YOĞUNLAŞMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

YOĞUNLAŞMAK harflerini içeren 6 harfli 33 kelime bulunuyor. 6 harfli YOĞUNLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

YAĞMAK16, MUĞLAK15, OLAĞAN14, OLUŞMA12, YAŞMAK12, MAŞUKA11, OYULMA11, OKŞAMA11, ONAŞMA11, ULAŞMA11, YANŞAK11, KAMYON10, MANYOK10, OYNAMA10, OYLAMA10, UYANMA10, YUNMAK10, YOLMAK10, YONMAK10, KALYON9, MANYAK9, OKUNMA9, ONULMA9, OLUNMA9, YANMAK9, YALMAN9, KALOMA8, OKLAMA8, ONAMAK8, ULAMAK8, UNLAMA8, ULANMA8, OLANAK7

OLANAK

[isim]

  • İmkân

    Olanakların, olasılıkların bir sonu bulunabilirdi belki zamanla. - Yusuf Atılgan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • olanak sağlamak (veya tanımak)

KALOMA (Kelime Kökeni: İtalyanca caloma)

[isim]

[denizcilik]

  • Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaloma etmek (veya vermek)

OKLAMA

[isim]

  • Oklamak işi
  • Hedef noktaları dairesel olarak belirlenmiş nişan tahtasına küçük okların atılmasıyla oynanan bir oyun türü

ONAMAK

[-i]

  • Bir işi doğru ve uygun bulmak, tasvip etmek

ULAMAK

[-e]

[-i]

  • Eklemek, katmak, ilave etmek

UNLAMA

[isim]

  • Unlamak işi

ULANMA

[isim]

  • Ulanmak işi

KALYON (Kelime Kökeni: İtalyanca galion)

[isim]

[tarih]

  • Yelkenle ve kürekle yol alan savaş gemilerinin en büyüğü

    Bu donanma bizimdi. Kadırgalarıyla, kalyonlarıyla, çektirileriyle bizim. - Orhan Seyfi Orhon

MANYAK (Kelime Kökeni: Fransızca maniaque)

[sıfat]

  • Maniye yakalanmış (hasta)

[mecaz]

  • Gülünç, garip, şaşırtıcı davranışları olan (kimse)

[ünlem]

[hakaret yollu]

  • `Aptal, çılgın, dengesiz, deli` anlamlarında bir seslenme sözü

OKUNMA

[isim]

  • Okunmak işi

    Her şairin içinde bir okunma, bir yayılma, bir beğenilme hırsı vardır. - Orhan Veli Kanık

ONULMA

[isim]

  • Onulmak işi

OLUNMA

[isim]

  • Olunmak işi veya durumu

YANMAK

[nesnesiz]

  • Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak

    Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir. - Anayasa

  • Ateş durumuna geçmek, tutuşmak

    Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı.

  • Isı, ışık veren bir konuma geçmek

    Gece oldu, ışıklar yandı, yatsı vakti geldi. - Memduh Şevket Esendal

  • Bütünü veya bir bölümü ateş veya sıcaklığın etkisi ile bozulmak, kömür durumuna geçmek

    Yemek yandı. Ekmek yandı.

  • Isı etkisiyle vücudun bir yanı yara olmak, kızarmak veya rengi koyulaşmak

    Ateşe dokundu, eli yandı. Güneşten kolları yandı.

  • Vücut veya nesnelerin ısısı artmak

    Ateşler içinde, günlerce titreyerek yanar. - Yusuf Ziya Ortaç

    Odamız yaz günleri çinko damın altında yanar durur. - Orhan Veli Kanık

  • Parlamak, parıldamak

    Birkaç batarya top, kızgın güneş altında pırıl pırıl yanıyor. - Falih Rıfkı Atay

  • Birtakım etmenlerin etkisiyle işe yaramaz duruma gelmek

    Kumaş boyadan yanmış. Ekinler dondan yanmış.

  • Yanık acısına benzer bir acı duymak

    Boğazım yanıyor. Biberden ağzım yandı.

  • Çok istemek, çabalamak

    Çocuklar, kendilerini beğendirmek için yanıyorlar. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]

  • Çok üzülmek

    Bu yaz tatil yapamayacağıma yanıyorum.

[mecaz]

  • Çok sevmek, büyük bir aşk ile sevmek

[mecaz]

  • Hükümsüz kalmak, değerini yitirmek

    Vaktinde değiştirilmeyen kâğıt paralar yandı.

[mecaz]

  • Zarara, kötülüğe uğramak

    Maazallah! Birimize kitaptan rastgele bir şey soracak olsa yandığımız gündü. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Çocuk oyunlarında oyun dışı kalmak

[mecaz]

  • Bir bir sıralamak, dile getirmek, dert dökmek, anlatmak

    Yazı yazmak, hayatımı anlatmak, kalbimi dökmek ihtiyacıyla yanıyorum. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yandı gülüm keten helva
  • yanıp durmak
  • yanıp tutuşmak
  • yanıp yakılmak

Birleşik Kelimeler: yana yakıla, yana yana, yanardöner

YALMAN

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Eğik
  • Sarp, dik

[isim]

  • Kesici ve batıcı araçların kesen veya batan bölümü

    İstanbul'dan çıkar padişahın fermanı / Gökte döner mızrağının yalmanı - Halk türküsü

KAMYON (Kelime Kökeni: Fransızca camion)

[isim]

  • Motorlu büyük yük taşıtı

    Garajın içinde birkaç tane aletle bir de ufak kamyondan başka bir şey yoktu. - Sait Faik Abasıyanık

[sıfat]

  • Bu taşıtın taşıyabildiği miktarda olan

    İki kamyon kum getirmemi istedi. - Yusuf Atılgan

Birleşik Kelimeler: kamyon faresi, kum kamyonu