Yeti ile Başlayan Kelimeler

YETİ ile başlayan 28 kelime bulunuyor. Başında YETİ olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yeti kelimesinin anlamı nedir? İçinde yeti olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

YETİŞTİRİCİLİK22

13 Harfli Kelimeler

YETİŞTİRİLMEK19

12 Harfli Kelimeler

YETİŞTİRİLME18

11 Harfli Kelimeler

YETİŞMİŞLİK20, YETİŞTİRİCİ19, YETİŞTİRMEK17, YETİNGENLİK17, YETİŞKİNLİK16

10 Harfli Kelimeler

YETİŞİLMEK16, YETİŞTİRİM16, YETİŞTİRME16

9 Harfli Kelimeler

YETİMHANE16, YETİŞİLME15

8 Harfli Kelimeler

YETİŞMİŞ17, YETİŞMEK14, YETİNGEN14, YETİŞKİN13, YETİRMEK11, YETİNMEK11, YETİMLİK11

7 Harfli Kelimeler

YETİŞME13, YETİŞİM13, YETİŞEK12, YETİRME10, YETİNME10

5 Harfli Kelimeler

YETİM8, YETİK7

4 Harfli Kelimeler

YETİ6

YETİ

[isim]

[felsefe]

  • İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, kuvve, meleke

    Aklımız fikrimiz hep insanda, yetilerimizi var gücümüzle çoğaltıp onun rahatlığına çalışıyoruz. - Azra Erhat

[ruh bilimi]

  • Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke

YETİK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Yetişmiş, erişmiş, büyümüş
  • Bilgili, olgun (kimse)

Birleşik Kelimeler: aklı yetik

YETİM (Kelime Kökeni: Arapça yetīm)

[sıfat]

  • Babası ölmüş olan (çocuk), babasız

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yetimi okşamışlar, vay sırtım demiş

Birleşik Kelimeler: yetimhane

YETİRME

[isim]

  • Yetirmek işi

YETİNME

[isim]

  • Yetinmek durumu, kanaat, iktifa

    Bakmakla yetinmenin gerçek ilerlemeye yani içteki aydınlanmaya engel teşkil ettiğini bir kavrayabilsek! - İsmet Özel

YETİRMEK

[-e]

[-i]

[halk ağzında]

  • Bitirmek, tamamlamak
  • Besleyip büyütmek, yetiştirmek
  • Yetiştirmek, idare etmek

    Parayı yetirmek.

YETİNMEK

[-le]

  • Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek

    İki taraf, herhangi bir önemli meseleye dokunulacağı zaman, muhalefet şerhleriyle yetiniyorlardı. - Ali Naci Karacan

YETİMLİK

[isim]

  • Yetim olma durumu, babasızlık

    Eşyam mektebe geldiği andan itibaren artık hayata benim için ebedî yalnızlık, ebedî yetimlik ikinci defa tahakkuk etmiş oluyordu. - Etem İzzet Benice

YETİŞEK

[isim]

  • Yetişme durumu, eğitim

[eğitim bilimi]

  • Program

YETİŞKİN

[sıfat]

  • Yetişmiş, olgunlaşmış
  • Evlenme çağına gelmiş (kimse)

[ruh bilimi]

  • Beden, ruh ve duygu bakımlarından olgunluğa erişmiş olan (kimse)

[ruh bilimi]

  • Gelişimin herhangi bir yönünde veya tümünde duraklama düzeyine erişmiş olan

[isim]

  • Kanunların belirttiği belli bir yaşı aşmış, toplumsal sorumluluklarını bilme durumunda olan genç

Birleşik Kelimeler: yetişkin eğitimi

YETİŞME

[isim]

  • Yetişmek işi

    Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır. - İbrahim Alâeddin Gövsa

YETİŞİM

[isim]

[eğitim bilimi]

  • Öğretmen olabilmek için alınan mesleki eğitim derslerinin bütünü, formasyon

    Yetişimi güçlü bir genç.

Birleşik Kelimeler: art yetişim

YETİŞMEK

[-e]

  • Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak

    Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti. - Ömer Seyfettin

  • Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak

    Bu giysi yarına yetişmeli.

  • Vaktinde varmak, vaktinde bulunmak

    Öteki tünelle gelseler de vapura yetişeceklerini bilirlerdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Bir işe başlamış olanlara veya gidenlere sonradan katılmak

    Kadınlar, derme çatma ayakkabılarıyla onlara zor yetişebiliyorlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Değmek, uzanıp dokunabilmek

    Ben o dala yetişemem. Bu ip kuyunun dibine yetişmez.

  • Vakit bulmak, yapabilmek

    Ben bu kadar işe yetişemem.

[nesnesiz]

  • Yetmek, yeter olmak, kâfi gelmek

    Bu para yetişir. Bu yemek hepimize yetişir.

  • Bir zamanda yaşamış olmak, bir zamanı veya kimseyi görmüş olmak

    Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm. - Peyami Safa

[nesnesiz]

  • Üremek, büyümek, olmak

    Şu Marmara kıyılarında o sene bol meyve yetişmişti. - Sait Faik Abasıyanık

[-de]

  • Eğitim görmüş olmak, öğrenmek, gelişmek

    Akşam gazetesi, yurt aydınlarıyla konuşarak bizde niçin yazar yetişmediğinin sebeplerini araştırdı. - Orhan Veli Kanık

  • İş görebilecek yaşa gelmek, büyümek
  • Yardım etmek, yardımına koşmak

    Tam o sırada talih imdadıma yetişti. - Refik Halit Karay

[mecaz]

  • Ortaya çıkmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yetiş! (veya yetişin!)
  • yetişmeyesi!

YETİNGEN

[sıfat]

  • Kanaatkâr

YETİŞİLME

[isim]

  • Yetişilmek işi