YAZIHANE ile Oluşan Kelimeler (YAZIHANE Kelime Türetme)

YAZIHANE harflerinden oluşan 57 kelime bulunuyor. YAZIHANE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yazıhane kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

YAZIHANE18

7 Harfli Kelimeler

YAZIHAN17

5 Harfli Kelimeler

HAYIZ15, HAZAN12, HAZNE12, HAYIN12, HANAY11, HANYA11, YAZIN11, AYNAZ10

4 Harfli Kelimeler

HAZA11, HAYA10, YAZI10, AYAZ9, ANIZ8, HANE8, AYIN7, AYNI7, EZAN7, AYNA6, AYAN6

3 Harfli Kelimeler

HIZ11, ZIH11, HAZ10, HEY9, HAY9, YAZ8, AHA7, AZI7, HAN7, AYI6, AZA6, EZA6, NAZ6, ZEN6, ZAN6, AYA5, AYN5, NEY5, YEN5, YAN5
Tümünü Gör

2 Harfli Kelimeler

IH7, AH6, EH6, HA6, HE6, AZ5, ZE5, AY4, EY4, YA4, YE4, AN2, EN2, NE2

AN (Kelime Kökeni: Arapça ān)

[isim]

  • Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası, lahza, dakika

    Zira göçebelerin hayatı her an yardımlaşmalarını gerektirir. - Cemil Meriç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anı anına uymamak
  • an meselesi

Birleşik Kelimeler: anbean, bir an, eş anlı

[isim]

[halk ağzında]

  • İki tarla arasındaki sınır

[isim]

  • Zihin

    An bulanıklığı. An yorgunluğu.

EN

[isim]

  • Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı

    Kumaşın eni. Yolun eni. Kâğıdın eni.

[isim]

[halk ağzında]

  • Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret

[zarf]

  • Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime

    En iyi adamını yollamış buraya. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • en kötü günümüz böyle olsun

Birleşik Kelimeler: en aşağı, en azından, enberi, enöte

NE

  • Türk alfabesinin on yedinci harfinin adı, okunuşu

[kimya]

  • Neon elementinin simgesi

[zamir]

  • Hangi şey
  • Her şey

    Ne görse ister. Kimin nesi varsa. Ne isterse yapar.

  • Birçok şey

    Neler söylüyor? İnsan aklı neler keşfediyor?

[sıfat]

  • Hangi

    Güzel heykel, ne yandan bakarsan, ne yana çevirirsen gene güzeldir. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[sıfat]

  • Nasıl

    Bu ne kıyafet?

[zarf]

  • Neden

    Efendi, sen de ne üstüme abanıyorsun? - Burhan Felek

[zarf]

  • Şaşma veya abartı bildiren bir söz

    Ne sıcak, ne sıcak! Ne güzel çiçekler! Ne kaba adam!

  • `Sana ne, bana ne` gibi sorularda `ne ilgisi var` anlamına gelen bir söz

    Zahmeti ben çekeceğim, sana ne?

[ünlem]

  • Soru biçiminde şaşma bildiren ünlem

    Ne, yıkıldı ha!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ne âlem
  • ne âlemde?
  • ne alıp veremiyor?
  • ne arar (veya onda ... ne gezer)
  • ne arıyor
  • ne biçim?
  • ne buyrulur?
  • ne çare
  • ne çıkar
  • ne çiçektir, biliriz
  • ne dedim de
  • ne demek?
  • ne demek olsun
  • ne demeye
  • ne denir (veya dersin)
  • ne denli
  • ne de olsa
  • ne dese beğenirsin?
  • nedir ki
  • ne diye?
  • ne ekersen onu biçersin
  • ne fayda
  • ne gam
  • ne gezer
  • ne gibi?
  • ne gözle bakmak
  • ne güne duruyor?
  • ne günlere kaldık!
  • ne haber?
  • ne hacet
  • ne haddine!
  • ne hâlde?
  • ne hâli varsa görsün
  • ne hikmetse (veya hikmettir)
  • ne idiği belirsiz
  • ne imiş?
  • ne ise
  • ne istediğini bilmek
  • ne iyi!
  • ne kadar
  • ne kadar olsa
  • ne kadar varsa
  • ne lazım
  • neler
  • neler de neler, maydanozlu köfteler
  • neler neler
  • ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
  • ne mene
  • ne menem
  • ne mümkün
  • ne münasebet!
  • ne o?
  • ne olacak!
  • ne olduğunu bilememek
  • ne oldum delisi olmak
  • ne olur (veya olursun veya olursunuz)
  • ne olursa olsun
  • ne oluyor?
  • ne pahasına olursa olsun
  • ne söylüyorsun?
  • ne var ki
  • ne yaparsın (veya yapmalı) ki
  • ne yapıp yapıp
  • ne yaptığını bilmemek
  • ne yazar
  • ne yazık ki
  • neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
  • neyin nesi (kimin fesi)
  • neyleyim
  • neymiş
  • ne yüzle

Birleşik Kelimeler: ne âlâ, neme gerek, neme lazım

AY

[ünlem]

  • Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz

    Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel!

[isim]

  • Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre
  • Yılın on iki bölümünden her biri, mah, meh

    Mart ayı. Nisan ayı. Mayıs ayı.

  • Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen veya yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre

    Bu iş ancak üç ayda biter. Temiz iş altı ayda çıkar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta
  • ay aydın, hesap belli
  • ay gibi
  • ay harmanlanmak
  • ayı gördüm, yıldıza itibarım (veya minnetim) yok
  • ayı görmeden bayram etme
  • ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez

Birleşik Kelimeler: ay balığı, ay balta, aybaşı, ay başı, aybeay, ay çekirdeği, ayçiçeği, ay çöreği, aydede, aydemir, ay dönümü, ayevi, ay gün takvimi, ay gün yılı, ay hâli, ay ışığı, ay karanlığı, ay modülü, ay örümceği, ay parçası, ay takvimi, ay yıldız, ay yılı, ayda yılda bir, aydan aya, ayrıksı ay, dolunay, dönencel ay, gücük ay, kamerî ay, küçük ay, mübarek ay, yarım ay, yeni ay, aşure ayı, bayram ayı, büyük mevlit ayı, büyük tövbe ayı, cicimayı, döl ayı, küçük mevlit ayı, küçük tövbe ayı, matem ayı, orak ayı, ayın on dördü, üç aylar, tövbe ayları

[isim]

[gök bilimi]

  • Dünya'nın uydusu olan gök cismi, kamer, mah, meh

Birleşik Kelimeler: Ay tutulması

EY

[ünlem]

  • Kendisine söz söylenilen kimse veya kimselerin dikkati çekilmek istendiğinde adın başına getirilen ve uzatılabilen bir seslenme sözü

    Ey arkadaş!

  • Usanç anlatan bir seslenme sözü

    Ey, artık çok oluyorsun!

YA (Kelime Kökeni: Arapça yā)

[ünlem]

  • `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü

    Yürü ya mübarek!

[edat]

  • Evet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ya Allah
  • ya Rabbi (veya Rab)
  • ya sabır
  • ya sabır çekmek
  • ya ya ya şa şa şa

Birleşik Kelimeler: yalelli

[bağlaç]

  • Şaşma, şaşkınlık bildiren bir söz

    Ya, bu adam kim?

  • Bir düşüncenin karşıtı düşünülürken kullanılan bir söz

    Yetişirim diyorsun, ya yetişemezsen?

  • Gereklik ve onay bildiren cümlelerde yargının onaylandığını bildiren bir söz

    Biz de gelelim mi? -Gelin ya.

  • Dilek ve geniş zaman kiplerinde yargıyı güçlendiren bir söz

    Bu, söylenecek söz mü? -Söylenir ya. Azıcık yardımcı olsa ya.

  • Bilinen, görülen, hatırlanıp anlatılan bir olay dolayısıyla da sorulan başka bir konu için kullanılan bir söz

    Sen geldin, ya Ahmet? Siz karnınızı doyurdunuz, ya ben ne yapayım?

  • Bir düşüncede sıra ile yer alan ayrı cins ögelerden biri ötekilerden üstün görüldüğünde `hele, özellikle` anlamlarında kullanılan bir söz

    O çocuğun terbiyesine, zekâsına, çalışkanlığına diyecek yok, ya inceliği. Fırtına kırdı, döktü, yıktı, ya o ağaçlara verdiği zarar.

  • Cevap niteliğinde olan cümlenin sonuna getirildiğinde asıl yargının arkadan gelen cümle ile anlatılacağını belirten bir söz

    Fena oğlan değildir, değildir ya, yalnız bu sarhoşluğu var. - Memduh Şevket Esendal

  • Bazı çekimli zamanlardan sonra gelerek anlamı pekiştiren, kuvvetlendiren bir söz: Yediydin ya. Oturmuşum ya

Birleşik Kelimeler: ya da, yahut, veya

YE

  • Türk alfabesinin yirmi sekizinci harfinin adı, okunuşu

AYA

[isim]

  • Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi
  • Ayak tabanı

[bitki bilimi]

  • Yaprakların düz ve parlak bölümü

Birleşik Kelimeler: el ayası, köpekayası, yaprak ayası

AYN (Kelime Kökeni: Arapça ʿayn)

[isim]

[eskimiş]

  • Göz

Birleşik Kelimeler: aynısefa

NEY (Kelime Kökeni: Farsça ney)

[isim]

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde ve özellikle tekke müziğinde yer alan, kaval biçiminde, yanık sesli, kamıştan yapılmış, üflemeli bir çalgı

    Bu ücra ve metruk sarayda yalnız arada sırada bir Türk gencinin neyi işitiliyor. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ney üflemek (veya üfürmek)

YEN

[isim]

  • Giysi kolu

    Yalnız ellerini yıkadı, kuruladı, yenlerini indirdi. - Ömer Seyfettin

[bitki bilimi]

  • Yılanyastığıgiller, muzgiller vb. bitki familyalarında, çiçeklerin üzerinde bir örtü gibi duran ve çoğu renkli olan bir çiçek yaprağı

[isim]

  • Japonya para birimi

YAN

[isim]

  • Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil

    Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı. - Memduh Şevket Esendal

  • Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet

    Yaşlı garson yanımıza geldi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Yer
  • Üst
  • Birlikte, beraberinde olma

    Bir ara acıkıp yanlarında getirdikleri ekmek peyniri yediler. - Necati Cumalı

[sıfat]

  • Üstte, altta, arkada veya önde olmayan

[sıfat]

  • İkinci derece olan

    Çoğu kez yan uğraş olarak oyuncular filmcilikle uğraşıyordu. - Metin And

[sıfat]

  • Tali

    Siyasi partiler kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri şekilde ayrıcalık yaratan yan kuruluşlar meydana getiremezler. - Anayasa

[zarf]

  • Bir tarafa yönelerek

[mecaz]

  • İstekleri karşıt olan iki kişiden veya topluluktan biri

[askerlik]

  • Savaş düzenindeki ordunun iki kanadından her biri

[matematik]

  • Bir denklemde `=` işaretiyle ayrılmış olan iki anlatımdan her biri

[spor]

  • Futbol veya hentbolda, topun, alanın yan çizgileri dışına çıkması, taç (II)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • -den yana
  • -den yana çıkmak
  • -den yana olmak
  • yan bakmak
  • yan basmak
  • yan çizmek
  • yan gelip oturmak (veya yatmak)
  • yan gelmek
  • yan gözle bakmak
  • yanına almak
  • yanına bırakmamak (veya koymamak)
  • yanına kalmak
  • yanına kâr kalmak
  • yanına salavatla varılmaz
  • yanına salavatla yaklaşılmak
  • yanına yaklaştırmamak
  • yanından bile geçmemiş
  • yanında olmak
  • yan pala Zeydün
  • yan tutmak
  • yan yatmak

Birleşik Kelimeler: yan atışı, yan bakış, yan cümle, yan çizgisi, yan dal, yan etki, yan flüt, yan hakem, yan kabağı, yan kâğıdı, yankesici, yan ödeme, yan sanayi, yan tesir, yantutmaz, yan tümce, yan ürün, yan yan, yan yana, yan yargıcı, yan yol, yan yüzergiller, yanı başı, yanıkara, bir yana, bir yanda, bir yandan, öte yandan, alt yanı

AZ

[sıfat]

  • Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı

    Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[zarf]

  • Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aza çoğa bakmamak
  • aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
  • aza sormuşlar: "nereye?", "çoğun yanına" demiş
  • az ateş çok odunu yakar
  • az bulmak
  • az buz olmamak
  • az değil
  • az gelmek
  • az görmek
  • az günün adamı olmamak
  • azı çoğa saymak (veya tutmak)
  • az kaldı (veya kalsın)
  • az kaz, uz kaz, boyunca kaz
  • az olsun, uz olsun
  • az söyle, çok dinle
  • az tamah çok ziyan getirir
  • az veren candan, çok veren maldan
  • az yiyen çok uyur, çok yiyen güç uyur

Birleşik Kelimeler: az az, az alıcı, az buçuk, az çok, az daha, azel, az gelişmiş, az sonra, en az, azar azar, en azından

[eskimiş]

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

ZE

  • Türk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfinin adı, okunuşu

AYNA (Kelime Kökeni: Farsça āyīne)

[isim]

  • Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat

    Bir elinde cımbız, bir elinde ayna / Umurunda mı dünya? - Orhan Veli Kanık

  • Karagöz oyununda perde
  • Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taş levha

    Kapı kanadının aynası. Çeşmenin aynası.

  • Atların diz kapağı

[sıfat]

[argo]

  • İyi bir durumda, yolunda

    İşimiz ayna.

[mecaz]

  • Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey

    Bir ülkenin sanat ve kültür hayatı bir bakıma o ülkenin uygarlık aynasıdır. - Haldun Taner

[denizcilik]

  • Küreğin yassı uç bölümü

[denizcilik]

  • Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün

[denizcilik]

  • Akıntı ve anaforun birleştiği yerde oluşan su burgacı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayna gibi

Birleşik Kelimeler: aynagöz, ayna taşı, ayna tırnağı, döner ayna, boy aynası, cüce aynası, deniz aynası, dev aynası, dikiz aynası, endam aynası, ışık aynası