YAĞMURÖLÇER Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

YAĞMURÖLÇER harflerini içeren 4 harfli 29 kelime bulunuyor. 4 harfli YAĞMURÖLÇER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÖĞLE17, ÖYLE12, UĞRA12, YÖRE12, ÖRME11, ÖLME11, RÖLE10, MURÇ9, UÇMA9, MALÇ8, UYMA8, UÇAR8, ULAÇ8, YUMA8, ÇARE7, EMAY7, URAY7, RUAM6, UMRE6, ULAM6, UMAR6, ALEM5, AMEL5, ELMA5, LAME5, MERA5, MEAL5, MALE5, URLA5

ÂLEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿālem)

[isim]

[gök bilimi]

  • Evren
  • Dünya, cihan

    İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı

  • Aynı konu ile ilgili kimseler
  • Bu kimselerin uğraşlarının bütünü

    Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Belli bir grupraki canlıların bütünü

    Hayvanlar âlemi.

  • Durum ve şartlar

    Evlilik âlemi.

[zamir]

  • Herkes, başkaları

    Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.

  • Ortam, çevre

    Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar

  • Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
  • Farklı davranış içinde bulunan kimse

[mecaz]

  • Eğlence

    O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • âleme verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı
  • âlemin ağzı torba değil ki büzesin
  • âlemi var mı?
  • âlem yapmak

Birleşik Kelimeler: bir âlem, cümle âlem, devriâlem, dış âlem, dünya âlem, el âlem, harcıâlem, ibretiâlem, içki âlemi, kibarlar âlemi, masal âlemi, oturak âlemi, rakı âlemi

[isim]

  • Bayrak
  • Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça

[mecaz]

  • Simge

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alem olmak

AMEL (Kelime Kökeni: Arapça ʿamel)

[isim]

  • Yapılan iş, edim, fiil

[din bilgisi]

  • Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları

[mecaz]

  • İshal

Birleşik Kelimeler: aksülamel

ELMA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Gülgillerden, çiçekleri pembe veya beyaz bir ağaç (Pirus malus)
  • Bu ağacın kabuğu parlak, sert, kırmızı, sarı ve yeşil renkte, kokusu hoş, tadı ekşi veya tatlı, dokusu gevrek, ufak çekirdekli meyvesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elma da alma da demesini biliriz
  • elma gibi
  • elmanın dibi göl, armudun dibi yol
  • elmayı çayıra, armudu bayıra

Birleşik Kelimeler: elmabaş, elma çayı, elma hoşafı, elma kompostosu, elma sirkesi, elma suyu, elma şarabı, elma şekeri, elma şurubu, elma yanaklı, acı elma, çürük elma, ekşi elma, Kızılelma, âdemelması, Amasya elması, Amerikan elması, dağ elması, deveelması, ferik elması, fil elması, Japon elması, kabak elması, kiraz elması, misket elması, pamuk elması, şeytan elması, yer elması

LAME (Kelime Kökeni: Fransızca lamé)

[isim]

  • Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri

[sıfat]

  • Böyle bir kumaş veya deriden yapılan

    Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı. - Cahit Uçuk

MERA (Kelime Kökeni: Arapça merʿā)

[isim]

[coğrafya]

  • Otlak

    Yağmurun altında çobanıyla beraber meraya çıktı, birdenbire şaşırdı. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: mera bitkileri, mutlak mera, besi merası, dağ merası

MEAL (Kelime Kökeni: Arapça meʾāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Anlam, kavram, mefhum

    Her cepheden tek mealde bir telgraf geliyor. - Aka Gündüz

  • Ortaya çıkan şey, sonuç, netice

URLA

[isim]

  • İzmir iline bağlı ilçelerden biri

RUAM (Kelime Kökeni: Arapça ruʿām)

[isim]

[eskimiş]

[hayvan bilimi]

  • Sakağı

UMRE (Kelime Kökeni: Arapça ʿumre)

[isim]

  • Hac mevsimi dışında Kâbe'yi ve Mekke'nin öbür kutsal yerlerini ziyaret etme

ULAM

[isim]

  • Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tümü, makule, kategori

    İnsan üstüne düşünenlerin hepsi, her iki ulamda da yetkinliğe az rastlandığı görüşünde birleşirler. - Azra Erhat

[felsefe]

[mantık]

  • Nesnel gerçekliğin ve bilginin en genel ve temel özelliklerini, ilişkilerini yansıtan temel kavramların her biri, nicelik, nitelik, bağıntı, makule, kategori

Birleşik Kelimeler: ulam ulam

UMAR

[isim]

  • Çare

ÇARE (Kelime Kökeni: Farsça çāre)

[isim]

  • Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu

    Teklif ettiği çare ise şiddetli ve semereli bir tedbir olmaktan çok uzaktı. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Tedavi yolu, deva

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çaresine bakmak

Birleşik Kelimeler: hal çaresi

EMAY (Kelime Kökeni: Fransızca émail)

[isim]

  • Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila

URAY

[isim]

[eskimiş]

  • Belediye

MALÇ

[isim]

  • Toprak ve rutubet muhafazası amaçları ile çayır ve mera üzerine bırakılan veya başka yerlerden getirilip serpilen her türlü bitki artığı