YAPIŞKAN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

YAPIŞKAN harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli YAPIŞKAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yapışkan ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Yapışkan olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

YAPIŞ15, KAPIŞ13, ŞIPKA13, KAYIP12, ŞAPKA12, YAPIK12, KAYIŞ11, PAYAN11, YANIŞ11, YAPAK11, YAKIŞ11, KAYŞA10, ŞAYKA10, ŞAYAN10, ŞAYAK10, AŞKIN9, AKŞIN9, KAPAN9, KANIŞ9, NAKIŞ9, KAŞAN8, KAYIN8, YANIK8, YANKI8, YAKIN8, KAYAN7, YANAK7

KAYAN

[sıfat]

  • Kayarak yer değiştiren

[isim]

[halk ağzında]

  • Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş

[isim]

[halk ağzında]

  • Dağdan inen sel

YANAK

[isim]

  • Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü

    Dedim dilber yanakların kızarmış / Dedi çiçek taktım gül yarasıdır - Âşık Ömer

  • Lastik tekerlekli taşıtlarda lastiğin jant ile yere temas eden bölümü arasında kalan yan yüzeyi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yanağına kan gelmek
  • yanağından kan damlamak

Birleşik Kelimeler: yanak yanağa

KAŞAN

[isim]

[halk ağzında]

  • Hizmet veya binek hayvanları durup işeme

Birleşik Kelimeler: kaşan yeri

KAYIN

[isim]

[bitki bilimi]

  • Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 metre boyunda, 2 metre çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı (Fagus orientalis)

[sıfat]

  • Bu ağaçtan yapılmış

Birleşik Kelimeler: Avrupa kayını, doğu kayını

[isim]

  • Kadın veya kocaya göre birbirlerinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini

    Sabahleyin kaynım beni bir katıra bindirdi. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: kayınbaba, kayınbirader, kayınpeder, kayınvalide, kaynana

YANIK

[sıfat]

  • Yanmakta olan

    Binada yanık lamba bırakmayın.

  • Yanmış olan

    Yanık soğan kokulu bir buhar odayı dolduruyordu. - Reşat Enis

  • Rengi koyulaşmış

    Kocaman hasır şapkalarının altında sarı saçları uçan, yanık iki genç kız. - Sait Faik Abasıyanık

  • Sıkıntı veya hastalıktan iyi gelişmemiş, kavruk

    Yanık bir çocuk.

  • Verimsiz, kıraç duruma gelmiş olan

[mecaz]

  • Bıkkın, üzüntülü, dertli

[mecaz]

  • Duygulu, dokunaklı, acılı, etkili

    Aşk söyletir en yanık türküleri / Ay buluta girdiği gecelerde - Cahit Sıtkı Tarancı

[isim]

  • Yanmış yer, yanmış olan yerde kalan iz

    Halıdaki yanığı ördürmeli.

[isim]

  • Herhangi bir ısıdan meydana gelen doku bozukluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yanık kokmak

Birleşik Kelimeler: yanık rüzgâr, yanık ses, bağrı yanık, karayanık, yüreği yanık, amele yanığı, gece yanığı, güneş yanığı

YANKI

[isim]

  • Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko

    Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin - Necip Fazıl Kısakürek

[mecaz]

  • Bir olgunun çevrede uyandırdığı duygu, düşünce veya tepki, akis, inikâs

    Bu çığlıklar, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geniş yankılarla bütün yurdu kaplıyordu. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yankı uyandırmak
  • yankı yapmak

Birleşik Kelimeler: yankı bilimi

YAKIN

[sıfat]

  • Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
  • Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan

    İklim ile toprağın bereketi ve insanın faaliyeti arasında yakın bir münasebet vardır. - Cemil Meriç

  • Aralarında sıkı ilgi bulunan

    Her birinin muhakkak bir yakın arkadaşı vardır. - Elif Şafak

  • Benzeyen, andıran, yaklaşan

    Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı. - Ömer Seyfettin

  • Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan

    Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın... - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

  • Uzak olmayan yer

    Yakınımızda otururlar.

[isim]

  • Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba

    En yakınlarından başlayarak herkese hayatı cehennem ettiği de doğrudur. - Murathan Mungan

[zarf]

  • Uzak olmadan

    Gelin, bana yakın oturun lütfen.

Birleşik Kelimeler: yakın akraba, yakın anlamlı, yakın benzeşme, yakın benzeşmezlik, Yakın Çağ, Yakın Doğu, yakın dost, yakın göçüşme, yakın koruma, yakın sesli, Yakın Şark, yakın takip, akla yakın, cana yakın, fırtınaya yakın rüzgâr

AŞKIN

[sıfat]

  • Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş

    Altı ayı aşkın bir zamandan beri hazırlanıyordu bu yolculuk. - Abidin Dino

  • Benzerlerinden üstün
  • Çok, fazla

AKŞIN

[sıfat]

  • Doğuştan boya maddesi bulunmadığı için kıllarında ve gözlerinde, bazen de derisinde ak olan (hayvan veya insan), çapar (I), albinos

KAPAN

[isim]

  • Bazı hayvanları yakalamak için kullanılan, hayvanın ayağının değmesiyle işleyen tuzak

[mecaz]

  • Düzen, hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kapana düşmek (veya girmek veya kısılmak veya koymak veya tutulmak veya yakalanmak)
  • kapana düşürmek (veya kıstırmak)
  • kapana sıkıştırmak
  • kapan kurmak

Birleşik Kelimeler: kurt kapanı, yağmur kapanı

[isim]

[eskimiş]

  • Pazara satılmak üzere gelen yiyecek maddelerinin tartıldığı resmî büyük kantar ve bu kantarın bulunduğu yer

KANIŞ

[isim]

  • Kanma işi
  • Kanı, kanaat
  • Aldanış, kanma

NAKIŞ (Kelime Kökeni: Arapça naḳş)

[isim]

  • Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi, ince iş

    Kilimi kilim yapan özelliklerden biri de nakış aralarındaki boşlukların düzenidir. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim

    Bu hatlar, bu çiniler, bu nakışlar olmasa bu abideler de olmazdı. - Orhan Seyfi Orhon

[müzik]

  • Beste ve semainin, dört yerine iki haneli olanı

[mecaz]

  • Hile

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nakış işlemek

Birleşik Kelimeler: nakış ipliği, nakış makinesi, nakşetmek, nakşolmak, nakşolunmak

KAYŞA

[isim]

[jeoloji]

  • Toprak kayması

ŞAYKA (Kelime Kökeni: Macarca sajka)

[isim]

[denizcilik]

  • Türklerin Karadeniz'deki ırmak kıyılarının korunmasında, Rus Kazakların kıyılara saldırmada kullandıkları altı düz, yayvan gemi

ŞAYAN (Kelime Kökeni: Farsça şāyān)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Uygun, yaraşır, değer, layık