YORUMCULUK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

YORUMCULUK harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli YORUMCULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

OYUM9, UYUM9, KOYU8, KUYU8, OYUK8, UYKU8, UYUR8, OMUR7, UMUR7, ULUM7, KORU6, KURU6, KROM6, KULU6, OKUL6, OKUR6, OLUK6, OLUR6, RULO6, URUK6, KLOR5

KLOR (Kelime Kökeni: Fransızca chlore)

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 17, atom ağırlığı 35,5 olan, normal sıcaklıkta gaz durumunda bulunan, halojenlerden bir element (simgesi Cl)

Birleşik Kelimeler: klor hidrat, klor hidrik asit, klorölçer

KORU

[isim]

  • Bakımlı küçük orman

    Arkamda çam korularının parça parça neftîleştirdiği yeşil bir dağ. - Refik Halit Karay

KURU

[sıfat]

  • Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı

    Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. - Halide Edip Adıvar

  • Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan

    Kuru çöl. Kuru tepeler.

  • Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı

    Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar. - Refik Halit Karay

  • Canlılığını yitirmiş (bitki)

    Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum? - Halide Edip Adıvar

  • Salgısı olmayan

    Kuru öksürük. Kuru egzama.

  • Döşenmemiş, çıplak

    Salih Reis, dört kuru duvardan ibaret fukara kapısından gördüğü mavi denize baka baka ölmek istiyordu. - Halikarnas Balıkçısı

  • Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)

    Kuru çayla karın doyar mı?

[mecaz]

  • Etkisi ve sonucu olmayan

    Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler. - Ruşen Eşref Ünaydın

[mecaz]

  • Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem

[mecaz]

  • Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze

    Kuru, zevksiz bir hayat.

[mecaz]

  • Akıcı olmayan, duygudan yoksun

    Kuru bir anlatım.

[isim]

  • Kuru fasulye

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuru başına kalmak
  • kuruda kalmak
  • kuru gayret çarık eskitir
  • kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak
  • kuru laf karın doyurmaz
  • kurunun yanında yaş da yanar
  • kuru tahtada kalmak

Birleşik Kelimeler: kuru boya, kuru çay, kuru çayır, kuru çeşme, kuru dere, kuru duvar, kuru ekmek, kuru erik, kuru fasulye, kuru filtre, kuru gürültü, kuru hava, kuru iftira, kuru incir, kurukafa, kuru kafa, kuru kahve, kuru kalabalık, kuru kayısı, kuru kemik, kuru köfte, kuru kuruya, kuru kuyu, kuru laf, kuru meyve, kuru öksürük, kuru pasta, kuru pil, kuru sebze, kurusıkı, kuru soğan, kuru soğuk, kuru söz, kuru tarım, kuru temizleme, kuru üzüm, kuru yemiş, kuru yemişçi, kuru yük, kuru ziraat, kara kuru, tuzu kuru, karaca kuruca, tahtakuruları, armut kurusu, Beypazarı kurusu, dut kurusu, gülkurusu, gül kurusu, insan kurusu, kayısı kurusu, kız kurusu, piç kurusu, tahtakurusu, üzüm kurusu, yaprakkurusu

KROM (Kelime Kökeni: Fransızca chrome)

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 24, atom ağırlığı 52,01, yoğunluğu 6,92 olan, 1514 °C'de eriyen, ısıya dayanıklı, havada oksitlenmeyen bir element (simgesi Cr)

[sıfat]

  • Bu elementten yapılmış

    Krom kaplama.

KULU

[isim]

  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

OKUL

[isim]

  • Her türlü eğitim ve öğretimin toplu olarak yapıldığı yer, mektep

    Ayça okulla ilgili bir şeyler anlatıyor, yarım yamalak duyuyorum. - Ahmet Ümit

  • Bir okuldaki öğrenci ve görevlilerin bütünü

    Okul dağıldı.

  • Ekol

Ata Sözleri ve Deyimler

  • okuldan ayrılmak
  • okulu asmak (veya kırmak)

Birleşik Kelimeler: okul çocuğu, okul kaçağı, okul kooperatifi, okul öncesi, okul sonrası, okullar arası, etkin okul, ilkokul, kardeş okul, karma okul, ortaokul, özel okul, teknik okul, yüksekokul, anaokulu, halk okulu, harp okulu, hayat okulu, sanat okulu, şoför okulu, yatılı bölge okulu, yaz okulu

OKUR

[isim]

  • Okuyan kimse, okuyucu, kari

    Bu iki yazar, çok okuru olmanın tadını çıkarmasını da bilmişlerdir. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: okuryazar

OLUK

[isim]

  • Bir şeyin akmasına yarayan üst yanı açık boru

    Değirmen oluğu.

  • Yağmur sularını damların kenarlarına toplayıp akıtan yatay konumlu, genellikle çinko boru

    Oluklardan kol gibi buzlar sarkıyordu. - Tarık Buğra

  • Bir şeyin üzerinde oyulmuş yol

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oluk gibi akmak

Birleşik Kelimeler: oluk oluk

OLUR

[sıfat]

  • Olabilir

    Bu olur iş mi?

[isim]

  • Onay, tasdik, yapabilme izni

[edat]

  • “Evet” anlamında kullanılan bir kabul sözü

    Gazeteyi okur musun? -Olur.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • olur almak
  • olur ki
  • olur şey (veya iş) değil
  • oluruna bakmak
  • oluruna bırakmak
  • oluruyla yetinmek
  • olur vermek

Birleşik Kelimeler: olur olmaz

[isim]

  • Erzurum iline bağlı ilçelerden biri

RULO (Kelime Kökeni: Fransızca rouleau)

[isim]

  • Dürülerek boru biçimi verilmiş deri veya kâğıt tomar

    Duvarlardaki raflarda kurtların kemire kemire bitiremediği el yazmaları, parşömenler ve harita ruloları vardı. - İhsan Oktay Anar

  • Boya işlerinde kullanılan emici özelliğe sahip sünger veya sentetik silindir

[sıfat]

  • Silindir biçiminde, içine değişik malzeme konularak hazırlanmış (köfte, pasta, dondurma)

URUK

[isim]

[eskimiş]

  • Soy, sülale

OMUR

[isim]

[anatomi]

  • Omurgayı oluşturan kemiklerden her biri, fıkra

    Boyun omurları. Bel omurları. Sağrı omurları. Kuyruk omurları.

Birleşik Kelimeler: omurilik, yıldız omurlular

UMUR (Kelime Kökeni: Arapça umūr)

[isim]

  • Aldırış etme, önem verme

    Kim aldırır? Annesi umurumda mıydı benim? - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • umurumda değil
  • umurumun teki
  • umurunda olmamak

[isim]

[eskimiş]

  • İşler

    Artık siyaset ve hükûmet umurunu erbabına bırak! - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: umurgörmüş

ULUM (Kelime Kökeni: Arapça ʿulūm)

[isim]

[eskimiş]

  • Bilimler, ilimler

KOYU

[sıfat]

  • Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı

    Koyu pekmez. Koyu süt.

  • Rengi açık olmayan, daha belirgin olan, açık karşıtı

    Oturduğu yerden Boğaziçi'nin koyu mavi gecesinde bir balıkçı kayığı kayıp gidiyordu. - Halide Edip Adıvar

[bilişim]

  • Yazı karakterinin daha belirgin olarak yazılmış biçimi

[mecaz]

  • Aşırı (davranış, düşünce vb.)

    Daha eski zamanda koyu bir Türkçe taraftarıymış. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]

  • Derin, hararetli

    Koyu bir sohbet.

Birleşik Kelimeler: koyu gri, koyu kahverengi, koyu kır, koyu kırmızı, koyu koyu, koyu lacivert, koyu mavi, koyu pembe, koyu sarı, koyu yeşil