YOĞALTICI Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

YOĞALTICI harflerini içeren 4 harfli 22 kelime bulunuyor. 4 harfli YOĞALTICI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AĞCI15, YAĞI14, IĞIL13, AĞIL12, AĞIT12, AĞLI12, OTAĞ12, ACYO10, LOCA8, AYIT7, AYLI7, AYOL7, OLAY7, YALI7, YATI7, ATIL5, ATLI5, ATOL5, ALTI5, ALTO5, LOTA5, OLTA5

ATIL (Kelime Kökeni: Arapça ʿāṭil)

[sıfat]

  • Tembel
  • İşsiz, aylak
  • Etkisiz, işe yaramaz

[fizik]

  • Süreduran

ATLI

[sıfat]

  • Atı olan

    Atlı araba ormanın içinden geçen ince bir yolda çıngırak sesleriyle uzaklaşıyor. - Adalet Ağaoğlu

[isim]

  • Ata binmiş kimse, süvari

    Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik - Yahya Kemal Beyatlı

[askerlik]

  • Binek atı kullanan (asker veya asker sınıfı)

    Biraz sonra da atlı jandarma yetişti. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • atlıya saat olmaz

Birleşik Kelimeler: atlıkarınca, atlı karınca, atlı spor

ATOL

[isim]

[denizcilik]

  • Mercan adası

ALTI

[isim]

  • Beşten sonra gelen sayının adı
  • Bu sayıyı gösteren 6 ve VI rakamlarının adı

[sıfat]

  • Beşten bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • altıdan yemek
  • altı karış beberuhi
  • altı okka etmek
  • altı olur, yedi olur, hep Allah'ın dediği olur

Birleşik Kelimeler: altıgen, Altıkardeş, altıparmak, altıpatlar, altı yol

ALTO (Kelime Kökeni: İtalyanca alto)

[isim]

[müzik]

  • Viyola
  • Kontralto

LOTA (Kelime Kökeni: Latince)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Tatlı sularda yaşayan, bir tür gelincik balığı (Lota vulgaris)

OLTA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Genellikle, bir olta takımının ava hazır bütünü
  • Balık avlamada kullanılan, ucuna çengelli iğne takılı, çoğunlukla naylon tellerden veya at kuyruğu kılından yapılmış iplik

    Oltanın ucuna bir şeyler takılmış olmalıydı. - Tarık Buğra

[mecaz]

  • Hile, düzen, oyun, yem

    Ankara'nın sorumluları bu oltanın yabancısı değillerdi. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • olta atmak
  • oltaya düşmek
  • oltaya gelmek
  • oltaya takılmak
  • oltaya vurmak
  • oltayı yutmak

Birleşik Kelimeler: olta balığı, olta iğnesi, olta takımı, el oltası

AYIT

[isim]

[bitki bilimi]

  • Mine çiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 metre boyunda bir ağaççık, hayıt (Vitex agnus-castus)

AYLI

[sıfat]

  • Üzerinde ay biçimi bulunan

    Üzerlerinde kırmızı aylı beyaz bayrakların sallandığı geniş çadırların önünde öteye beriye gidip gelen doktorlar dolaşıyor. - Nazım Hikmet

  • Ay ışığı olan, mehtaplı

    Gölün üstünde güneşin doğuşuna batışına, aylı gecelere doyum olmuyordu. - Necati Cumalı

[halk ağzında]

  • Gebe

AYOL

[ünlem]

[teklifsiz konuşmada]

  • Genellikle kadınların kullandığı bir seslenme sözü

    Ayol, bu kaçıncı duruş? - Reşat Nuri Güntekin

OLAY

[isim]

  • Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka

    O olaydan sonra bir daha yalnız kalmamıştık onunla. - Necati Cumalı

  • Önemli tarihsel olgu, fenomen

    Nötron bombası günümüzün olayıdır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • olay çıkarmak
  • olayın üstüne gitmek
  • olay yapmak
  • olay yaratmak

Birleşik Kelimeler: olay bilimi, gölge olay, sosyal olay, devinme olayı, şiddet olayı

YALI (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[denizcilik]

  • Sahil
  • Su kıyısında yapılmış büyük, görkemli ev

    Yalıda panjurları açık bir pencereye / Sarmaşıklar içinden bir merdiven dayalı - Enis Behiç Koryürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yalı kazığı gibi

Birleşik Kelimeler: yalı ağası, yalı boyu, yalı bülbülü, yalıçapkını, yalı uşağı, yalı yar

YATI

[isim]

  • Gidilen yerde geceyi geçirme

    Yatıya bekleriz.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yatıya kalmak

Birleşik Kelimeler: gece yatısı

LOCA (Kelime Kökeni: İtalyanca loggia)

[isim]

  • Tiyatro, sinema vb. eğlence yerlerinde veya parlamento salonlarında özel bölme

    Gittim, bir hışımla locanın kapısını açtım. - Nazım Hikmet

  • Masonluk bölümlerinden her biri

Birleşik Kelimeler: mason locası, şeref locası

ACYO (Kelime Kökeni: Fransızca agio)

[isim]

[ticaret]

  • Herhangi bir paranın gerçek değeriyle sürüm değeri arasında veya bir ticaret senedinin üzerinde yazılı miktar ile indirimden sonraki tutarı arasında doğan fark
  • Bir ticaret senedinin yenilenmesinde alınan komisyon
  • Bankaların senetli kredi işlemlerinde yaptıkları tahsilat