[-i]

• Yollama işini yaptırmak

  Yarın bizim hanımı çarşıya yollatır, aldırtırım gerekenleri. - Ayşe Kulin

[nesnesiz]

• Yollama işi yapılmak, gönderilmek

• Bir yere gitmeye başlamak, yürümek

  Arkadaşlarıyla buluştuğu pastaneye yollandı. - Sait Faik Abasıyanık

[-e]

[-i]

• Yoklama işini yaptırmak

[nesnesiz]

• Yoklama işine konu olmak

[nesnesiz]

• Yontma işi yapılmak veya yontma işine konu olmak

  Taşın nasıl yontulacağını gösterdin, unuttun mu? - Nazım Hikmet

[mecaz]

• İnsan kabalıktan, görgüsüzlükten kurtularak toplum törelerine göre davranır duruma gelmek

  Efendim, yontulmamış adamlar, hani dört yaşındaki çocuktan berbat... - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Yoksun olma durumu, mahrumluk, mahrumiyet

  Türlü yoksunluk içinde küflen küflen ve bir kere olsun ağzını açıp da bir yakınmada, bir sızlanmada bulunmaya cesaret edemez. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

• Yoksul olma durumu, yoksuzluk, variyetsizlik, sefillik, sefalet, fakirlik

  Yoksuldu biliyorum ama boyuna da yoksulluk sözü edilmez ya! - Orhan Veli Kanık

[mecaz]

• Verimsizlik, yetersizlik

Ata Sözleri ve Deyimler

• yoksulluk çekmek

[isim]

• Yorumlamak işi, tefsir

[isim]

• Yoldurtmak işi

[-e]

[-i]

• Yolma işini yaptırmak

[isim]

• Yadsıma

[-i]

• Yorulmasını sağlamak

[-i]

• Yorumunu yaptırmak, yorumlanmasını sağlamak

[isim]

[tarih]

• Kalelerdeki savaş araç ve gereçlerini bakımdan geçirmek için başşehirden gönderilen görevli

[askerlik]

• Künye defterine göre askerin bakımı ve denetimiyle görevli kimse

[isim]

• Yongalamak işi

[isim]

• Yorgalamak işi

[tıp]

• Ayak ve baldır kaslarının felcinden ileri gelen özel yürüyüş biçimi