YEMEKHANE Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler
YEMEKHANE harflerini içeren 3 harfli 23 kelime bulunuyor. 3 harfli YEMEKHANE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
HEY9,
EKE
- Büyük, yetişkin, yaşlı, kart
- Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk
KAN
-
Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı
Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı. - Ömer Seyfettin
-
Soy
O da benim kanımdan.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kan (veya kanı) başına çıkmak (veya sıçramak veya toplanmak)
- kana boyamak (veya bulamak veya bulatmak)
- kan ağlamak
- kan akıtmak
- kan akmak
- kan alacak damarı bilmek
- kan almak
- kana susamak
- kan beynine sıçramak (veya çıkmak)
- kan boğmak
- kan çanağı gibi
- kan çekmek
- kan çıkmak
- kan dere gibi akmak
- kan dökmek
- kan gelmek
- kan gitmek
- kan gövdeyi götürmek
- kan gütmek
- kanı donmak (veya çekilmek)
- kanı ısınmak
- kanı içine akmak
- kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar
- kanı kaynamak
- kanı kaynamak
- kanı kurumak
- kanına dokunmak
- kanına ekmek doğramak
- kanına girmek
- kanına işlemek
- kanına susamak
- kanını emmek
- kanını içine akıtmak
- kanını kaynatmak
- kanını kurutmak
- kanını yerde koymak
- kanı sulanmak
- kanı temizlenmek
- kanıyla ödemek
- kan istemek
- kan kaybetmek
- kan kusturmak
- kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek
- kan olmak
- kan olmak
- kan oturmak
- kan revan içinde
- kan revan içinde kalmak
- kan tere batmak
- kan ter içinde
- kan ter içinde kalmak
- kan tutmak
- kan vermek
- kan yürümek
Birleşik Kelimeler: kan akçesi, kan aktarımı, kan ayaklı, kan bağı, kan bankası, kan basıncı, kan bilimi, kan çıbanı, kandamlası, kan davası, kan doku, kan dolaşımı, kan gazı, kan grubu, kan kanseri, kan kardeşi, kankırmızı, kan kırmızı, kankızıl, kankurutan, kan nakli, kan otu, kan pahası, kan parası, kan plazması, kan portakalı, kan pulcuğu, kan serumu, kan şekeri, kan taşı, kan unu, kan uyuşmazlığı, kan zehirlenmesi, kana kan, kanı ayaklı, kanı bozuk, kanı sıcak, ak kan, kirli kan, safkan, tazekan, temiz kan, kardeşkanı, tavşankanı
KAM
- Şaman
- Zevk, mutluluk, tat
Ata Sözleri ve Deyimler
- kâm almak
KEM (Kelime Kökeni: Farsça kem)
- Kötü, fena (göz, söz vb.)
-
Noksan, eksik
Kem akçe.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kem söz, kalp (veya kem) akçe sahibinindir
Birleşik Kelimeler: kem göz
MEN (Kelime Kökeni: Arapça menʿ)
- Yasaklama
- Engel olma
Birleşik Kelimeler: menedilmek, menetmek, menolunmak
NEM (Kelime Kökeni: Farsça nem)
- Havada bulunan su buharı
- Hafif ıslaklık, rutubet
Birleşik Kelimeler: nemçeker, nemdenetir, nemölçer, neme yönelim, bağıl nem, mutlak nem, salt nem, ağaç nemi
NAM (Kelime Kökeni: Farsça nām)
-
Ad (I)
Çemberlitaş'ta bir kahvede sizin namınıza bir mektup varmış. - Peyami Safa
- Ün
Ata Sözleri ve Deyimler
- nam almak
- namı nişanı kalmamak
- nam kazanmak
- nam salmak
- nam vermek
Birleşik Kelimeler: bednam, namıdiğer
AYN (Kelime Kökeni: Arapça ʿayn)
- Göz
Birleşik Kelimeler: aynısefa
KAY
- Yağmur, yaz yağmuru
- Kusma
NEY (Kelime Kökeni: Farsça ney)
-
Klasik Türk müziğinde ve özellikle tekke müziğinde yer alan, kaval biçiminde, yanık sesli, kamıştan yapılmış, üflemeli bir çalgı
Bu ücra ve metruk sarayda yalnız arada sırada bir Türk gencinin neyi işitiliyor. - Yahya Kemal Beyatlı
Ata Sözleri ve Deyimler
- ney üflemek (veya üfürmek)
YEN
-
Giysi kolu
Yalnız ellerini yıkadı, kuruladı, yenlerini indirdi. - Ömer Seyfettin
- Yılanyastığıgiller, muzgiller vb. bitki familyalarında, çiçeklerin üzerinde bir örtü gibi duran ve çoğu renkli olan bir çiçek yaprağı
- Japonya para birimi
YEK (Kelime Kökeni: Farsça yek)
- Bir, tek
Birleşik Kelimeler: yekdiğeri, yeknesak, yekpare, yekvücut, ciharıyek, düyek, hepyek, pencüyek, şeşyek, yeke yek
YAN
-
Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil
Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı. - Memduh Şevket Esendal
-
Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet
Yaşlı garson yanımıza geldi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Yer
- Üst
-
Birlikte, beraberinde olma
Bir ara acıkıp yanlarında getirdikleri ekmek peyniri yediler. - Necati Cumalı
- Üstte, altta, arkada veya önde olmayan
-
İkinci derece olan
Çoğu kez yan uğraş olarak oyuncular filmcilikle uğraşıyordu. - Metin And
-
Tali
Siyasi partiler kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri şekilde ayrıcalık yaratan yan kuruluşlar meydana getiremezler. - Anayasa
- Bir tarafa yönelerek
- İstekleri karşıt olan iki kişiden veya topluluktan biri
- Savaş düzenindeki ordunun iki kanadından her biri
- Bir denklemde `=` işaretiyle ayrılmış olan iki anlatımdan her biri
- Futbol veya hentbolda, topun, alanın yan çizgileri dışına çıkması, taç (II)
Ata Sözleri ve Deyimler
- -den yana
- -den yana çıkmak
- -den yana olmak
- yan bakmak
- yan basmak
- yan çizmek
- yan gelip oturmak (veya yatmak)
- yan gelmek
- yan gözle bakmak
- yanına almak
- yanına bırakmamak (veya koymamak)
- yanına kalmak
- yanına kâr kalmak
- yanına salavatla varılmaz
- yanına salavatla yaklaşılmak
- yanına yaklaştırmamak
- yanından bile geçmemiş
- yanında olmak
- yan pala Zeydün
- yan tutmak
- yan yatmak
Birleşik Kelimeler: yan atışı, yan bakış, yan cümle, yan çizgisi, yan dal, yan etki, yan flüt, yan hakem, yan kabağı, yan kâğıdı, yankesici, yan ödeme, yan sanayi, yan tesir, yantutmaz, yan tümce, yan ürün, yan yan, yan yana, yan yargıcı, yan yol, yan yüzergiller, yanı başı, yanıkara, bir yana, bir yanda, bir yandan, öte yandan, alt yanı
YAK (Kelime Kökeni: Tibetçe)
- Tibet'te, Asya'nın bazı yörelerinde yabani veya evcil olarak yaşayan, kılları uzun bir tür öküz, Tibet öküzü, Tibet sığırı (Bos grunniens)
MEY (Kelime Kökeni: Farsça mey)
- Şarap
Birleşik Kelimeler: meyhane
- Türk halk müziğinde kullanılan, ağzı yassı bir zurna türü