Yapış ile Başlayan Kelimeler

YAPIŞ ile başlayan 14 kelime bulunuyor. Başında YAPIŞ olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yapış kelimesinin anlamı nedir? İçinde yapış olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

YAPIŞTIRILMAK26

12 Harfli Kelimeler

YAPIŞTIRILMA25

11 Harfli Kelimeler

YAPIŞTIRICI27, YAPIŞTIRMAK23, YAPIŞKANLIK22

10 Harfli Kelimeler

YAPIŞIKLIK22, YAPIŞTIRMA22

8 Harfli Kelimeler

YAPIŞICI23, YAPIŞMAK19, YAPIŞKAN18

7 Harfli Kelimeler

YAPIŞMA18, YAPIŞIK18, YAPIŞAK17

5 Harfli Kelimeler

YAPIŞ15

YAPIŞ

[isim]

  • Yapma işi

    Ne var ki tıpkı temizlik yapışı gibi bu hareketi de tutarlılıktan yoksundu. - Elif Şafak

YAPIŞAK

[isim]

  • Yapışkan bir çeşit ot
  • Yapışkan özelliği olan nesne

[mecaz]

  • Arsız, sırnaşık kimse

YAPIŞKAN

[sıfat]

  • Yapışma özelliği olan

    Tütün yaprakları sıcakta yapışkan bir su salar. - Necati Cumalı

[isim]

  • Yapıştırıcı

    Zamk bir yapışkandır.

[mecaz]

  • Gitmek bilmeyen

    Aynı arabaya binecek kadar pişkin ve yapışkan bir gölge. - Çetin Altan

Birleşik Kelimeler: yapışkan balığı, yapışkan otu

YAPIŞMA

[isim]

  • Yapışmak işi

    Onuncu gün tipi bastırınca adamların elleri aşırı soğuk nedeniyle madenî eşyalara yapışmaya başladı. - İhsan Oktay Anar

[kimya]

  • Boyanın uygulandığı yüzeye tamamen kuruduktan sonraki tutunma derecesi

YAPIŞIK

[sıfat]

  • Bir yere yapışmış olan

    Zarfa yapışık pullar.

  • Fizyolojik yönden birbirlerine bağlı olarak doğan

[mecaz]

  • Sürekli bir arada bulunan

    Yapışık hemşireler gibi dünyaya beraber gelmişlerdi. - Hüseyin Cahit Yalçın

  • Dokunan, değen

    Lavabonun duvara yapışık kıyısının üstüne konmuş bir diş fırçası gösteriyordu. - Çetin Altan

Birleşik Kelimeler: yapışık çeneliler

YAPIŞMAK

[nesnesiz]

  • Yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak

    Zarfın iyice yapışıp yapışmadığına o kadar dikkat etti ki... - Sait Faik Abasıyanık

[-e]

  • İyice yaklaşmak, sokulup değmek

    Geri geri giderek duvara yapıştı.

[-e]

  • Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak

    Islanan tül gömleği pembe vücuduna yapıştı. - Ömer Seyfettin

[-e]

  • Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak

    Dişlerine oltayı almış, tekrar küreklere yapışmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

[-e]

  • Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak

    Niçin yalan söylüyor, bu zavallıya iftira ediyorsun diye kulağıma yapıştı. - Ömer Seyfettin

[spor]

  • Başı çekeni çok yakından izlemek

[mecaz]

  • Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak

Birleşik Kelimeler: yapış yapış

YAPIŞKANLIK

[isim]

  • Yapışkan olma durumu

    Her vakit ıslak duran ellerinde öyle tiksindirici bir yapışkanlık vardı ki... - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[fizik]

  • Bir sıvı veya gaz kütlesinin, içinde bulunan cismin hareketini engelleme özelliği

YAPIŞIKLIK

[isim]

  • Yapışık olma durumu

YAPIŞTIRMA

[isim]

  • Yapıştırmak işi

    Yırtık yeri birleştiriyor, yapıştırmaya çalışıyor, yapamıyor, yatağın üstüne kapanıp hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. - Adalet Ağaoğlu

[sıfat]

  • Yapıştırarak yapılan

    Yapıştırma terlik.

[eskimiş]

  • Gelinlerin yüzüne yapıştırılarak yapılan süs

YAPIŞTIRMAK

[-e]

[-i]

  • Yapışmasını sağlamak

    Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi. - Falih Rıfkı Atay

  • Yaklaştırmak, birbirine dayamak

    Yüzümü âdeta cama yapıştırarak her hareketini ilgiyle izliyorum. - Ahmet Ümit

[mecaz]

  • Tokat atmak

    Şeytan diyor, suratının ortasına bir tane yapıştır. - Ahmet Ümit

[mecaz]

  • Hızlı bir biçimde yazmak

    O, masanın üzerinden kaptığı cetvele üç tane sıfırı yapıştırmıştı. - Ömer Seyfettin

[-i]

[mecaz]

  • Gecikmeden karşılık vermek veya gerekeni yapmak

    Miralay Bey, realist bir asker görüşü ile teşhisi yapıştırır. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: kesyapıştır, kopyalayapıştır

YAPI

[isim]

  • Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina
  • Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. inşaat, konstrüksiyon
  • Yapma, oluşturma, ortaya konulma, meydana getirme

    Kırıkkale yapısı bir tabanca.

  • Canlı bir varlığın ruh veya beden özelliklerinin tümü, bünye, strüktür

    Yapısı sağlam, güzel bir erkekti. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Bütünün bir araya getirilişinde uyulan dizge, strüktür

    Dil yapısı. Cümle yapısı.

[biyoloji]

  • Bir hücrede, bir dokuda, karmaşık oluşumlu bir organizmada elemanların düzeni

[felsefe]

  • Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün

[toplum bilimi]

  • Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür

Birleşik Kelimeler: yapı adası, yapı bilgisi, yapı bilimi, yapı elemanı, yapı kooperatifi, yapı malzemesi, yapı taşı, yapı yeri, altyapı, ana yapı, düzlek yapı, eş yapı, kaba yapı, öz yapı, sosyal yapı, toplumsal yapı, üstyapı, Allah yapısı, fizik yapısı, kul yapısı, soy yapısı, toplum yapısı

YAPIŞTIRILMA

[isim]

  • Yapıştırılmak işi

YAPIŞTIRILMAK

[nesnesiz]

  • Yapıştırma işi yapılmak

    Cebinde, yapıştırılacak iki kâğıt daha var. - Nazım Hikmet

YAPIŞTIRICI

[isim]

  • Yapıştırma özelliği olan, yapıştırmaya yarayan nesne, yapışkan

[sinema]

  • Filmlerin yapıştırılması işinde kullanılan cihaz