YELTENİŞ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

YELTENİŞ harflerini içeren 4 harfli 22 kelime bulunuyor. 4 harfli YELTENİŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

EŞEY9, EŞİT7, EŞLİ7, İŞTE7, NEŞE7, ŞİLE7, ŞİLT7, ŞENİ7, NİYE6, YENİ6, YETİ6, YİNE6, YELE6, ETEN4, ETİL4, ETLİ4, ENLİ4, ELTİ4, ELİT4, LİET4, NİTE4, TEİN4

ETEN

[isim]

[halk ağzında]

  • Etene
  • Yemişlerin yenilen bölümü

ETİL (Kelime Kökeni: Fransızca éthyle)

[isim]

[kimya]

  • Organik birleşiklerin birleşimine giren karbon ve hidrojen atomları grubu

    Etil klorür.

Birleşik Kelimeler: etil alkol

ETLİ

[sıfat]

  • İçinde et bulunan
  • Eti çok olan

    Etli koyun.

  • Dolgun, kalın

    Aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Yenecek kısmı çok olan (meyve)

    Etli, lezzetli bir zeytin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etliye sütlüye karışmamak

Birleşik Kelimeler: etli bitki, etli butlu, etli canlı, etli ekmek, etli meyve, etli pide

ENLİ

[sıfat]

  • Eni büyük olan, geniş

    Kenarları gençliğinde işlediği enli dantellerle çevrili patiska örtülü minderlerde oturuyordu. - Cahit Uçuk

ELTİ

[isim]

  • Kadına göre kocasının erkek kardeşlerinin eşlerinden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elti eltiden kaçar, görümceler bayrak açar
  • elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz

Birleşik Kelimeler: eltieltiyeküstü

ELİT (Kelime Kökeni: Fransızca élite)

[sıfat]

  • Seçkin

LİET (Kelime Kökeni: Almanca Lied)

[isim]

[müzik]

  • Şarkı

NİTE

[zarf]

[eskimiş]

  • Nasıl, niçin

TEİN (Kelime Kökeni: Fransızca théine)

[isim]

  • Çayda bulunan ve kafein niteliğinde olan etkili madde

NİYE

[zarf]

  • Niçin, neden

    Böyle hiddetlenecektin, niye razı oldun? - Ahmet Kabaklı

YENİ

[sıfat]

  • Kullanılmamış veya az kullanılmış olan, eski karşıtı

    Yeni giysi. Yeni ayakkabı.

  • Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan

    Yeni haber. Yeni moda.

  • En son edinilen

    Yeni eve taşındık.

  • İşe henüz başlamış

    Yeni öğrenci. Yeni asker.

  • O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan

    Yeni bir buluş. Yeni bir düşünce.

  • Tanınmayan, bilinmeyen

    Yeni imzalara rastlıyoruz.

  • Daha öncekilerden farklı olan

    Yeni ihtiyaçlarımız var.

  • Eskisinin yerine gelen

    Yeni vali çok çalışkanmış.

[zarf]

  • Biraz önce, çok zaman geçmeden

    Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı. - Çetin Altan

Birleşik Kelimeler: yeni ay, yenibahar, yeni baştan, Yeni Çağ, yeniçeri, yeni dalga, yenidoğan, yenidünya, Yeni Dünya, yeni Eflatuncu, yeni eleştirici, yeni gerçekçi, yeni gümüş, yeni izlenimci, yeni sene, yeni Türk harfleri, yeni yazı, yeni yeni, yeni yetme, yeni yıl

YETİ

[isim]

[felsefe]

  • İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, kuvve, meleke

    Aklımız fikrimiz hep insanda, yetilerimizi var gücümüzle çoğaltıp onun rahatlığına çalışıyoruz. - Azra Erhat

[ruh bilimi]

  • Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke

YİNE

[zarf]

  • Yeniden, bir daha, tekrar, gene

    Yine beni unuttu, ağaçlıklar arasına yürüdü. - Ahmet Kabaklı

  • Öyle de olsa, öyle olmasına karşılık
  • Buna rağmen, bununla birlikte

    Kocası için saçını süpürge etti yine de yaranamadı. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

YELE

[isim]

  • At, aslan vb. hayvanların ensesinde veya boynunda bulunan uzun kıllar

    Ben, yelesi yelde dalgalanan, sağrısı köpüklü kır atıma bineceğim. - Nazım Hikmet

  • Balıklarda sırt yüzgeci

EŞİT

[sıfat]

  • Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi

    Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler. - Salâh Birsel

  • Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse)

    Herkes ... kanun önünde eşittir. - Anayasa

Birleşik Kelimeler: eşit çenetli