YETERSİZ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

YETERSİZ harflerini içeren 4 harfli 22 kelime bulunuyor. 4 harfli YETERSİZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yetersiz ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Yetersiz olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

SEZİ8, RİZE7, REZE7, YEİS7, EYER6, REYE6, YETİ6, ESİR5, ESER5, ESRE5, REİS5, REST5, SİTE5, STER5, SERT5, SERİ5, SERE5, TERS5, ERTE4, ETER4, TİRE4, TERE4

ETER (Kelime Kökeni: Fransızca éther)

[isim]

[kimya]

  • Oksijenli asitlerin alkollerle birleşmesinden oluşan sıvılar
  • Hekimlikte kullanılan, çok uçucu, renksiz ve kendine özgü kokusu olan bir sıvı, lokman ruhu
  • Bir tür organik yağ çözücü

TİRE

[isim]

  • Dikişte kullanılan pamuk ipliği

    Parmak uçlarında ince ince delik çorapları renkli tire ile iliştiriyordu. - Mahmut Yesari

[sıfat]

  • Pamuk ipliğinden yapılmış

[isim]

  • Kısa çizgi
  • Uzun çizgi

[isim]

  • İzmir iline bağlı ilçelerden biri

TERE (Kelime Kökeni: Farsça tere)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki (Lepidium sativum)

Birleşik Kelimeler: çayır teresi, su teresi, yaban teresi

ESİR (Kelime Kökeni: Arapça esīr)

[isim]

  • Tutsak

    Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı. - İhsan Oktay Anar

  • Köle

[mecaz]

  • Bir düşünceye veya bir kimseye körü körüne bağlı olan kimse

    Onun güzelliğinin esiri oldular.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esir almak
  • esir düşmek
  • esir etmek
  • esir olmak
  • esir yatmak

Birleşik Kelimeler: esir almaca, esir kampı, esir pazarı

[isim]

[fizik]

  • Atomlar arasındaki boşluğu ve bütün evreni doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz
  • Hava

ESER (Kelime Kökeni: Arapça es̱er)

[isim]

  • Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt

    Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Yayın, kitap, yapıt

    Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak. - Halit Ziya Uşaklıgil

  • İz, işaret, im

    Yüzünde biraz önceki elemden, kızgınlıktan, çaresizlikten eser yoktu. - Ayşe Kulin

  • Soyut kavramlarda belirti

    Acaba, bir yolunu bulup bir talih eseri olarak gidemez miydik? - Azra Erhat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eser kalmamak

Birleşik Kelimeler: eser miktarda, esericedit, başeser, edebî eser, neveser, şaheser, tarihî eser, yazma eser, sanat eseri, saz eseri, tesadüf eseri, eski eserler

ESRE

[isim]

  • Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre

REİS (Kelime Kökeni: Arapça reʾīs)

[isim]

  • Başkan
  • Lider

    Haydutların reisiyle anlaşıp üç adamını bir ay süreyle kiraladı. - İhsan Oktay Anar

[denizcilik]

  • Küçük tekne kaptanı

    Üzgün gözlerle düşman reisine baktı. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: reis bey, reis efendi, reisülküttap, semtürreis, aile reisi, belediye reisi, ceza reisi, cumhur reisi, eyyam reisi, liman reisi

REST (Kelime Kökeni: Fransızca reste)

[isim]

  • Pokerde, bir oyuncunun önündeki paranın tümü

[mecaz]

  • Karşı çıkış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rest çekmek
  • resti görmek

SİTE (Kelime Kökeni: Fransızca cité)

[isim]

  • Genellikle belli meslek adamları için yapılmış veya belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu, iş merkezi

[eskimiş]

  • Şehir
  • Kentlerde, belirli bir merkezden yönetilen, genellikle güvenliği sağlanmış toplu yerleşim merkezi

[tarih]

  • İlk Çağda kendi yasalarıyla yönetilen bir veya birkaç kentten oluşan devlet

[bilişim]

  • Kişi veya kuruluşların genel ağda oluşturduğu değişik konulardaki bilgilendirici veya eğlendirici sayfalar

Birleşik Kelimeler: kültür sitesi, sanayi sitesi

STER (Kelime Kökeni: Fransızca stère)

[isim]

  • Yığın durumundaki yakacak odun için kullanılan, bir metreküpe eşit hacim ölçüsü birimi

SERT (Kelime Kökeni: Farsça serd)

[sıfat]

  • Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı

    Sert tahta.

  • Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen

    Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor. - Tarık Buğra

  • Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı

    Sert iklim. Sert hava.

  • Güçlü kuvvetli

    Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi. - Memduh Şevket Esendal

  • Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı

    Sert şarap. Sert tütün.

  • Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan

    Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı. - Memduh Şevket Esendal

  • Gönül kırıcı, katı, ters

[zarf]

  • Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde

    Ben de ona bile bile sert çıkıştım. - Ahmet Kabaklı

[mecaz]

  • Hırçın, öfkeli, hiddetli

    Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Titizlikle uygulanan, sıkı

    Sert bir yönetim.

[dil bilgisi]

  • Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, ötümsüz, tonsuz, sedasız

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sert çıkmak

Birleşik Kelimeler: sert buğday, sert damak, sert doku, sert su, sert tabaka, sert ünsüz, sert zar, tatlı sert

SERİ (Kelime Kökeni: Fransızca série)

[isim]

  • Herhangi bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi

    Bu, seri hâlinde yazılmış bir yazı değildir. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: seri imalat, seri katil, seri üretim

[sıfat]

  • Hızlı

    Nazik ve oynak tavırlar, seri kelimelerle sözüne devam etti. - Reşat Nuri Güntekin

[zarf]

  • Hızlı bir biçimde

    Seri konuşuyor.

SERE

[isim]

[halk ağzında]

  • Açık duran başparmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık, sele

TERS

[sıfat]

  • Gerekli olan duruma karşıt, zıt

[isim]

  • Bir şeyin içe gelen yanı, arkası

    Elinin tersiyle küçük bir tokat vurmuştu. - Çetin Altan

[isim]

  • Kesici bir aletin kesmeyen yanı

    Kollarına bıçağın tersiyle birkaç tane vurmuşlar. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz

    Ters sözlerinle, fazilet iddialarınla beni hırpalama. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]

  • Gönül ve cesaret kırıcı, huysuz, sert

    Ters adamın işi de ters gider. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

[mecaz]

  • Bir şeyin aksi, karşıtı

    Anlattığının tersi anlaşılınca utandı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ters anlamak
  • ters düşmek
  • ters gitmek
  • tersi dönmek
  • tersinden okumak
  • tersine çevirmek
  • tersine dönmek
  • tersine gitmek
  • ters tarafından kalkmak

Birleşik Kelimeler: ters açı, ters baskı, tersbeşik, ters düz, ters evirme, ters pers, ters ters, ters yüz, şeytantersi

[isim]

  • Hayvan pisliği

EYER

[isim]

  • Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarayan nesne

    Gözlerini eyerin kuburluklarıyla atın doru boynunda hasıl olan gölgeli çizgiye dikmişti. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eyer boşaltmak
  • eyere de gelir semere de
  • eyeri boş kalmak
  • eyer kapatmak (veya kapamak)
  • eyer vurmak

Birleşik Kelimeler: eyer kaltağı, eyer kaşı