim]

[halk ağzında]

  • Sık gözlü ağ

[sıfat]

[halk ağzında]

  • İşe alışkın olmayan, yabani

    Bazı da oynarsın tor atlar gibi / Kış günü aç kalmış boz kurtlar gibi - Ali İzzet Özkan

  • Toy, acemi kimse
  • Olgunlaşmamış, ham

[mecaz]

  • Çekingen, utangaç

[isim]

[matematik]

  • Bir dairenin kendi düzleminde bulunan fakat merkezinden geçmeyen bir doğru çevresinde dönmesiyle oluşan cisim

TUR (Kelime Kökeni: Fransızca tour)

[isim]

  • Dolaşma

    Yemekten sonra araba ile tura çıktık. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Bir sonuca ulaşıncaya kadar yapılan iş
  • Başladığı noktada biten, bir veya daha fazla yere önceden belirlenmiş bir programa göre yapılan seyahat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tura çıkmak
  • tur atlamak
  • tur atmak
  • tur bindirmek
  • turu geçmek

Birleşik Kelimeler: tur operatörü, götürü tur, paket tur, şehir turu

OY

[isim]

  • Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey
  • Bu tercihi belirten işaret, söz veya yazı
  • Seçimlerde kişinin herhangi bir aday veya partiye ait yaptığı tercih

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oya koymak (veya sunmak)
  • oy vermek (veya kullanmak)

Birleşik Kelimeler: oy birliği, oy çokluğu, oy hakkı, oy kâğıdı, oy pusulası, oy sandığı, açık oy, beyaz oy, gizli oy, işari oy, karşı oy, kırmızı oy, yeşil oy, güvenoyu, halkoyu, kamuoyu

[ünlem]

  • Çeşitli duyguları anlatmak için kullanılan bir seslenme sözü

YO

[ünlem]

  • `Hayır` anlamında kullanılan bir söz

    Dün bize geldiniz mi? -Yo.

  • `Yapmam, istemem, kabul etmem` anlamında kullanılan bir itiraz sözü
  • `Sakın` anlamında kullanılan bir uyarma sözü

    Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

TOY

[sıfat]

  • Gençliği sebebiyle görgüsüz ve beceriksiz olan
  • Deneyimsiz, acemi, çaylak

    Meslektaşlarım, kim bilir, beni ne kadar bilgisiz ve toy bulacaklardı? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

[eskimiş]

  • Ziyafet

    Ve tamam kırk gün kırk gece toy, düğün edip almış oğluna.

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Toygillerden, böcek ve tane ile beslenen, eti için avlanan, kızıl tüylü bir kuş (Otis tarda)

YURT

[isim]

  • Bir halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası, vatan

    Türk yurduna Türkiye denir.

  • Memleket

    Gerideki yurdunu on beş günden fazla boş bırakmak istemez. - Falih Rıfkı Atay

  • Bakıma ve barınmaya muhtaç bir grup insanın oturduğu, yetiştirildiği veya bakıldığı kurum

    Güçsüzler yurdu.

  • Göçebe Türklerin oturduğu çadır
  • Öğrencilerin kaldığı, barındığı yer

    Öğrencilerin bir bölümü, ilk yılı yurtta geçirse bile ikinci yıldan başlayarak eve çıkmayı yeğler. - Ahmet Cemal

[mecaz]

  • Diyar

    Bu köy pehlivanlar yurdudur.

[mecaz]

  • Bir şeyin ilk veya çok yetiştirildiği yer, vatan

[halk ağzında]

  • Yörüklerin yazın veya kışın oturdukları yer

[eskimiş]

  • Sahip olunan arazi, emlak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yurt edinmek (veya tutmak)

Birleşik Kelimeler: yurt bilgisi, yurt dışı, yurt içi, yurt özlemi, yurtsever, ana yurt, yer yurt, baba yurdu, bakım yurdu, biçki dikiş yurdu, biçki yurdu, düşkünler yurdu, öğrenci yurdu, sağlık yurdu, yaşlılar yurdu, yetiştirme yurdu

YORTU (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Hz. İsa'nın yaşamını, ölümünü, dirilişini ve azizlerin yaşamlarına yansımış olan erdemlerini anmak üzere kilisenin belirlediği kutsal günler

TUĞ

[isim]

  • Sorguç

[tarih]

  • Padişahların ve vezirlerin başlarına taktıkları başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süs

Birleşik Kelimeler: tuğbay

YOĞ

[isim]

  • Eski Türklerde ölüler için yapılan tören

YOĞURT

[isim]

  • Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü

    Zehirlenmemek için tas tas yoğurt yediler. - Lâtife Tekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yoğurt çalmak
  • yoğurt gibi

Birleşik Kelimeler: yoğurt çiçeği, yoğurt çorbası, yoğurthane, yoğurt otu, yoğurt tatlısı, süzme yoğurt, kese yoğurdu, torba yoğurdu