YEŞİLHİSAR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

YEŞİLHİSAR harflerini içeren 5 harfli 40 kelime bulunuyor. 5 harfli YEŞİLHİSAR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

YAHŞİ14, EŞHAS13, ŞAHSİ13, HAŞİR12, SİYAH12, ŞERHA12, ŞEHLA12, ŞEHİR12, ALEYH11, HAYLİ11, HİLYE11, HELİS10, HİSAR10, HİSLİ10, HALİS10, HARİS10, İSHAL10, İŞYAR10, İHLAS10, SİLAH10, SİHİR10, SARİH10, SAHRE10, SAHİL10, YEŞİL10, HAİLE9, İHALE9, İLAHİ9, İLAHE9, RAHLE9, SİLİŞ9, SERİŞ9, SİYER8, SEYİR8, ŞAİRE8, RİYAL7, YERLİ7, İRSAL6, İSALE6, İLERİ5

İLERİ

[isim]

  • Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı
  • Bir şeyin ulaşılacak yönü

    Yolun ilerisi düz.

  • Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra

[sıfat]

  • Önde bulunan

    İleri karakol. İleri hat.

[sıfat]

  • Doğrusundan daha çok gösteren (saat)

    Saat beş dakika ileridir.

[sıfat]

[mecaz]

  • Benzerlerini geride bırakmış

    İleri fikirler.

[zarf]

  • Öne doğru, ileri doğru

    Masayı biraz ileri çekelim.

[ünlem]

  • `Amaca doğru durmadan yürü` anlamında kullanılan bir seslenme sözü

    Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri! - Atatürk

[spor]

  • Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ileri (veya ileriye) gitmek
  • ileri almak
  • ileri atılmak (veya çıkmak)
  • ileri geçmek
  • ileri gelmek
  • ileri götürmek
  • ilerisine gitmek
  • ileri sürmek
  • ileri varmak
  • ileriyi görmek

Birleşik Kelimeler: ileri gelen, ileri geri, ileri görüş, ileri gözetleyici, ileri karakol, ileri teknoloji, ileri uç, ileri vites

İRSAL (Kelime Kökeni: Arapça irsāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Gönderme

İSALE (Kelime Kökeni: Arapça isāle)

[isim]

[eskimiş]

  • Akıtma

RİYAL (Kelime Kökeni: İspanyolca real)

[isim]

  • Pesetanın dörtte biri değerinde İspanyol parası
  • İran, Katar, Suudi Arabistan, Umman ve Yemen'de kullanılan para birimi

YERLİ

[sıfat]

  • Taşınamayan, başka yere götürülemeyen

    Yerli dolap. Yerli sedir.

  • Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan

    Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Belli bir bölgede yetişen, otokton

    Yerli muz. Yerli meyve.

  • Bir yerin ilk sakini olan, otokton
  • Oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan

    Daha önceki gidişinde kendini yerli halka sevdirmişti. - Eflâtun Cem Güney

  • Amerika, Avustralya ve Afrika'nın uygarlıktan uzak, ilkel biçimde yaşayan kimi halklarına verilen ad

Birleşik Kelimeler: yerli dolap, yerli malı, yerli yerinde, yerli yerine, yerli yersiz, baba yerli

SİYER (Kelime Kökeni: Arapça siyer)

[isim]

[eskimiş]

  • Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap

SEYİR (Kelime Kökeni: Arapça seyr)

[isim]

  • Gidiş, yürüyüş, ilerleyiş

    Yaşayacak fazla zamanları olmayan bazı dâhiler, olgunluklarını hayatın normal seyrinden çok evvel tamamlamış oluyorlar. - Asaf Halet Çelebi

  • Kara taşıtlarının belli bir güzergâhta ilerlemesi

[denizcilik]

  • Özellikle gemilerin belli bir rotayı takip ederek yolculuk etmesi
  • Bir yerden başka bir yere gitmek için yola çıkma
  • Eğlenmek için bakma, hoşlanarak bakma, temaşa

    Tevfik, orta oyununa çıkınca seyrine en sık gidenlerden birisi Selim Paşa'nın karısı oldu. - Halide Edip Adıvar

  • Bakıp eğlenecek şey, eğlendirici durum

    Bundan âlâ seyri nerede bulacak garipler? - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • seyre çıkmak
  • seyre dalmak

Birleşik Kelimeler: seyredilmek, seyretmek, seyreylemek, seyrüsefer, kıyı seyri, sahil seyri

ŞAİRE (Kelime Kökeni: Arapça şāʿire)

[isim]

[eskimiş]

  • Kadın şair

HAİLE (Kelime Kökeni: Arapça hāʾile)

[isim]

[eskimiş]

  • Çok acıklı olay

    Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile - Faruk Nafiz Çamlıbel

[edebiyat]

  • Manzum biçimde yazılmış trajedi

İHALE (Kelime Kökeni: Arapça iḥāle)

[isim]

[ticaret]

  • İş, mal vb.ni birçok istekli arasından en uygun şartlarla kabul edene verme, eksiltme veya artırma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ihale etmek
  • ihaleye çıkarılmak

İLAHÎ (Kelime Kökeni: Arapça ilāhī)

[ünlem]

  • Ey Allah'ım

    Ruhumun senden İlahi, şudur ancak emeli / Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli - Mehmet Akif Ersoy

[ünlem]

  • `Bu ne hâl, ne tuhaf` gibi şaşma, sitem bildiren bir söz

    İlahi Eda abla! Güzele bakmanın sevap olduğunu bilmez misin sen? - Necati Cumalı

[isim]

[müzik]

[edebiyat]

  • Tanrı'yı övmek, ona dua etmek için yazılıp makamla okunan nazım

    Bütün gün genç kızlar ilahiler söylemişlerdi. - Çetin Altan

[sıfat]

[din bilgisi]

  • Tanrı ile ilgili olan, Tanrı'ya özgü olan, tanrısal, lahuti

    Bakınız ki yalnız Allah'tan olan ve ilahi olan ümidiniz ölmesin! - Ruşen Eşref Ünaydın

[mecaz]

  • Çok güzel, mükemmel

    Minarecilikte biz gerçekten ilahi bir hüner göstermişizdir. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: takdiriilahi

İLAHE (Kelime Kökeni: Arapça ilāhe)

[isim]

  • Tanrıça

RAHLE (Kelime Kökeni: Arapça raḥle)

[isim]

  • Üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen alçak, küçük masa

    İlk defa yeni usul bir rahleye oturtuldum. - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: rahleitedris

SİLİŞ

[isim]

  • Silme işi

SERİŞ

[isim]

  • Serme işi